Isparta, bir bilenini,  değerli bir evladını daha kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyor. Yaprak dökümü gibi sevdiklerimizi birer birer kaybetmenin üzüntüsünü derinden hissediyoruz. Yaşı 50’nin üzerinde olanlar bu değerli insanların şehrimize kazandırdıklarını, yaptıklarını, projelerini velhasıl kişiliğini, karakterini dünya görüşünü, hayat tarzını her şeyini bilirler.
Merhum Ahmet Tevfik Köse hocamızı yakınen tanıyanlar onun ne kadar mütevazi, hayat dolu, hoşgörülü ve yaşadığı şehri ve insanları ne kadar çok sevdiğini iyi bilirler.
Benim merhum hocamla tanışmam 1978-79 eğitim-öğretim yılına dayanır.
O, Ticaret lisesi Tarih öğretmeni iken ben okulun birinci sınıf öğrenci idim.
Okulun her türlü sportif branşlarında onun ismi vardı. Yine okulun her türlü sosyal faaliyetlerinde onun imzasını görürdük. 
Velhasıl on parmağında on marifet, yetenekli, bilgili, hoşgörülü ve mesleğini seven bir eğitimci idi...
İlimizin futbol başta olmak üzere birçok branşında bir bilen ve temsilcisi olarak görev almış, yerel medya ile ilişkileri ve yazıları uzun yıllara dayanmıştır.
100 kişi ile yaptığım ve kanal 32 ekranlarında yayınlanan  ‘Hakan Yamanla hayatın içinden” programına konuk etmek istediğim en önemli kişilerden birisi olmasına rağmen teklifimi ‘Hakancığım daha çok erken, ilerde yaparız’ diyerek geri çevirmişti. 
Keşke hocamı ölümsüzleştirebilseydim, onun  79 yıllık hayat hikayesini kayıt altına alabilseydim!
1992 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi kurulduğunda ve sonrasındaki gelişiminde ikinci adam (Genel sekreter) olarak büyük katkıları olmuştur. Kurucu Rektörümüz merhum Prof. Dr. Hasan Gürbüz’le başlayan Genel Sekreterlik görevi emekli oluncaya kadar devam etmiş ve SDÜ’nün bugünlere ulaşmasında önemli fikirleri ve dokunuşları olmuştur.
Tek başına başladığı bu zorlu hayat yolculuğunu (Hiç evlenmedi) yine tek başına tamamlayarak sonsuzluğa uğurladığımız merhum Ahmet Tevfik Köse hocamızla irtibatımız vefatından bir gün öncesine dayanıyor. Onun doğum gününü sosyal medyadan mesajla kutlayarak iyi ve sağlık dileklerimi iletmeme rağmen, sağlığı onun yeni bir doğum gününe ulaşmasına imkan vermedi. Amansız hastalığın pençesinden kurtulamayarak dolu dolu yaşadığı hayata biraz tebessüm, biraz üzgün birazda kırgın veda etti.
Çok sevdiği kardeşi Serdar’ın ölümü ve yokluğu onu derinden yaralamış ve üzüntüsünü her fırsatta dile getirmişti. Son olarak 9 Eylül tarihinde sosyal medya paylaşımında duygularını şöyle tarif etmişti. ‘Bir yıldır nasıl yaşadığımızı bilmiyorum. Serdar bunu bize nasıl yaptın aramızdan göçtün. Her gün pencereden seni arıyorum. Işıklar içinde yat sevgili kardeşim....”
Serdar’ına  ve sevdiklerine kavuşan sevgili hocama bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Bu dünyada anılar biriktiren, dost kazanan, hizmetleri ile gönülleri fetheden merhum hocamızı sonsuzluğa uğurlarken ailesine ve sevenlerine de bir kez daha sabır ve başsağlığı diliyorum....