Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Murat Koçer, kanser belirtileri ile erken tanı ve önemini anlattı.

Erken tanı ve tedavinin hayat kurtarıcı olabildiğini dile getiren Koçer, vücudumuzun verdiği uyarıcı belirtileri gözlemlemek ve olası risk faktörlerini göz ardı etmemek gerekliliğine dikkat çekti.

Kanser hastalığının bugünkü tanı ve tedavi olanakları ile sanıldığı gibi mutlak ölümcül bir hastalık olmaktan öte tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ifade eden Koçer, “Kanser, bazı etkilerle değişime uğramış hücrelerin, gerek yerel ve gerek uzak noktalarda kontrolsüz olarak çoğalıp büyümelerinin sonucu oluşan habis hastalıklar grubudur” dedi.

EN SIK SAPTANILAN BELİRTİLER
Kanserin belirti ve bulgularının köken aldığı organlara göre değim gösterdiğini aktaran SDÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Murat Koçer, “Vücudun herhangi bir yerinde nedeni bilinmeyen şişlikler, iyileşmeyen yaralar, vücudun çeşitli yerlerindeki benlerde ve siğillerde, renk ve boyut değişmeleri, olağan dışı kanamalar, kalıcı ses kısıklığı, geçmeyen öksürük, açıklanamayan ateş ve zayıflama, büyük abdest alışkanlıklarındaki değişiklikler kanserin en sık rastlanan belirtileridir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermeden kontrol muayenelerinde kanser tanısı konulabilir” diye konuştu.

Koçer, vücutta hissedilen olağan dışı bir bulgu halinde doktora başvurmak gerekliliğinin altını çizdi.   

ERKEN TANI VE ÖNEMİ
Kanser ile ilgili bilgi ve farkındalığın artması, erken tanı için halkın bilinçlendirilmesinin çok büyük önemi olduğuna işaret eden Yrd. Doç. Dr. Koçer, “Kanserde erken tanı ve tedavi hayat kurtarıcı olabilmektedir. Erken tanı için, vücudumuzun verdiği uyarıcı belirtileri gözlemlemek, olası risk faktörlerini göz ardı etmemek gereklidir. Unutulmamalıdır ki bu sayede tedavi şansı artacak, tedavi giderleri azalacak, sonuçta doku ve organ kayıpları önlenebilecektir” şeklinde konuştu.

Meme kanserinin kadınlarda en sık rastlanılan kanser türü olduğunu ifade eden Koçer, “Meme kanserinde erken tanıya yönelik önerilen birbirlerini tamamlayıcı üç yöntem vardır; Kendi kendine yapılan göğüs kontrolleri ki 20 yaşından itibaren her ay ayda bir yapılmalıdır. İkincisi doktor tarafından yapılan göğüs kontrolleridir ve 20-39 yaş arasında 3 yılda bir 40 yaş ve üstünde yılda 1 kez yapılmalıdır. Sonuncusu ise mamografi olup 40-49 yaş arasında 1-2 yılda 1 - 50 yaş ve üstünde her yıl yaptırılmalıdır. 

Rahim ağzı kanseri, kadın kanserleri içinde sağlıklı kadınlarda yapılan düzenli tarama ile önlenebilen kanserdir. Cinsel yaşamın başladığı yaştan itibaren kadınlar her yıl düzenli olarak Kadın-Doğum uzmanı tarafından muayene edilmelidir. Düzenli aralıklarla rahim ağzı ve hazne akıntısından alınan örnekler incelenir. Bu sayede kanser oluşmadan önce veya çok erken evrede tanı koymak mümkündür.

Barsak kanserleri de her iki cinsiyette sıklıkla rastlanılan kanserler arasında yer almaktadır. Barsak kanserine yönelik tarama testleri 50 yaşından başlamak üzere; her yıl dışkıda gizli kan tetkiki, 5 yılda bir rektal muayene ve rektosigmoidoskopi ya da,  her 10 yılda bir rektal muayene ve tam kolonoskopi veya, her 5-10 yılda bir çift kontrastlı kolon grafisi ve rektal muayene önerilmektedir” dedi.