MHP'DEN BASIN AÇIKLAMASI

MHP Merkez İlçe Başkanı Gürsan Taştekin, Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen'in bir önceki dönemin belediye yönetimi ile ilgili açıklamalarına ve iddialarına cevap verdi.

BAŞKAN TAŞTEKİN AÇIKLAMASINDA

Malumunuz olduğu üzere 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri sonucunda, Ispartalı hemşerilerimiz iradelerini ortaya koyarak Isparta Belediyesi’ni AKP’ye emanet etmiş, Milliyetçi Hareket Partisi’ne de seçilen başkan ve yönetimini istemeyen %62’lik muhalefet bloğunda yer vermiştir. Partimiz o tarihten itibaren mensubu bulunduğu Cumhur İttifakının ruhuna uygun bir şekilde yıkıcı değil, yapıcı bir muhalefet kararı almıştır. Ancak yerel iktidarı genel iktidarla buluşturacağız popülist söylemleriyle iş başına gelen Şükrü Bey, kıymetli Ispartalılara vermiş olduğu vaadleri yerine getirmek yerine, geçmiş yönetimi yanlış bilgilerle eleştirmeyi, yalan beyanda bulunarak karalama kampanyası yürütmeyi kendine huy edinmiştir.

Bu bağlamda, Şükrü Beyin ilk 100 günlük icraatlarını bir de biz değerlendirelim istedik.

Yönetimlerin değişmesiyle birlikte yeni yönetime gelenlerin kendi ekiplerini kurmak, yakın çalışma arkadaşlarını ve daire müdürlerini seçmek en doğal hakkıdır. Ancak Şükrü Bey’in seçim öncesinde kim nerede istiyorsa orada çalışmasını sağlayacağım kimsenin işiyle ekmeğiyle uğraşmayacağım sözünün ‘’seçim şirinliğinden’’ öteye gitmediği anlaşılmış ve ivedilikle bir takım odaklar tarafından yapılan liste sonucu 55 kişinin yeri değiştirilmiştir. Bunun sebebi sorulduğunda bu arkadaşların en verim alabileceğimiz yerlerde çalıştırmak istiyoruz demiştir.

Şimdi soruyoruz;

Yerlerini değiştirdiğiniz bu çalışanlardan kaç tanesini tanıyor ve özelliklerini biliyorsunuz ki tamamını çöpe ve park bahçeler müdürlüğüne gönderdiniz. Ayrıca nasıl bir kin ve nefrete sahipsiniz de bu sürgünleri mübarek Ramazan ayında yapacak kadar siyasi nezaketten ve insani vicdandan uzaksınız.

Siyasi nezaketsizliğin peşi sıra iftira furyasına soyunan Şükrü Bey ‘’bankamatik memuru’’ olarak çalışan ve sadece maaş alan insanlar tespit ettik demiştir. Tüm ısrarlarımıza rağmen bu isimleri bizlerle paylaşmamış ve bu kişilerle ilgili hukuki süreç başlattıklarını iddia etmiştir. 14 Haziran 2019 tarihli belediye meclisinde, meclis üyelerimiz tarafından konunun akıbeti sorulması üzerine konuyla alakası olmayan geçiştirici cevaplar vermiştir.

Şimdi soruyoruz;

Olmayan bir olayı olmuş gibi anlatarak, Milliyetçi Hareket Partisi camiasını karalamaya çalışmak kendisini Şehr-ül Emin olarak tanımlayan bir kişinin siyasi erdem ve ahlakına yakışmaktamıdır.? Onca insanı töhmet altında bırakmak kul hakkı değil midir.?

Gelelim şirketler konusuna;

Şehrimizin yüz akı olan şirketlerinden Isbaş 2014 - 2019 döneminde açılan 2 banka hesabı vardır bunlardan biri Halk bank diğeri Vakıfbank bu hesaplarda herhangi bir kurum veya kişi tarafından yasal takip, icra veya haciz yok. Hacizli banka hesaplarının son işlem tarihine bakılırsa konu daha net anlaşılır.başkan yanlış bilgilendirilmiştir.

Bir araçtaki 44 hacizden bahsediliyor Isbaş’ın kullandığı ve yeni alınan araçlar Belmaş a.ş ye alınmıştır. Isbaş’a kiralanmak suretiyle kullanılmaktadır. Yine bu bahsedilen aracın haciz tarihlerine bakıldığında 2014-2019 dönemi ile ilgili olmadığı görülebilir.
 
