Süleyman Demirel Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Endüstri İlişkileri Bölümü’nde doktorasını tamamlayan ve akademik çalışmalarına makaleleri ile devam eden ve ikinci bir kitabı kaleme almayı hedefleyen kamu görevlisi Dr. Ali Tanış, kaleme aldığı Çok Kültürlü Örgütlerde İş gören Davranışları adını taşıyan ilk kitabını iş dünyasına deyim yerindeyse bir iş rehberi olarak kazandırdı.

İş huzuru ve barışı sağlanırsa ancak birlikte bir başarıdan söz edilebilir vurgusu yapan, farklı çalışma alanlarında bu değerlendirmelerle kaleme alınarak Nobel Yayınevi’nden çıkan ve İş Karakteristikleri, İş Yeri Güvenliği, İş Tatmini ve Örgütsel Vatandaşlık konu başlıklarını ele alan kitabın karma grupları bir arada değerlendirmesi bakımından dünyada yayımlanmış ilk ve tek kaynak kitap olduğu bilgisini paylaşan Dr. Tanış okurlarıyla buluşan kitabın muhteviyatına ilişkin şu bilgileri paylaştı: ‘’Yerel ve çok kültürlü örgütlerde insan odaklı çalışma ortamının farklılıklarına göre insanların yönetimini düşündüm. Çalışmanın  konusu  cinsiyetiyle, kimliğiyle, etnik yapısıyla, kişiliğiyle, insanlar farklı.Yönetim de günümüzde bu farklılıkları yönetmeyi bilmeli.Yurt dışında hem sivil kurumlar,hem devlet kurumlarının,kamu kurumlarının çalışanlarıyla birlikte mesai geçirme fırsatı yakalayarak,gözlemleme şansım oldu.Bir uygulama yapma fırsatım oldu bu insanlara yönelik olarak.Burada bir şeyi belki açıklığa kavuşturmak lazım.Bu alanda daha önce ne araştırılmış diye sorulduğunda,bir çok ülkenin örneğin bazıları sadece kendi askeri personelinin çalışma ortamında personelini izlemiş,bazıları sadece sivil kurumlarda,bazıları devlet kurumlarında.Ama bu kitabımda herkese, sivil,asker,kamu,özel sektör bu çalışma alanlarındaki kişilerin tamamına uygulandı.Dünyada bunu sadece mesela IBM’de yapmış,HostET’in yaptığı çalışmalar da var akademik anlamda ama bunlar hep bir şirket grubunu incelemişler.Ben bu tanıştıklarımın her birisine uygulamayı dağıtmak suretiyle şu anda rastlamadım ve dünyada tek olduğunu söyleyebilirim.Bu kadar farklı uygulama bölümü var.Ben bu kitabın iddialı olduğunu düşünüyorum.Benzeri var ama bu kadar karışık grup yok.Burada şunu söylemek istiyorum insan sivil ortamda,kamu ortamında,askeri ortamda yönetilirken yöneticinin iş görenlere nasıl yaklaştığı,kitabın aslında odak noktası bu.Biz nasıl çalışanları değerlendiriyorsak,çalışanlar da bizi değerlendiriyor.Bunu derken, ben bu kitabımda şu ruhu verdim;bir Ceo toplantısında ,malum Ceo’lar en iyiler , holdinglerin emanet edildiği kişiler demek.Bunların bir meslek içi eğitiminde öğretmenin şöyle bir sorusu var.Karşılarına bir tablo koyuyor ve bu resmi yorumlayın ve hataları bulun diyor.

Ceo’lar da her şeyi çok iyi bilen ve seçilmiş insanlar olarak  gördükleri hataları resim üzerinde çizmeye başlıyorlar.Hoca bütün resimleri topluyor ve ertesi gün Ceo’ların bu kez aynı resmi yapmasını istiyor ve benim gibi Cin Ali resmi çizemeyen adamların olduğunu görüyor.Sonra eleştirdikleri resimle yapılan resimleri yan yana koyuyorlar ‘’Şimdi ne diyorsunuz’’ diyor. Tabi eleştirmek,beğenmemek kolay ve diyor ki siz dünyanın en iyisi değilsiniz,siz en iyileri yönetebilecek kapasiteniz olduğunu düşündüğümüz için sizi yönetici yaptık.Siz iyilerden bal gibi yararlanın. Arının her çiçekten bal alması gibi siz bu insanların beyinlerinden,yeteneklerinden,melekelerinden ders almalısınız. Onları yönlendirmelisiniz.Bu benim sevdiğim bir örnek.Ben de diyorum ki bu iş gören davranışlarında siz nasıl astınızı değerlendiriyorsanız astta sizi değerlendiriyor.Burada şunlar var.Bir çalışanı baz alıp ona hangi işi vermeli,onu nasıl mutlu etmelisiniz,onu ne motive eder,onu yakından tanımalısınız.Sizin olmadığınız yerde kurumunuzun  menfaatine  sahip çıkmasını istiyorsanız,vatandaşlık bağı dediğimiz o bağ tüm örgüt yapılarında,şirket yapılarında örgütsel vatandaşlık dediğimiz patronun,komutanın,müdürün olmadığı yerde  eğer sizin şirketinizin, kurumunuzun lehine  gönüllü bir hareket yapıyorsa  işte o zaman o şirkette  huzur iklimi kurulmuş demektir,başarıya ulaşırsınız. Doğru yönetim bu. Çalışanı baz alacaksınız. Baz almanız için de kişinin dinine,etnik yapısına,kültürüne,cinsiyetine,yaşına,mesleki kıdemine saygı duymalısınız.Kabul görürsünüz.Yoksa işte tarihte var makine kırıcılığı diye.Katı bir rejim sergileyebilirsiniz,herkes sizin emirlerinize,talimatlarınıza uyar ama sizin olmadığınız yerde işte makine kırıcılığı dediğimiz hadise olur ve makinanız kırılır haberiniz olmaz.

