SDÜ"de Kariyer ve Kadın Konferansı
Süleyman Demirel Üniversitesi kuruluşunun 15. yılı etkinlikleri kapsamında ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle SDÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KASAUM) tarafından “Kariyer ve Kadın” konulu bir konferans düzenlendi.

SDÜ Kültür Merkezi"nde gerçekleştirilen konferansa SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Vecihi Kırdemir, KASAUM Müdürü Doç. Dr. Songül Sallan Gül, fakülte dekanları, meslek yüksekokulları müdürleri, çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Rektör Baydar, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü denildiğinde hep karşılaştığım kadınlar aklıma geliyor. Bu kadınlar annem, kız kardeşlerim ve sevgili eşim. Ben lafı çok uzatmadan 1984"te eşime yazdığım şiiri tüm kadınlara armağan etmek istiyorum. "Her son bir başlangıçtır çizgide, her başlangıç önce gülümsemede. Bir sıcaklık duyuyorsam sana düşüncemde hem sonumsun hem başlangıcımsın benim çizgimde." Tüm Kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu olsun.” diye konuştu.

Kariyer ve Kadın konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak, geçmişten günümüze kadının yerinin ve sahip olduğu hakların nasıl değerlendirildiğini açıklayarak, “Eski Türk Devletlerinde kadın kimlik arayışına başlamıştır. İslamiyet ile birlikte belli açılarda kadına ileri yaşama koşulları sağlanmıştır. Ancak kadın erkeğe göre daha duygusal olduğu için siyasi ve ekonomik konulardan yine uzak tutulmuştur. İslamiyet modern bir din olmasına rağmen çeşitli tarikat ve mezhepler tarafından yozlaştırılmıştır. Osmanlı Döneminde kadının yerine baktığımız zaman haklarının kaybolduğunu görmekteyiz. Siyasi profilde kadının ön plana çıktığı hiçbir örnek yoktur. Sultanlar ise kendi güçlerinden değil, eşlerinin ya da oğullarının sayesinde sultan olmuşlardı. Osmanlı kadınları zor şartlarda bile geçim sıkıntısı çekmemiştir padişahlar bu yükü yüklenmiştir. Osmanlı Devletinde bütünsel bir hukuk sistemi olmadığından 1839 Tanzimat"ın ilanıyla Batı anlayışı Osmanlı Devletinde etkili olmuş ve 1858"de kadına işletme ve mirasta eşitlik hakları tanınmıştır. Cumhuriyet Döneminde ise, kadınlar ve erkekler beraber değerlendirilmiş, ayrımcı yaklaşım ortadan kalkmıştır. 1927 Türkiye"sinde nüfusun yüzde 89"u okuma yazma bilmiyordu. 1955 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 55"lere, 1970"lerde ise yüzde 40"lara kadar düşmüştür. Cumhuriyet"ten sonraki dönemde 1995 yılında Pekin Bildirisi ve eylem planı imzalanmıştır. Bu bildiriye göre; 2000 yılına kadar yüzde yüz okur yazar oranına ulaşılacağı, 8 yıllık zorunlu eğitim, okullarda cinsel eğitim verilmesi, milletin karar verme ve yürütme organlarında kadına da yer verileceği yer almaktaydı. Fakat sekiz yıllık eğitim dışındaki uygulamalar yapılmamıştır. Evlilik müddetince edinilmiş malların boşanma durumunda eşit olarak paylaşılması ve kadının evlendikten sonra kendi soyadını kullanabilmesi yasaları kadının günümüzde artık gerçekten önemli bir yeri olduğunu kanıtlamıştır. Türkiye"de siyasi partilerde kadınların ön plana çıkmasını istiyoruz ve milletvekili sıralamasında son sıralarda değil daha üst sıralarda görmek istiyoruz. Sosyal alanda pozitif ayrımcılığa karşı olsak da, bu bağlamda kota koyulmasını ve kadınlarımızın da seçilmesini buradan duyurmak istiyorum. Avrupa Birliği aşamasında bunu yapmanın önemi ve yaptırımı daha fazla olacaktır. Bunun bir şekilde bizim gibi insanlar tarafından gündeme getirilmesi gerekiyor.” dedi.

Konferansın sonunda SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar Kavak"a , seramik Atatürk heykeli, çiçek ve Isparta"nın gül ürünlerinden oluşan paketi, KASAUM Müdürü Doç. Dr. Songül Sallan Gül ise KASAUM tarafından hazırlanan “Toplumsal Katkı Ödülü"nü takdim etti.