Yüzler ve izlerden, börtü- böceğe; arının kanat çırpışına, su damlasına Ayyıldızlı Bayrağın yansımasına kadar 100 Bin anı ölümsüzleştiren Sezer, Akdeniz Polis Muhabiri Feti Kılıç’a konuştu.

 

          Emniyet Müdürlüğü’nde polis memuru olarak görev yapan Halil İbrahim Sezer, ‘Fotoğrafçılığın Oscar’ı olarak kabul edilen Pulitzer Yarışması kalitesinde anları ölümsüzleştiriyor. Yüksek hız çekimlerinde uzmanlaşan Sezer, arının kanat çırpışından su damlasına Ayyıldızlı Bayrağın yansımasına kadar o anları ölümsüzleştirebiliyor. Börtü- böcekten yakın portre çekimlerine, portrelerden, natürele kadar 100 Bin fotoğraf çekimi yapan Sezer, Akdeniz Polis Muhabiri Feti Kılıç’a konuştu.

         Yaklaşık 7 yıl önce hatıra fotoğrafı çekmek için aldığı dijital makineyle başladığı fotoğraf çekme merakı, giderek büyüyen bir aşka dönüşen Sezer, şimdilerde ortaya koyduğu eserlerle uzman fotoğrafçılara da taş çıkartıyor.

         7 yılda fotoğrafçılıkta büyük yol kat eden Sezer’in çektiği fotoğraflar, görenleri adeta büyülüyor.

         18 yıllık evli ve 2 çocuk babası olan Sezer, ailesiyle birlikteyken ve yalnız kaldığı sürelerdeki boş zamanlarını fotoğraf çekerek geçiriyor.

         Makinesini bir an bile yanından ayırmayan Sezer, makro çekimler konusunda da ortaya koyduğu eserlerle büyük beğeni topluyor.

KARS’TA BAŞLAYAN TUTKU

         Kars’ta görev yaptığı 2004 yılından itibaren aldığı amatör makineyle hatıra fotoğrafları çekmeye başlayan Sezer, bir süre sonra alışılmışın dışında farklı kareler yakalama çalışmaları yapınca yeni bir makine alma isteği duyduğunu aktardı.

Amatörden yarı profesyonel makineye geçişini anlatan Sezer, dergiler ve internetten de fotoğrafçılık konusunda birçok inceleme yaptı.

Gördüğü fotoğrafları çekmeye çalışan Sezer, hiçbir eğitim almadan başladığı çalışmalarda bir türlü istediğini yakalayamadığı ifade etti.

Azim ve hırsla amacına ulaşmayı görev sayan Sezer, fotoğraf ve fotoğraf çekim teknikleri konusunda birçok kaynaktan faydalanarak, sahip olduğu makinedeki farklı özellikleri kullanmaya başladı.

ISPARTA’DAKİ İLK DİKKATİNİ

ÇEKEN ŞEY, DAVRAZ DAĞI OLDU

         Sezer, 2005 yılında göreve başladığı Isparta’da yarı profesyonel bir makineyle başladığı fotoğraf çekimlerini gün geçtikte daha da geliştirmeye başladığını anlattı.

Isparta’ya geldiğinde ilk dikkatini çekenin Davraz Dağı olduğunu belirten Sezer, buradaki ilk fotoğraf çekimini Davraz Dağı’nda yaptığını söyledi.

         Manzara çekimleri yaptığını ve artık daha farklı fotoğraflar yakalamak için çalışan Sezer, hayvan fotoğraflarıyla kolları sıvadı.

YARI PROFESYONELDEN 6 AYDA SLR’YE GEÇİŞ

         Bir süre sonra, elindeki makinenin kendisine yetmediğini fark eden Sezer, yaklaşık 6 ay sonra kendine profesyonel bir makine satın aldı. SLR dünyasına adım atan Sezer, artık edindiği bilgi birikimleriyle de tekniklerini artırmak adına çalışmalarını gün geçtikte geliştirdiğini ve internet sitelerinde araştırma yapmaya da devam ettiği dile getirdi.

         Fotoğraf tutkusuyla her geçen gün iyice çabaladığını öğrendiğimiz Sezer, makro çekimlere yöneldiğini çok sayıda fotoğrafçıdan örnekler inceleyerek onları yapmak için ilginç buluşlar da yaptığını anlattı.