Tüfle ilgili iddialar yanlış aktarılmıştır. Isbaş A.Ş ‘nin Pomza çıkarma ve satma hakkı vardır fakat ayrı bir maden olan tüfün satışı yoktur. Arazi sahipleri tarıma açmak için başka firmalarla anlaşıp arazisi üzerindeki tüfü aldırmış olabilir Isbaş’ın tüf üzerinde bir tasarrufu yoktur. Dolayısıyla belgesiz satılmış denilmesi yine yanlış bilgi aktarımındandır.

Her Fırsatta diline doladığı ve hiçbir iş yapmıyorlar ve iş yapmıyorlar, akşama kadar çay içiyorlar, zaten 35 milyon borcu var dediği ISTEM şirketine,

ISTEM’in sadece Maliye 19 milyon borcu vardı. Bu borca karşılık sermaye artışına gidilerek ticari alan olmayan, kamu yararına bahçe ve arsaların içinde bulunduğu 19 adet taşınmaz Maliyeye sunulmuş ve Maliye içinden seçtikleri kendisine devretmesini sağlamış ve borç sıfırlanmıştır. Hatta Maliyeden 1 milyon alacaklı hale gelinmiş ve bu meblağda cari borçtan sıfırlanmıştır.

SGK’ya olan borç aylık 70 bin TL ödeme garantisiyle 144 aya bölünmüş ve sıfırlanmıştır.

Bu süre içinde Rusya Devlet Başkanı Putin’in sarayından, Konya Stadyumu çevre düzenlemesine kadar yapılan işlerin ISTEM’in imzası vardır.

Şimdi Soruyoruz;

Sayın Cumhurbaşkanımızın Beştepe’deki Sarayın bahçe düzenlemesini yapan ISTEM’e bu kara çalınmak isteniyor? Yoksa orayı da mı özelleştirmek ve ihale usulü satmak istiyorsunuz?

Bir başka konu iste Belediye Bütçesi;

Şükrü Bey, öncelikle idare ettiği belediyenin bütçesini öğrenmelidir. 635 milyon TL’lik bütçe 2018 yılına aittir. 2019 yılı bütçesi ise Kasım 2018’deki Belediye Meclisi’nde 704 milyon TL olarak belirlenmiştir.

Bütçenin sözlük anlamı ‘’devletin bir kuruluşunun, bir ailenin veya bir kimsenin, ileriye dönük olarak bir süre tasarladığı gelir ve giderlerinin tür ve ayrıntılarıyla gösteren çizelge’’ demektir. Asla kasada bulunan miktar anlamına gelmez. Öncelikle, Şükrü Bey’in bu farkı öğrenmesini tavsiye ediyoruz. Enkaz edebiyatını rahmetli Sayın Hasan Balaban’dan 631 milyon borçla Belediyeyi devralan Yusuf Ziya Günaydın yapmamıştır ki yapılandırılmış sadece 33 milyon TL borcu olan Belediyeyi devralan Şükrü Bey yapsın. Görünmeyen borcu 250 milyon TL olduğunu söyleyen Şükrü Bey’in kimsenin görmediği bu borcu nasıl gördüğü de ispata muhtaç bir ifadedir. Şimdi soruyoruz;
 
Aylık 9.3 Milyon TL maaş ödemesi yapan Isparta Belediyesi’nde 600 bin lira bırakmış diyen Şükrü Bey, maaş ödemeleri için gerekli aradaki 8.7 Milyon TL’lik farkı Azim Ticaretten mi yoksa borçla bıraktığı ITSO’ dan mı tedarik etmiştir?

Zarar ettiği söylenerek elden çıkarılması planlanan Gökçay mevkisinde bulunan Gül Köşk Restaurant’a gelince;

Şükrü Bey, buranın zarar ettiğini, aşçıların yüksek maaş aldığını, aşçıların Antalya’dan getirildiğini, işten çıkarma işi olduğunda çalışanların rapor aldığını ve kuzu sarması yapıp yediklerini ifade etmiş ve Isparta halkı nezdinde burayı işe yaramaz bir yer gibi göstermeye ve yanlış algı yaratmaya çalışmaktadır.

Öncelikle bu aşçılar Antalya’da 5 yıldızlı otellerde 10.000 TL’nin üzerinde maaş almaktayken, Belediye Eski Başkanımız Yusuf Ziya GÜNAYDIN’IN talebi doğrultusunda ve bu restaurantı Isparta’nın yüz akı haline getirme isteği doğrultusunda baş aşçı 7.500 TL, yardımcısı ise 4.500 TL olarak işe başlamaktadır. Bu aşçılar Ispartalıdır, eğitimlerini ve sertifikalarını Isparta’da almış ve memleketlerine hizmet etmek için gelmişlerdir.

