Haksız olan kim?Isparta’mızın profesyonel liglerdeki tek temsilcisi Emrespor mücadele ettiği 3. Lig 3. Gruptaki 17’inci ve ilk yarının son maçını geride bıraktı. Geçen haftaki yazımda Kırmızı – Siyahlı ekipte tehlike çanları ciddi bir şekilde çalmaya başladığını yazmıştım. Şimdi ise olayın tehlike çanlarını da geçtiğini ve olumsuzlukların bizzat kulübü ciddi bir şekilde sallamaya başladığını ifade etmek istiyorum. Peki takımın bu duruma düşmesinde kim haklı? Kim haksız? 
 
Bu konuya geçmeden önce; Emrespor’un 17 haftalık ilk yarı maratonunu değerlendirmek istiyorum. 9 Eylül 2012 tarihinde başlayan ligde Kırmızı – Siyahlılar oynadıkları 17 maçta 4 galibiyet, 5 beraberlik ve 8 de mağlubiyet aldılar. Kalelerinde 16 gol görürken, rakip kalelere de sadece ve sadece 13 gol atabildiler. Yani Emresporun oynadığı her maça 1 gol bile düşmüyor. İşte bu ’13 Gol’ olayı takımdaki gol kısırlığını açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ben, sezon başından beri Emrespor’u izleyen bir gazeteci olarak daha ligin ilk maçı olan ve 0 – 0 ‘Golsüz’ sona eren Kocaelispor maçından itibaren defalarca ‘Takımda futbolcular şut çekmiyor veya çekemiyor. Bu beceriye sahip değiller’ ‘Şut olmazsa gol de olmaz’ ‘Gol olmazsa gol ve başarı gelmez. Çünkü, futbolun meyvesi goldür’ uyarısında bulunmuş ve takımda gol atacak bir futbolcu bile bulunmadığını ısrarla belirtmiştim. Nitekim ilk yarıda yaptığım tüm tespitler beni haklı çıkardı ve takım ilk yarıyı büyük bir ‘gol kısırlığı’ içinde (-3) averajla tamamladı. Bu Emrespor için büyük bir handikap ve eksikliktir. Bu eksikliğin devre arası mutlaka giderilmesi ve takıma acilen çakma değil gerçekten ‘golcü’ bir futbolcu alınmalıdır. Puan konusuna gelince Kırmızı – Siyahlı ekip 17 maçta 17 puan alarak her maça 1 puan kazanma başarısını (!) gösterdi. 
 
İlk yarının ilk haftalarındaki maçlarında adeta futbol haricinde her şeyini ortaya koyan Emrespor aldığı sonuçlarla gelecek için ümit vermemişti. Daha sonra bir toparlanma dönemine girilmiş ve takım şuandaki o dört 4 galibiyetini bu toparlanma döneminde almıştı. Ancak, daha sonra yine mağlubiyetler başladı. Öyleki bu mağlubiyetler sadece deplasmanlarda değildi. Takım adeta bu konuda yani mağlup olmayı seriye takmış gibi ‘içerde mağlup, dışarda mağlup’ sistemine girmişti. Bu durum ilk yarı sona erene kadar sürdü. Zira, Kırmızı – Siyahlılar ilk yarıda oynadıkları (aradaki berabere biten Erzurum Belediyespor maçını saymazsak) son 5 maçın tamamını kaybetti. 
Kırmızı – Siyahlılar buna göre; Kendi sahasında; Altınordu’ya ve Gümüşhanespor’a 1 – 0’lık skorlarla mağlup olurken, deplasmanda ise;  Arsinspor’a 1 - 0, Kahramanmaraşspor’a 2 – 1, Sancaktepespor’a 2 – 1, Darıca Gençlerbirliği’ne 1 – 0, Maltepespor’a 1 – 0 ve son olarak Çorum Belediyespor’a 2 – 0 mağlup oldular. 
 
Emrespor aldığı 5 beraberlikte ise; Kocaelispor ile 0 – 0, Elazığ Belediyespor ile 3 – 3, Beylerbeyispor ile 1 – 1, Keçiörenspor ile 0 – 0 ve Erzurum Büyükşehir Belediyespor ile de 1 – 1 berabere kaldı. Isparta Emrespor sahip olduğu 4 galibiyetin ikisini kendi sahasında ikisini deplasmanda kazandı. Kırmızı  - Siyahlı takım buna göre; Kendi sahasında Mardinspor’u 3 – 0, Diyarbakırspor’u 1 – 0 mağlup ederken, Oyak Renault ve Yimpaş Yozgatspor’u ise 1 – 0 mağlup etti. 
Tüm bu verilerden sonra 17 puana adeta demir atan ve haftalardır bu puandan kurtulamayan Emrespor ile alttaki takımların da her hafta kazanmasıyla aradaki puan farkı kapandıkça kapandı ve ilk yarı sonunda sondan üçüncü takım ile Emrespor arasında sadece ve sadece 3 puan kaldı. Bu da bir galibiyetten ibaret. Yani sondan üçüncü sıradaki takıp kazanıp, Emrespor kaybetmesi halinde takım kendini bir anda ‘Liden düşme’ potasının içinde bulma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. 
 
Bu zamana kadar hep söyledim. Bundan sonra yapılması gereken; Emrespor’a güçlü bir yönetim ve ara transferde de etkili futbolcular transfer ederek takımın ikinci yarıda derhal toparlanmasının sağlanmasıdır. Aksi takdirde takım göz göre göre amatöre düşmekten kurtulamayacaktır. Ligde ikinci yarı 20 Ocak 2013 tarihinde başlayacak. Yani şimdi önümüzde yaklaşık 1 aylık bir süre vardır. Bu süre en iyi şekilde değerlendirilmelidir. 
 
Gelelim yazımın başlığında ve başında sorduğum soruya. Peki ‘Haksız’olan kim? Neden haksız kim diye soruyorum biliyor musunuz? Çünkü, bu zamana kadar Emrespor’da futbolcusundan teknik heyetine, yöneticisinden taraftarına kadar hangi kesimle konuştuysam herkes kendini ‘haklı’ görüyor. 
 
Futbolcular ‘Paramızı alamıyoruz, simitle maça çıkıyoruz. Bu kadar parayla ancak bu kadar oynanır. Bizim elimizden gelen budur’ derken, Teknik heyet ise, ‘Futbolcuların hakkı tam olarak ve zamanında ödenmiyor. Kulüpte yiyecek doğru dürüst bir şey yok. Durum perişan. Ne yapalım bizden bu kadar’ diyor. Yöneticiler ise ‘Isparta’da etkilisinden yetkilisine kadar hiç kimse bize yardımcı ve destek olmuyor. Bizde elimizden geldiği kadar kulübü ve takımı yönetmeye çalışıyoruz’ diyor. Hadi diyelim ki tüm bunlara tamam. Eeee o zaman takım neden bu duruma düştü? Sezon başında borçsuz bir takımla lige başlanırken şimdi başarı da olmamasına rağmen bu kadar borç nereden çıktı? Bu durumda haksız olan kim? Anlayan varsa beri gelsin.
 
Saygılarımla...