ARA GÜLER’DEN ETKİLENDİ

         Dünyaca ünlü Foto Muhabiri Ara Güler’in fotoğraflarından özellikle ‘Allah ve Kadın’ isimli eserden çok etkilendiğini aktaran Sezer, bu yolda kendisine en büyük katkı sağlayanların babası fotoğrafçı olan ve aynı zamanda İstasyon Şefliği yapan Selçuk Çakmakçı, Kardiyolog Dr. Cahit Ağçal ile Resim ve Heykel Öğretmeni olan SDÜ Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan İzzet Temel olduğunu dile getirdi.

         Fotoğraf ve fotoğrafçı olma yolundaki adımları bu 3 isimle sürdürdüğünü anlatan Sezer, en büyük desteği de hayat arkadaşı Serpil Sezer’den aldığını anlattı.

EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ EŞİ SERPİL SEZER

         Eşinin, kendisine fotoğrafçılık konusunda büyük destek verdiğini anlatan polis memuru, ailesiyle birlikte gittikleri pikniklerde ve gezilerde eşiyle birlikte fotoğraf çekimi yaptıklarını, kimi zaman da eşini kendisine model aldığını sözlerine ekledi.

         Çeşitli fotoğrafçılık kulüplerine katılarak, işten arta kalan zamanlarda fotoğraf çekimi etkinliklerine katıldığını anlatan Sezer, görevli olarak gittiği yerlerdeki boş zamanlarında bile fotoğraf çektiğini söyledi.

YÜZ BİNİN ÜZERİNDE FOTOĞRAF ARŞİVİNE SAHİP

         7 yıldan bu yana çektiği fotoğrafların tümünü arşivlediğini belirten Sezer, bilgisayarında, insan, hayvan, manzara, makro, yüksek hız ve panorama başlıkları altında çok sayıda çekim bulunduğunu dile getirdi. Her birinin farklı anılarla yüklü olduğunu kaydeden Sezer, farklı yer ve zamanlarda çok güzel fotoğraflar ortaya çıktığını söyleyerek, “Fotoğraf çekmenin yeri ve zamanı yok” dedi.

BİRÇOK FOTOĞRAFI “POLİSPARTA”DA KULLANILDI

          Emniyet Müdürlüğü’nün 4 ayda bir yayımladığı ‘Polisparta Dergisi’nde çok sayıda fotoğrafının bulunduğunu aktaran Sezer, özellikle yüksek hız, makro ve panorama eserlerin ilgi çekici olduğunu söyledi. Hiçbir beklenti içersine girmeden seçili arşivini Polisparta Dergisi editörlerine teslim ettiğini ifade eden Sezer, yayınlanan fotoğraflarının ardından çok kişinin kendisine ulaştığını belirtti. Bir polis memuru olarak, işiyle gurur duyduğunu her fırsatta dile getiren Sezer, “İşimi çok seviyorum, severek yapıyorum. Boş zamanlarımı da fotoğraf çekerek geçiriyorum. Bu fotoğraf çekimlerinde özellikle polisi de fotoğrafçı gözüyle değerlendirmeyi seviyorum. Çok kez, Asayiş Yunus Timleri Trafikteki Motorlu Timlerin farklı fotoğraflarını çektim. Polisin zor şartlar altında görev yapma anlarını ölümsüzleştirdim. Toplumsal açıdan polisi fotoğraf karesinde anlattım. İşimle alakalı fotoğraflar çekmekten de özellikle onur duyuyorum” şeklinde yorumladı.

‘FOTOĞRAF GÖZÜ’ AÇILDI…

 

         7 öncesinde dijital makineyle başladığı fotoğrafçılık serüveninde, ardına baktığında büyük aşama kaydettiğini söyleyen Sezer, “Hiçbir eğitim almadan fotoğraf çekmeye başladım. Tamamen kendi çabalarımla iyi fotoğraf aşkı doğdu. Tabii ki destekçilerim de vardı onlardan da öğrendiğim çok şey oldu, bana tecrübelerinden kesitler sundular. Özellikle eşim Serpil, fotoğraf çekimleri konusunda kendileriyle geçirmem gereken zamanlardan fedakârlık ederek bana fırsat sundular” ifadelerini kullandı.