Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi'nde (SDÜ) yüksek lisans öğrencisi Damla Palazekin (27), kurduğu sistemle balık yetiştiriciliğinde kullanılan atık suyu arıtarak marul yetiştirdi. Aynı suyu arıtarak tekrar balık yetiştiriciliğinde kullanan Palazekin, Türkiye'de artan su kirliği ve su kıtlığı öngörülmesi nedeniyle böyle bir proje geliştirdiğini söyledi.
SDÜ Çevre Mühendisliği Bölümü'nde yüksek lisans yapan Damla Palazekin, fakülteye ait bir binada danışman akademisyenlerin yardımıyla kurduğu sistemle organik balık yetiştiriyor. Palazekin, balık tesisinde kullandığı atık suyu da arıtarak, toprağa gereksinim duymadan suda organik marul yetiştiriyor.

'3 AYLIK SÜRE ZARFINDA MARULLARIMIZ YETİŞTİ'
Proje hakkında DHA'ya açıklama yapan Damla Palazekin, Türkiye'de artan su kirliği ve su kıtlığı öngörülmesi nedeniyle böyle bir proje geliştirdiğini söyledi. Balık yetiştiriciliğinde kullandığı suyu arıtarak yeniden kullandığını belirten Palazekin, Kurduğumuz sistemde tankımızın birinde balıklar var. Balıklara organik yem veriyoruz. Hiçbir enerji kullanılmadan suyun kendi cazibesiyle katı partikül temizliğinin yapıldığı tanka geliyor. Burada balıklardan gelen katı partiküllerden temizlendikten sonra yine hiçbir enerji kullanılmadan nitrifikasyon (bakteri tankı) tankına geliyor. Nitrifikasyon tankımızda ise balığın atığından oluşan amonyağı bitkinin kullanabileceği hale getirmek için burada bazı hidro organizmalar üretiyoruz ve ürettiğimiz hidro organizmaları hiçbir enerji kullanmadan bitki tankına gönderiyoruz. Biz bu projede marul bitkisini kullandık. Marulu tohum olarak koyduk. 3 aylık süre zarfında marullarımız yetişti dedi.

'HİÇBİR KATKI MADDESİ YOK'
Balık tankından gelen suyun bitkinin büyümesini sağladıktan sonra tekrar balık tankına temizlenmiş su olarak gittiğini anlatan Palazekin, bu şekilde su çevrimi oluşturduklarını vurguladı. Bu sistemde yetişen bitkilerin büyümesi için güneş ışığına ihtiyaç olduğunu kaydeden Palazekin, Ama imkanlarımız dolayısıyla kapalı alanda yetiştirdiğimizin için bir sonraki aşamada bitkilerin üzerine LED ışık döşeyerek daha hızlı büyümeyi gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. 20'şer marul yetiştirilecek kadar tank kullandık. Hiçbir katkı maddemiz yok diye konuştu.

'PROJENİN HİÇBİR MALİYETİ YOK'
SDÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Yunus Pamukoğlu da proje hakkında detaylar verdi. Projenin 1 yıl önce başladığına değinen Pamukoğlu, şöyle konuştu
Sebebi balık atık suları çevrede çok ciddi problemler teşkil ediyor. Balık atık sularının hem arıtılması hem organik balık hem de organik bitki yetiştiriciliği gibi çok orijinal çıktıları oluyor projemizin. Hiçbir şekilde tarım ilacı herhangi bir kirlilik unsuru gübre gibi hiçbir girdimiz yok. Tamamen organik marul olarak yetişiyor. Sadece marul değil, çilek ve başka ürünleri de yetiştirme şansına sahibiz. Projemizde kendi orijinal ürünlerimiz kullanılıyor. Çevre mühendisliğinde kullanılan özel organizmalarımız var. Bu organizmalar balık atık suların içerisinde bulunan bitkinin kullanamayacağı bütün bileşikleri kendiliğinden bitkinin kullanabileceği ortama dönüştüren organizmalar. Sistem kendi içerisinde maliyetsiz bir şekilde çalışıyor.

'ÇOK ÖN PLANDA OLAN BİR PROJE'
Ülkede ciddi bir ekonomik potansiyeli olan bir proje olduğunu kaydeden Pamukoğlu, Antalya ve Muğla gibi seracılığın çok yaygın olduğu yerlerde projemiz doğrudan adaptasyon sağlayabilecek kapasitededir. Ülke ekonomimiz için gerçekten çok ön planda olan bir projeden bahsediyoruz. Tamamıyla organik balık ve organik ürün yetiştiriyoruz ve çevrede çok ciddi problem teşkil eden balık atık sularını tamamıyla temizlemiş oluyoruz dedi.
Su ürünleri mühendisi Dr. öğretim üyesi Halit Bayrak da Balık yetiştiriciliğinde bu sistemler ılık su sistemleri olduğu için 20 ile 30 derece arasında gerçekleşiyor. Bu su sıcaklığında yetişebilen balıkları yetiştiriyoruz. Bu balık 20- 24 santigrat derece arasında yumurtadan 500 gram ağırlığa 8 ayda gelebiliyor. Bu sistemle biz 100 günde yaklaşık 10 gramdan 80- 100 gramlara kadar gelebildik. Bu ideal bir büyüme sayılabilir. Böylece balık üretimini gerçekleştiriyoruz. Yemleri organik olarak tercih ettiğimiz takdirde sistemin tamamı organik balık ve bitki üretimi olarak değerlendirilebilir diye konuştu.

Kaynak: Ali Çevikbaş