Öncelikle vermiş olduğum basın açıklamama olumlu, olumsuz ve eleştirisel cevap veren beni arayıp duygularını paylaşan herkese çok teşekkür ediyorum. Bizler siyasetin bir köşesinde elimizden geldiğince “hassasiyetlerin vatandaşın hassasiyeti” olduğuna inanarak, elimizden geldiğince memleket için uğraş vermeye çalışıyoruz.

“Ne söylediğin değil, karşıdakinin ne anladığı önemlidir” söyleminin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha tecrübe etmiş oluyoruz.

Ramazan Özcankaya’nın açıklamalarına koyduğum tepkide “Ramazan hoca, Süleyman Demirel İsminin silinip, Bediüzzaman Said Nursi’nin isminin konulması gerektiğini düşünüyorsa açıkça söylesin” açıklamalarımın yanlış anlaşılabileceğini düşündüm.

Bir insan önce bir şahsı kötülüyorsa, sonrasında o şahsın emeklerini hiçe sayarak yaptığı iş ve işleyişleriyle dalga geçiyor beğenmiyorsa, sonrasında başka bir şahsın adını anarak aslında olması gereken bir projeyi bu tarzda sunuyorsa, yani birilerinin gözüne girme senaryoları hazırlıyorsa bunun adına ne denir kamuoyu karar versin. Son zamanlarda Üstad’ın adını kullanarak bir yerlere gelmeye çalışanlar, gerçek duygularını rol yaparak gizleyenler şunu unutmamalıdır;  bu yola gönül verenler böyle numaraları yemezler. Olgular tarif edilemez yaşamak gerekir. Bu şekilde, basit, anlamsız açıklamalardan sonra, önemli gördüğünüz konular söylenmez. Üstad’ı sevmekle, adını kullanarak bir yerlere mesaj vermek ayrı ayrı şeylerdir.

Üstad’da büyük insandır, Demirel de büyük insandır. İkisinin de ayrı ayrı sevenleri sayanları vardır. Önemli olan burada bu önemli zatlardan Isparta’ya nasıl fayda sağlanır bunların hesapları yapılması lazımdır. Buradaki açıklamada ‘iki isim karşı karşıya getiriliyor’ gibi yanlış bir düşünceye varmak yanlışın en büyüğü olacaktır.