AKP iktidarı tarafından ceza görmeniz, yalnızca onların hakkında olumsuz fikirler sürmenize bağlı değildir. Bir de icra makamında iseniz ve AKP’nin façasını bozacak, gerçekten göz boyamaktan uzak, halkın işine yarar icraatlar yapıyorsanız, yandınız..

Yanmak da ne ki?
 
Aile boyu değil, sülale boyu duman ederler sizi. Dairedeki çaycınız bile okka altına gider!...
Nasıl mı?..
 
Sadece çarpıcı iki örnek:
 
CHP’li İzmir Büyükşehir Başkanı Aziz Kocaoğlu ve MHP’li Isparta Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın’ın hedef tahtasına konulmaları...
 
Isparta’nın MHP’li Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın ikinci kez bu koltuğa, geçmiş “AKP’li belediyenin yolsuzlukları”nı seçim kampanyasında afiş ve billboard yaparak, halka gerçekleri anlatıp, oy alarak oturmuştu.
 
Malum medya tarafından da yargılanmadan mahkum edilen Isparta Belediye Başkanı’nın ağır suçlama karşısında ne diyeceğini merak edip telefona sarıldım. Pazartesi sabahı odasına gelir gelmez Günaydın, ilk olarak Savcının iddianamesini arkadaşları ve avukatları ile birlikte incelemeye almış.
 
Yusuf Ziya Günaydın’a bir dokunduk bin işittik...
 
Günaydın’a 2009’da AKP’ye karşı yürüttüğü yolsuzluk kampanyasını hatırlattık; “Hepsi doğru efendim. Hepsi doğru. Zaten ondan kaynaklanıyor bu işler” dedi.
 
Isparta Belediye Başkanı o kadar dertli ki araya girmeden anlattıklarından bir bölüm aktarayım: 
“Cumhuriyet tarihinden bu yana Isparta Belediyesi’nde, Belediye olarak gelir gider tablosunda hiçbir zaman artı olmamıştır. İlk defa bu sene 3 trilyon lira artı olmuştur. Belediyeyi sıfır borçla teslim ettim. 150 trilyon borçla devraldım. Ve arkasından da 320 tane mülkümüz de yok edilmiş, satılmış. Ve de devlete bir lira da vergi ödenmemiş şimdiye kadar. Şimdi ise 30 trilyon lira vergi ödemişim. İller Bankası’ndan aldığından fazla devlete vergi ödeyen bir belediyeyim. Geçen ayın içerisinde Ticaret Odası’ndan, en iyi vergi ödeyen mükellef olarak Isparta Belediyesi, buradaki bütün işadamları arasında birinciliği aldı. Bizden önceki 5 yılda bir tek kuruş, bir tek lira ödenmemiş. Biz bunu ödemişiz ve o şekilde yaşıyoruz. Ve de bu şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yapılandırma olayında da hemen cevap verdik. Her ay, 4 aydır da ikişer trilyon lira para ödüyoruz. Şu anda bütün araç gereçlerimiz alındı. Bizim bütün fabrikalarımız yağma edilmişti. Isparta Belediyesi’nin ISPAŞ, ISTEM diye şirketleri vardı. Fabrikalar yağma edilmiş ve satılmıştı. Bunları geri aldım, işletmeye koydum ve para kazanır hale getirdim. Bütün Isparta halkı bunu biliyor. Büyük asfalt fabrikası kurdum. Açılışını 15 gün önce yaptım. Şehrin bütün altyapısını değiştiriyorum, yeniden yapıyorum. İsviçre modeli bir çalışmaya giriştik. 16 trilyon liralık asfalt makineleri, dozerler, yükleyiciler ve tüm eksik olan asfalt kazıcılar, makinelerimi aldım. Sıfır borçla teslim etmiştim belediyeyi, 125 trilyon borca çıkmış. Teslim ettiğimden bu yana. Ben hem teslim eden hem teslim alan bir belediye başkanıyım. Arada, bir gedik olmuş oluyor. O gedikte bu olay oluyor.” 
 
Isparta Belediyesi’nin müfettişler tarafından “didik didik edildiğini” anlatıyor Yusuf Ziya Günaydın:
“Buraya 44 Mülkiye Müfettişi, Milli Eğitim Müfettişi geldi. Odalar yetmiyordu. 3 tane mülkiye müfettiş makamı yaptım. İçerisinde internetleri, bilgisayarları hazır döşendi. Geldiklerinde, bir günde bazen iki tane, üç tane geliyor, odalara taksim ediyoruz. 44 bilirkişinin neticelerinin tamamını aldık ve hemen şu anda alındı. Hiçbir suç olmadığı ve fazlasıyla takdir ve şükran halinde ‘soruşturmaya izin verilmemesine’ geldi.” 
 
Milli Eğitim Müfettişlerinin belediyede ne aradıklarını merak ettim:
 
“Önce valilik kanalıyla Milli Eğitim Müfettişiyle denediler, itiraz ettiler. Bu Milli Eğitim Müfettişlerinin yaptıklarını yeniden, tekrar Mülkiye Müfettişleri bir daha yaptı. Dolayısıyla hepsi Mülkiye Müfettişi gibi oldu. Ama, iş bize soruşturma yapılmamasına geldi” .
 
Suçlamalar karşısında şaşkına dönmüş Isparta Belediye Başkanı:
 
“Maalesef Türkiye’mizde böyle olaylarla karşı karşıyayız. E, kardeşim madem 44 Mülkiye Müfettişi bir tane eksik bulsa da, bizi İç İşleri Bakanlığı vasıtasıyla soruşturmaya izin verseydiniz. Niye vermediniz? Yok. Çünkü belgelerle çıkılıyor karşılarına. Ama bu olayda belgesiz çıkıyorlar. Bunlar sorgusuz sualsiz suçluyor, hayali suçlamalarla, bilirkişiyle. Bu insanlar, imam bildiğini okur tarzıyla bir önceki savcılığa ve emniyete verilen ifadeleri hiç nazari itibara almadan aynı şeyleri, o ifadelerde doğru verilen cevapları bile göz önüne almadan, kendi bilirkişilerinin ve hayali bilirkişilerinin onayını alarak bize kara çalma yoluna gittiler. Memlekette birkaç çiçek açıyor. O birkaç çiçeği de böyle yok etme politikasıyla da biliyorsunuz bütün belediyelere de saldırıyorlar. Şu anda Yüce Rabbim’e güveniyoruz.. Bu şekilde iftiralar ve çirkinlikler, ailemize ve çocuklarımıza kadar sarsmaları, Allah cezalarını verecektir bunların. İnşallah. Biz gerekli savunmalarımızı yapacağız.” 
 
Yusuf Ziya Günaydın’ın söylemek istediği son söze gelince:
 
“Yazıklar olsun. İnsanlara hizmet veren, insanlara bu şekilde saldırmalar, bunlar memleket açısından ayıp denecek yüksek seviyede. Hayırlısı olsun diyorum. İnşallah yanlı olaylara dilimizin, gücümüzün yettiği kadar belgelerle cevap vereceğiz.” 
 
Tekrar ediyorum;
 
Kimin ne suçu, ne yolsuzluğu varsa bulup çıkarılsın ve cezası verilsin. Fakat bir şey daha var:
Mülkiye Müfettişlerinin bugüne kadar AKP’li belediyelere yaptıkları teftişlerde sümen altında kalan raporlar da çıkarılsın.
 
Cesaretiniz var mı?...
 
Kaynak:Yeniçağ Gazetesi