MERHABA YENİ TÜRKİYE!..

Nihayet Haziran 2018 seçimleri nihayetinde ilk başkanımızı seçtik ve 9 Temmuz Pazartesi günü itibariyle Başkanımız ve Reisimiz ERDOĞAN yemin etti ve kabinesini açıkladı.

Artık ülkemizde sistem değişmiştir. Buna karşılık coğrafyamızda plan yapıcılar planlarını ülkemizdeki bu düzene göre yeniden yapmalılar. Egemen dünya ise, bu coğrafyadaki rollerin değişeceğini öngörerek programlarını yeniden yapmaları gerekecek. Zira Külliye’deki törene katılan irili ufaklı ülke liderlerinin Başkanımız Erdoğan’a karşı ilgileri ve tutumları bunu açıkça göstermiştir.

Başkanlık sistemi dünyada yıllardır yürürlükte olmasına rağmen, cennet ülkemizi yöneten Özal’dan tutun da Demirel ve Erbakan gibi değerli liderlerin tümünün de hep ideallerinde olan, ülke olarak ancak 2018 yılında geçebildiğimiz sistemdir. 1923 yılında kurulan genç ülkemiz için, yapılan onca hizmetlere rağmen yinede geçen zamanı, egemen güçlerin hatırına kaybettiğimiz bir yüzyıldan bahsedebiliriz. Koskoca bir asır yani.

Ama gelmiş geçmiş en muktedir lider olan Erdoğan sayesinde kendi küllerinden yeniden ayağa kalkan bu ülke artık dimdik ayaktadır. Hasta adam deyip Lozan ve Sevr ile ateş çemberi içine aldıkları ve parlementer sistem oyuncağı ile oynamaya mahkum olan bu ülke, geçmişinden aldığı gurur ve feyz ile dimdik ayağa kalkarak batının ve egemen dünyanın oyuncağını fırlatıp atmıştır.

Artık bu ülke başkanlık ile yönetilecektir. Bu yönetim şekli oturduğu koltuktan kalkmak bilmeyen, egemen güçlerin istemediği ve istemeyeceği bir sistemdir. Bu egemen güçlerle paralel çalışan siyasiler artık bu milleti yalanlarıyla kandıramayacaklardır. Bürokratik oligarşi, koalisyonlar, çift veya çok başlılık  ülkemiz için artık tarih oluyor. Başkanlar beş yıllığına gelecek, ekibini kuracak ve bu ülkenin refahı, kalkınması adına çok çalışmak zorunda kalacaklar. Zira 5 yıl sonra yönetim, ekibiyle beraber sandıkta bu millete hesap vermek zorunda. Olay, Erdoğan’ı ve başa geçecek diğer başkanları ölene kadar iktidarda tutmak değil, işini yapıyor ve başarıyorsa beş yılda bir seçilecek başkana yetki verme meselesidir. Ülkeye ve millete hizmet edemiyorsa yıllarca değil sadece beş (5) yıllığına başkan seçmek, bir dahakine de başarısıza yetki vermeme meselesidir.

Zira, geçmişte parlamenter sistem ile kurulan koalisyonlar, bir araya gelmesi ihtimal dahilinde olmayan siyasilerin zoraki birliktelikler sergilemek zorunda kalmalarına rağmen sonuçta bu milletin sıkıntılarına da bir türlü merhem olamamışlardır.

Artık yeni bu ülkenin yeni Başkanı ve hedefleri bellidir. Bu yolda hep birlikte var gücümüzle yürüyeceğiz. En yakın hedefimiz 2023’tür. İnşallah o gün geldiğinde bir seçim daha yaparız. Halk başkanı başarılı bulur ve devam deriz, şayet başarısız bulursa da o günkü diğer adaylardan bir tanesine fırsat verir. Ama o gün geldiğinde, ne başkan ne de millet olarak bizler: ‘’Şöyle oldu, böyle oldu, sistem tıkandı, kanunları çalıştıramadık, siyasi birliktelik sağlayamadık, bürokrasik imparatorluğu aşamadık, dış güçler, konjonktür, egemen faşitler vs.’’ gibi gerekçelere artık sığınmayacağız. İş başarılmış veya yol katedebilmişsek yolumuza devam edeceğiz. Becerememişsek isek de, kaldığımız yerden yeni bir başkan ve yeni bir heyecanla yolumuza yinede devam edeceğiz.

Zaman Türkiye vaktidir. Zaman büyüme vaktidir. Zaman hizmet vaktidir. Zaman tüm dünya mazlumları ve mağdurlarına destek olma vaktidir. Zaman dünyaya model olma vaktidir. Zaman zalimi bile kıskandıracak bir duruş sergileme vaktidir. Kalın sağlıcakla…

İsmail TANIŞMAN