Güneykent tarımda köylülere örnek oluşturacak projeler üretmekte.
Tarım İl Müdürlüğü ve Güneykent Belediyesi’nin  desteği ile üzüm yetiştiren ve yörede  bağcılığın yaygınlaştırılmasına emek veren  Güneykentli Ramazan Can, yetiştirdiği      Red Globe ve Royal Alfonso cinsi  üzümleriyle gülden sonra yörenin  üzümle de haklı bir ün kazanacağı konusunda oldukça iddialı.

Üzüm hasadı yaptığı şu günlerde   en büyük sıkıntının  pazar olduğunu belirten Can, üretim ve üreticinin beklentilerine ilişkin şu açıklamada bulundu:
 1966-67  Gönen mezunu emekli öğretmenim.29 yıl görev yaptıktan sonra emekli oldum.
Atalarımdan kalan bu araziyi değerlendireyim,çocuklara bir gelecek bırakayım düşüncesiyle bu işe başladım.Hem öncülük yapayım, hem de köylü görsün bunun ne olduğunu öğrensin istedim.
Çocuklarımın yardımıyla  bir miktar para harcadım ve toprağa yatırım yaptım.
Köylü görüyor şimdi.Bağımda yetişen üzümlerle Migros’a kadar uzandım ve  iyi bir pazar imkanı buldum.
Tüccarlarla çalışırken gerçek bir verim alamadım.Çünkü emeğimizi korumayan fiyatlar verdiler.
Neredeyse ürünü  maliyetine vermemi istiyorlar.Üretim çok diyorlar.Şu diyorlar,bu diyorlar.

Kasayı  ben taşıdım, ben işliyorum,ben getiriyorum,ben  emek çekiyorum,aracı benim kadar para kazanıyor.Aracı, bizim için en büyük soyguncu . Aracının verdiği fiyat çiftçinin emeğini karşılamıyor.
Ama aracı olmadan da olmuyor.Biz kooperatifleşemedik,bir araya gelemedik.Esas sorun da  burada yatıyor.Birlik olamadık.Bu bağla birlikte yüz dekar kadar büyük bir bağ kurdum.
Tarım il Müdürlüğü ve  Güneykent Belediye Başkanı’nın teşvikiyle  bu işe katıldım.Bir örnek çalışma yaptık.Tabii zamanla daha fazla  verim elde edeceğiz ve inşaallah değerlendireceğiz.Daha ziyade soğuk hava deposuna koymayı düşünüyoruz.En büyük sıkıntı Pazar.Bize pazarı devlet bulmalı.Devlet bizi teşvik etmeli.Desteklemeli.İhraca teşvik etmeli.
Sonra burada bizim için  en büyük geçit yeri havaalanı var.Demiryolu var.Ankara-İstanbul anayolu var.İzmir yolu var.
Burada Güneykent Belediyesi’ne yıllardır söylüyoruz havaalanı kavşağının yanına bir tesis kuralım.10-15 dükkan açalım, satış reyonu kuralım.Köylü ürettiğini değerlendirsin .
Yapılacağını söylüyorlar,bakalım inşallah gerçekleşecek, umudumuz var.Bölgede üzüm üretimi henüz daha yeni .Buranın aroması çok güzel.
Çocuklarımın desteğiyle  ürünümü alan  Migros aracığıyla ürettiğim bu üzüm tüm Türkiye’ye dağılacak.Bu bölgenin aroması tanınacak ve  aranır bir lezzet  olacak.
Bunu yiyen vatandaş mutlaka devamını isteyecek.Dolayısıyla tüccarlar buraya gelecek, eminim.Üzüm teşviği çok iyi olacak.Buna inanıyorum çünkü bizim arazi üzüme çok uygun.
Bağımız 21 dekar ve daha 5. Yılında.Bu yıl daha ikinci ürün.40 ton ürün çıkıyor.Erken pazarlayabilseydim hiç zayiat vermeyecektim.
Ancak erken pazarlayamadığım, pazar bulamadığım için zayiat da verdim.En büyük sıkıntım pazar bulmak.Toprak uygun,suyumuz bol,aroma muhteşem tüm koşullar uygun tek eksiğimiz pazar.
Gençlerimiz yıllardır kente göç ediyor orada asgari ücretle yaşamaya çalışıyorlar.Gelip burada çalışmıyorlar.Araziler bomboş.
Oysa gelip toprağı işleseler, çok daha rahat bir  hayat yaşarlar.’’ Ekonomiye  yapacağı katkının yanı sıra,muhteşem lezzet ve aromasıyla  gülden sonra Güneykent, üzümüyle anılır olacak ve bölgede  kazanacağı şöhretle  türkülere konu olan Antalya’nın mor üzümünün de tahtını  sallayacak gibi görünüyor. Elif AKGÜL