Küresel bir salgın halindeki Corona virüsle mücadelenin halen devam ettiğini unutmayalım ve bayramı da “Kontrollü Sosyal Hayat” prensipleri içerisinde yaşayalım. Maske, mesafe ve hijyen tedbirlerine uyarak bayramlaşalım sevdiklerimizle. Eskisi gibi yoğun ziyaretlerde bulunmak yerine iletişim araçlarını kullanarak gönderelim iyi dileklerimizi sevdiklerimize.

Kurbanın aynı zamanda paylaşmak demek olduğunu bilelim. Hayata şükretmenin bir ifadesi olarak kurban etlerini, ona en çok ihtiyaç duyan insanlara ulaştıralım. Derin yalnızlıklar çeken yetimlerin, öksüzlerin gönlüne dokunup, sofralarına yoldaş olalım.

Bayramın hoş görme temeline dayandığını asla unutmayalım. Gönlümüzü karartan bir azap gibi içimizde yaşattığımız dargınlıkların, küskünlüklerin dayanılmaz yükünden kurtulmak için bulabileceğimiz en büyük fırsat olarak görelim bayramı.

Böyle yaparsak, Yahya Kemal’in “Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını / Görüyor varlığının bir yere toplandığını” diyerek anlattığı bayram sabahının o kuşatıcı iklimini hayatımıza daha iyi aksettirmiş oluruz. O zaman kurbanın da, bayramın da, hakka, hakikate, güzele ve doğruya, yani Allah’a yakın olma arayışı olduğunu daha iyi kavrayabiliriz.

Bu duygular içerisinde bütün mesai arkadaşlarımızın ve sevgili öğrencilerimizin bayramlarını tebrik ediyor; bu mübarek günlerin milletimize ve gönül coğrafyamıza iyilik ve güzellikler getirmesini temenni ediyorum.