Sevgili dostlar ITKM (Isparta Ticaret Ve Kültür Merkezi) konusu geçtiğimiz günlerde belediye meclisinde gündeme geldi.

Konu önemli,

Etraflıca tartışıldı…

On senedir tartışılıyor,

Aman belediyenin menfaatleri gözetilsin,

Dikkate alınsın deniyor…

Bu söz de on yıldır söyleniyor;

Belediyemiz zarara uğramasın…

Çok güzel,

Başta belediyemiz olmak üzere hiç kimse zarara uğramasın…

Ancak Isparta on yıldır topyekûn zarara uğruyor,

Oradaki binlerce istihdamdan mahrum kalıyor,

Her yıl sağlanması gereken milyonlarca liralık katma değerden mahrum kalınıyor…

Buna ne demeli!

Uğruna ağıtlar yakılmış,

Zeyilnameler yazılmış…

Hatta “çizgi filimler” bile çekilmiş.

Meclis toplantısında MHP grup sözcüsü Hasan Hüseyin Akagündüz, geçmiş dönemlere ilişkin mahkeme kararları, zeyilnameler ve bunlardan kaynaklanan kamu alacaklarını gündeme getirerek takibini istedi.

İYİ Parti meclis üyesi Ramazan Kabalak ise inşaatın devam etmesinden yana olduklarını ifade ederek; Yüzde 85’i bitmiş bir inşaat, durdukça geriliyor. Şu an fiziki gerçekleşme yüzde 65’e geriledi. Engel olmamak gerekiyor. Geçmişe dönük inceleme için müfettiş isteyelim. Bir taraftan da süreci işletelim. Önümüze bakalım diyerek düşüncelerini söyledi.

Bunu daha önce yazmıştık;

Tüm canlılarda olduğu gibi binaların da bir yaşam döngüleri vardır. Bu döngünün bir başlangıç evresi, kullanım süreci ve sonu vardır.

Bu araştırmaya göre işlev görmeyen yapılarda yaşam döngüsü başlamadan kısa sürede bitmektedir.

Tıpkı Isparta Ticaret ve Kültür Merkezinde olduğu gibi…

Kafamızdan uydurduğumuz bir tespit değil bu,

Beykent Üniversitesi tarafından yapılan teknik bir araştırmanın sonucu bu…

Eski ile yeni arasındaki mücadele her zaman devam etmiştir…

Eski yönetim,

Yeni yönetim…

Hep kıyaslanmıştır,

Karşılaştırılmıştır…

Her zaman söylüyoruz;

Kelimelerin farklılığı asıl manayı değiştirmez…

Siyasetçi sorunu çözmek için olaya müdahil olur,

Formül bulur,

Ve tarafları uzlaştırır…

Bu kapsamda ITKM konusunda en doğru yaklaşım Belediye Başkanımız Şükrü Başdeğirmen’den gelmiştir.

“Geçmişle devlet ilgilensin, gelecekle biz ilgilenelim”

Doğrusu da budur zaten.

Devletin ilgili, yetkili müfettişleri gelsin,

Geçmişi onlar kurcalasın…

Günlerce hatta aylarca soruşturulsun, konuşulsun,

Eğrisi, büğrüsü ortaya çıksın…

Üzülmek, kahrolmak yarının sıkıntısından hiçbir şey eksiltmez. Sadece bugünün gücünü azaltır ve moralini bozar.

Kızmaya, kahrolmaya gerek yok,

Zaten yeterince kahrolduk ve üzüldük,

Ve moralimiz de bozuldu…

O nedenle geleceğe bakalım, geçmişi de müfettişlere bırakalım…