İkinci lig beyaz gurupta mücadele eden temsilcimiz Ispartaspor ikinci yarının ilk maçında Bucasporu konuk etti. Ligin ilk yarısında istikrarlı bir grafik çizmeyen Pembe yeşilliler iyi başladıkları ligde iki teknik direktör değişikliğine gitmek zorunda kaldı. Alınan her başarısızlık sonrasında teknik heyet değişikliği ile yeni bir kan değişimi, yeni bir heyecanla yola çıkan yönetim maalesef sportif başarı anlamında arzu ettiği istikrara ulaşamadı.

Bu kötü gidişin elbette birçok sebepleri var. Ben çok fazla ayrıntılara girmek istemiyorum. Duyduklarımız, gördüklerimiz yaşadıklarımız hepsini bir kenara bırakarak başarının anahtarının para olduğunu ifade etmek istiyorum. Paranın olmadığı yerde ne başarı, nede huzur vardır. Ispartasporun en büyük sıkıntısı PARA’dır.

Bucaspor ile kendi saha ve seyircimiz önünde oynadığımız mücadeleyi 3-1 kaybettik. Zaman zaman saman alevi gibi parladığımız ve rakip kalede gol aradığımız anların dışında 90 dakika boyunca hiçbir varlık gösteremeyen futbolcuların bu ruh halinin altında yatan gerekçenin de para olduğunu düşünüyorum. Çünkü aynı futbolcular ligin ilk yarısında birçok rakibine kök söktürmedi mi, deplasmanda rakibini dize getirmedi mi, göze hoş gelen futbolunu oynamadı mı? Peki, ne oldu da aynı futbolcular Bucaspor maçında adeta sahada gezindiler, hiçbir varlık gösteremediler.

Sahada ve kenarda mücadele eden futbolcular ve teknik kadronun profesyonellerden oluştuğunu unutmayalım. Her biri ekmeğini futboldan kazanan bu arkadaşların parası zamanında ödenmiyor, primleri verilmiyor, ya da tüm bunlar için yönetimin eli kolu bağlı ise hiç kimse bu takımdan başarı beklemesin. Paranın olmadığı yerde başarıda, huzur da yoktur.

İnandığın yolda yürüyebilmek ve zafere koşabilmek için arkanda bir güç olmalı. Bu güç yoksa savaşı kazanmak için sadece inanmak yetmiyor. Ispartaspor yönetimine birkaç kişinin sahip çıkması ile bu işin yürümeyeceği aşikâr. sadece Ispartaspor için geçerli bir süreç değil  bu!... Türkiye’deki bütün kulüpler için geçerli bir süreç....

Bizi sahamızda 3-1 yenen ve zirve yarışında iddiasını sürdüren Bucaspor kulüp başkanının devre arasındaki açıklamaları da benim bu tezimi doğruluyor. Bucaspor kulüp başkanının ifadesine göre, bucasporlu futbolcuların hiçbirinin kulüpten alacağı olmadığı gibi, kulübe borçlu olduklarını söyledi. Sezon başında her futbolcuya birer daire veren kulüp başkanın bu ifadesi gösteriyor ki, parayı veren düdüğü çalıyor ve başarıda kendiliğinden geliyor.

Mali sıkıntılar  içinde boğuşan Ispartasporda yönetimin eli kolu bağlı. Para olmadığı için istediği transferleri yapamıyor. Para olmadığı için futbolcuların alacaklarını zamanında ödeyemiyor, para olmadığı için galibiyet primini açıklayamıyor ve yüksek tutamıyor. Paraya bağlı birçok hizmetlerin yerine getirilmediği bu süreçte takımdan başarı beklemek mümkün mü?

Bu gerçekler ışığında kulüp başkanı Atakan Yazgan’ın şahsi gayretleri ve cebinden ödediği paralar ile takımı başarıya endekslemekte haksızlıktır. Bu kervan bu şartlarda yürümez. Atakan Yazgan ve ekibinin elini güçlendirmediğimiz müddetçe bu kabusları görmeye devam edeceğiz. Bırakın zirve mücadelesi yapmayı takımı kümede tutabilmek bile büyük başarı olacaktır. tabi bu süreçte Yazgan ve ekibi istifa etmezlerse!...

Bu arada bugüne kadar takıma maddi ve manevi destekte bulunanlara da haksızlık yapmamak gerek. O kişileri tenzih ederek düşüncelerimi ifade ettiğimi de belirtmek isterim. Bu eleştirilerim kulübe sahip çıkanlara değil, sahip çıkmayan ve seyirci kalanlaradır.

Başta TBMM Başkan Vekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç olmak üzere, Belediye Başkanı Sayın Şükrü Başdeğirmen, Kulüp başkanı ve bazı yöneticilere katkıları için teşekkür ediyorum.

Mustafa Dokur Projelerini Esnafa  Aktardı Mustafa Dokur Projelerini Esnafa Aktardı

Ama dökme su ile değirmenin dönmediğini de belirtmekte fayda var. Hep ver ver ver ile bugüne kadar geldik.  Kulübü sağlam zemine oturtmadığımız sürece bu hep böyle devam edecek  ve bir gün tıkanacaktır. Tıpkı geçmişte olduğu gibi belli bir zaman sonrasında takım alt liglere düşerek yok olup gidecektir.

Peki, ne yapmalıyız sorusunun cevabı da ayaküstü konuşulacak ve yazılacak kadar basit olmamalıdır. Oturup enine boyuna düşünüp, projelendirilip hayata geçirilmelidir. Bizim fikrimizi sorarlarsa biz söylemeye, taşın altına elimizi koymaya hazırız. Peki siz? Saygılarımla....