Şehrimizin siyasi toprağına cemreler düşmeye devam ediyor. Ortam, gittikçe ısınıyor. Adaylar peşpeşe ortaya çıkmaya başladı.

İktidar bugünden belediyenin iktidarla eşgüdümlü olması durumunda şehrin neler kazanabileceğini gösterme adına 15 günde dört bakanla şehrimize bindirme operasyonu düzenliyor. Çünkü 2014'te yerel seçimler, 2015'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 2016'da ise milletvekilliği seçimleri var. Siyasi partiler, önümüzdeki günlerde hararetli bir çalışma ve propaganda temposuna girecekler. Siyasi partileri, siyasiler dediğimiz siyasete gönül veren arkadaşlar oluşturuyor. Ancak bir dostumun dediğini yine hatırlayalım. "Siyasetçiden zengin olmaz, siyaset yoluyla zenginliğe ulaşılmaz.

Her zamanki gibi siyasilerden istifade etmeyi ve bürokrasiyi aşmayı becerebilen işadamı, müteahhit, fabrikatör zengin olurlar. Çünkü ihaleyi müteahhit alır, krediyi fabrikatör alır, teşviği sanayici alır. Siyasetçinin bu işteki tek karı, ülkesine, şehrine, ideolojisine hizmet etmekten dolayı aldığı sosyal tatmin ve yaparlarsa alacağı dua olacaktır." Hatalar ve yanlışlıklar biz insanlar için.

Doğrular ve güzellikler de biz insanlar için. Geçmişte, millete hizmet adına birçok siyasi arkadaşlar, görev aldı ve hizmet etmeye çalıştı. Kimileri geride hoş bir sada bırakarak gitti, kimileri ise bugünlerde zor hatırlandıkları gibi, yarınlarda da belki hiç hatırlanmayacaklar.

Siyaset böyle bir nasip işi. Siyasette, hizmet yapıp gönülleri kazanma olduğu gibi, hizmet ettiğini zannederek, kaybedenler ve kendi siyasi çizgilerine aykırı davrananlar da olmuştur. Şehrimizde görev yapan bazı belediye başkanları, arazide çok iyi bir belediye başkanı olmalarına rağmen çevrelerine verdiği rahatsızlıktan ötürü, yapmış oldukları çalışmalar göze görünmemiş, değerlendirmeye alınmamış, vermiş oldukları sıkıntılar her şeyin üstünde kaldığı için, hizmet olmazsa olmasın, ama sıkıntı da olmasın tercihi ile vatandaşı hizmetten mahrum bırakmışlardır.

Sonra hizmet etmeseler bile bana zararı yok ya, böylesi daha iyi diyerek şehrimizin geleceğini karartan belediye başkanları halkımız tarafından tercih edilmek zorunda bırakıldı. Mesela, Yusuf Ziya bey, arazide iyi değil. Biraz asfalt döktü. Vatandaşın takdirini aldı. Asfaltı da, doğalgaz firmamız TOROSGAZ'la Balaman döneminde yapılan sözleşmeye istinaden TOROSGAZ'dan aldıkları paralarla döküyor. Başka bir şey yok. Üç-beş mimari proje çizip bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ancak yakınları ve belediye bürokratları, dinlemeler ve çete kurdukları iddiaları ile mahkemeden mahkemeye koşuyorlar. Yusuf başkan hakkında aynı mahkemelerde bir tek suç ve dinleme yok.

Yani Yusuf başkan ya çok saf, tüm belediye işlerini mecburen diğerlerine devretmiş, ya da çok zeki, yaptıklarını gizli gizli yürütüyor. Hangisi Ziya bey acaba ben hala çözebilmiş değilim? Bu memleketin, yani Ispartamızın, aklı başında, sakin, ulaşılabilir, gizli-kapaklı işlere tevessül etmeyen, Ankara'ya proje götürecek ve memlekete para ve kaynak getirecek, şehrine sahip çıkacak, şehrin geleceğine hükmedecek iktidar kanadıyla uyumlu, koordineli çalışarak, Ankaranın imkanlarını şehrimize taşıyacak bir belediye başkanına ihtiyacı var.

15 günde gelen dört bankın ellerindeki imkanları şehrimizin ihtiyaçları ile örtüştürerek şehrimize gelebilecek yatırımlar sonucunda oluşacak istihdam, ekonomi ve ticari hayattaki canlılığı bir düşünün. Genel seçimlerde oyumuzu kime verirsek verelim, ancak yerel seçimlerde iktidar partisinden seçilen bir il belediyesi ile iktidar partisinden olmayan bir belediye başkanının hizmetteki farkını yıllarca gördük ve yaşadık.

Ben bir belediye meclis üyesi olarak, kendi partimin müstakbel adayına oy istemeden önce, iktidar partisinin adayına oy verilmesini salık veriyorum. İktidar partisinin benim partim olması ise ayrı mesele. O nasip ve gurur da bana ait. Fakat bununla kimseye karşı kibir de göstermem. Allah'tan korkarım. Benden söylemesi. Siz bilirsiniz sayın hemşerilerim...

İsmail TANIŞMAN AK PARTİ Belediye Meclis Üyesi