Maliyetiniz daha fazla olur.Ama siz onu normal gördüğünüzde çok disiplinli görürsünüz. Uygulama, gözlemle birlikte kitap yaklaşık 2 yılımı aldı diyebilirim. Önce gözlem, ardından gözleme uygun bir anket çalışması yapıldı. Bunu hem İngilizce, hem Türkçe olarak tüm çalışanlara yapmaya çalıştık. Hem çalışan,hem işveren açısından bir iş rehberi sayılabilecek bir kitap.Öyle olduğunu düşünüyorum ve umut ediyorum.Bu düşüncelerle kaleme alındı.Bu kadar karışık grupları içermesi açısından da dünyada bir başka örneği yok.Karma grupları ele alan alanında tek kitap.Yine çok kültürlü farklılıkların yönetimi kapsamında bir çalışmayı düşünüyorum. Meslek kariyerimde yapmış olduğum hatalarımı görmem kitabı yazma nedenlerimden.Hepimiz hata yapıyoruz, zaman geçtiğinde ve dönüp baktığımda ben de çok hata yapmışım.Araştırdıkça, bir şey öğrendikçe ne kadar bilmediğinizi de görüyorsunuz. O nedenle söylüyorum mükemmel yok,mükemmele ulaşmak için gayret var. Bu persfektifte aynı hataları diğer yöneticilerin de yaptığını görünce incelemek daha kolay oluyor. Çünkü aynı hataları ben de yapıyordum. Bu bir ihtiyaç ve aslında o ihtiyacı fark ettim. Bir de iş göreni, çalışanı anlamak lazım. Özellikle günümüzde asgari ücretlilerden tutun da, özellikle alt gelir grubundaki insanların mesleki garantilerinin olmadığını görmek, bunu şöyle özetleyelim bir insanın işini kaybetmesi bir evladını kaybetmesi gibi bir acı verir. Bu çok büyük bir acıdır. Bu çalışan bir anne olabilir, bir baba olabilir eğer onu işinden atmak sizin iki dudağınızın arasında bir cümleniz, bir kelimeniz ise, evet bu patron açısından rahat ve kolay olabilir ama o çalışanın içindeki o fırtınayı da görmek lazım. Onu nereye sürüklüyoruz, nereye itekliyoruz, suça mı davet ediyoruz. O yüzden o kurumsal sistemimizi de oturtmamız ve çalışanı korumak lazım. İş sağlığı ve güvenliği bu noktada önemli. Siz çalışanın sağlığını gözetirseniz, iş yeri ortamında güvenliğini sağlarsanız emin olun o çalışan bunu anlar ve sizi daha ileriye götürür. Dar düşüncelerle, kısa zamanda çok kar edeyim ya da yönetici olarak kurumumda ben hemen yükseleyim deyip astınızı, çalışanınızı ezerseniz, emin olun bu ileride bir yerde ayağınıza dolanır. Çalışanın başına gelenlerin faturasını belki hemen  görmüyorsunuz ama  mesleğinizde ya da şirketinizde  bu düşünce yapınız sizi iflasa götürüyor.Uzun ömürlü olmuyorsunuz.Bir işveren ya da yönetici isek emrimiz altında  çalışanlarımızı mutlu edersek,bizi başarıya ve iyi sonuçlara taşırlar.Her insanı tanıyın ki,her insanın motivasyonu farklı.Sizi motive eden beni etmeyebilir.Ancak beni tanırsanız öğrenirsiniz.Kitapta bunu söylüyorum,farklılıklara dikkat diyorum.’’ /Elif AKGÜL