Sevgili dostlar hayat su gibi akıp gidiyor.

Şimdi mübarek Ramazan Bayramını bekliyoruz. O da gelip geçecek. Bundan önce geçen bayramlar gibi, bizim için mazi olup geçmişte kalacak.

O bayram, bu düğün,

O kış, bu yaz hepsi gelip geçiyor…

Yaptıklarımızın şuuruna varamadan akan bir hayatımız var. Niçin yaşadığımız bilmeden hızla geçip giden bir ömür.

Halbuki başımızı biraz kaldırsak, biraz duraklasak göreceğiz onları. İyiliği yaşatanları, yayanları göreceğiz.

Hayırlar Vakfı, 1949 yılında başlayan ve “iyiliğe giden bir yol” hikayesi.

Adeta bir Kuran medeniyeti,

Bugüne kadar yetiştirilen yüzlerce, binlerce erkek ve kız “hafız”

Şimdi birer “cevher” gibi Kuranı Kerimi yaşıyor ve yaşatıyorlar. Nesilden, nesile.

Ve yardımlar,

Eğitim bursları,

Gıda yardımları…

Mübarek gün ve aylarda binlerce, on binlerce kişiye yapılan yardımlar. Verilen eğitim bursları.

Alan el, veren el,

İncitmeden, hoşgörü içerisinde…

Zimem defteri gibi,

Osmanlı döneminde bakkalların veresiye yazdığı defter…

Eskiden hali vakti yerinde olan zenginler başka mahallelere, hiç tanımadıkları muhitlere giderlermiş.

Çat kapı bir bakkala girerek;

Bakkal efendi, aç bakalım zimem defterinden rastgele bir sayfayı diyerek, o sayfanın borcu ödenirmiş…

Borcu ödenen kim, borcu ödeyen kim?

Belli değil…

Alan el ile veren el birbirini hiç görmeden, tanımadan yapılan karşılıksız yardım.

Bazen duama girer;

‘Allah’ım şu mübarek günde bir tas çorbası olmayan ile ona yardım etmek isteyenlere bir vesile kıl, birbirlerini bulsunlar, kimse aç kalmasın’ diye dua ederim.

Duamdaki vesile, “Hayırlar Vakfı” olsa gerek…

Veren el ile alan eli buluşturan bir merkez,

İyiliği yaşayanların ve yaşatanların buluştuğu yer…

Her Ramazanda olduğu gibi bu Ramazan’da da yüzlerce, binlerce gıda kolisi vakıf kanalıyla dağıtıldı.

Allah onlardan razı olsun.

Yardımları;

Kabul görsün,

Makbul olunandan eylesin.