Kuzu sarması olayına gelince, restaurant’ın güvenlik kameraları vardır, böyle bir olay gerçekleştiyse, ispatı bu kameralar eşliğinde yapılabilirdi ama olayın gerçeklik payı olmamasından dolayı sadece sözlü ifade edilerek algı operasyonuna devam edilmiştir.

Unutulmasın ki, kulun bir hesabı varsa Cenab-ı Allah’ın da bir hesabı vardır. Şükrü Bey’in bahsettiği kuzu sarması son 8 ay içinde sadece, Şükrü Bey’in yeni seçildiği süreçte Belediye Meclis Üyeleri ve eşlerine vermiş olduğu yemek menüsünde görülmüştür. Bizzat Şükrü Bey tarafından seçilen Menüde isimlerini telaffuz dahi edemediğimiz ve pek çok hemşehrimizin de ilk defa duyduğu yemekler servis edilmiş ve bunların en ilginci Kuzu Sarması olmuştur.

Restaurant’ın zarar ettiği mevzusuna baktığımızda ise, daha enteresan bir durumla karşılaşıyoruz.

O gün yemekte olan kişi sayısı 110, yemeğin kişi başı maliyeti KDV dahil 85 TL’dir. Buna rağmen Şükrü Bey gece yarısı bu miktar kişi sayısını 86 kişiye, yemek fiyatını ise KDV dahil 40 TL’ye indirmiştir.

Şimdi soruyoruz;

Bu şekilde idare edilen bir işletme zarar eder mi? Bu kul hakkı mıdır değil midir?

Şükrü Bey, yerel iktidarla genel iktidarı ne zaman ve nasıl birleştirecektir. Hani yatırımlar ve ödenekler ardı ardına gelecekti.

Bitüm yok diye asfalt dökemeyen, para yok diye belediye çalışanlarının maaşını azaltan, Belediye işçi ve çalışanlarına verilen zammı geri çeken, trafik sorununun çözümü için otopark yapmak yerine caddeleri ücretli park haline getiren Şükrü Bey’e soruyoruz, muhalefet Belediyesi iken asfalt dökülmeyen mahalle neredeyse kalmamışken, bölgenin en yüksek maaşını Isparta Belediyesi çalışanları alırken, işçi ve çalışanlara %20’leri bulan zamlar verilirken, otoparklar ardı ardına inşa edilirken, iktidar partisine geçen Isparta Belediye’sinde bu olaylar neden tersine dönmüştür.

Şükrü Bey’in ilk 100 günüyle eleştirimize devam edebiliriz ama nezaketen burada kesmek istiyoruz.

Keşke Şükrü Bey, çıktığı televizyon programının %70’inde önceki dönemi kötülemek yerine, seçim

Öncesi vaat ettiği teleferikte gelinen son noktayı, trambüsteki gelişmeleri, Ispartaray’daki yapılan protokolleri koku sorunu çözmede hangi noktada olduklarını, yerel iktidar ile genel iktidarı nasıl birleştireceklerini anlatsaydı.

31 Mart seçimleri sonrasında rozetlerini bir kenara bırakarak, Isparta için neler yapabiliriz diye düşünen ve Sayın Başdeğirmen’e olumlu olarak hukuk çerçevesinde doğru kararları almasında yardımcı olmak isteyen ülkücüler olarak şunları söylüyoruz;

Gelin ITKM sorununu birlikte çözelim,

Gelin Isparta’yı ‘’en yaşanabilir şehir’’ unvanından birlikte döndürmeyelim,

Gelin Yeşil Ispartayı birlikte büyütelim,

Gelin gelir seviyesi yüksek, refah içinde yaşayan Isparta’yı birlikte inşa edelim,

Gelin sen-ben kavgası gütmek yerine Isparta’nın master planını birlikte oluşturalım.

Sayın Belediye Başkanı’ndan isteğimiz, kendisini yanlış yönlendiren insanlardan biran evvel kurtulmasıdır. Isparta halkı kendisine Şehr-ül Emin payesini vermiştir, lütfen gereğini yapsınlar.

Şairin ‘’Dün dünde kaldı cancağızım, / Bugün yeni şeyler söylemek lazım’’ sözünden yola çıkarak, kimseyi kırmadan ‘’Önce Bütün Isparta, Sonra Büyük Isparta’’ diyelim.

Unutmayınız, Isparta bu emaneti size ‘TUT’ diye verdi ‘YUT’ diye değil.

Saygılarımızla.