İbicioğlu, "Baskılardan uzak, temel insan haklarını güvence altına alan toplumsal sözleşme niteliği taşıyan çağdaş yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Bu süreçte toplumu tüm kesimlerinin buna katkı sağlaması tarihi bir vecibedir. Kimse bundan geri duramaz. Bu ülke, çağdaş, evrensel hukuk normlarına toplumun önünü açan , temel hak ve özgürlükleri temel alan bir anayasayı fazlasıyla ha etmektedir" dedi. Türkiye'nin önü açık, potansiyeli yüksek bir il olduğunu belirten İbicioğlu, 21. yüzyılın Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzyılı olacağını kaydetti.
 
Üniversitelerin, bilimsel bilginin üretimi ve üretilen bilginin eğitim yoluyla yaygınlaştırılması işlevleri olduğunu söyleyen İbicioğlu, sürekli değişen ve gelişen dünyaya, bilimsel ve teknolojik alandaki yeniliklere; kısacası eşiğinden geçtiğimiz sanayi ötesi bilgi toplumuna uyum sağlamanın ' tek yolunun eğitim olduğunu iletti. İbicioğlu, "Bilinen o ki, yanın inşası üniversitelerin dersliklerinde ve laboratuarlarında gerçekleşmektedir. Bilim ve tekniğin yeşerdiği topraklar özgürlük vatanıdır. Bu nedenle atmosferini bilimsel özgürlüğün oluşturduğu bir "üniversite" konsepti bizim temel felsefemizdir. Bu bağlamda, öncelikle gençlerimize demokratik değerler içerisinde, özgür düşünce, özgürce soru sorma, özgürce tartışabilme ve "kendi öz kültürünü ve öz güvenini inşa etme" yetilerini kazandıran bir üniversiteyi hayal ediyoruz.
 
Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olmaktan gurur duyan ve ülkesine hizmeti en büyük fazilet addeden din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapmaksızın insan haklarına saygılı, kendisiyle ve toplumla barışık, özgüveni yüksek, özgür ve bilimsel düşünce sahibi, öğrenmeyi yaşam boyu amaç edinmiş bir gençlik istiyoruz" dedi.
 
Türkiye'nin asla kendi kabuğuna çekilecek, başkalarının gündemine göre hareket edecek, küçük olsun benim olsun vizyonsuzluğuna sığınacak, küresel politikaların dizaynına karışmaktan korkacak bir ülke olamayacağını kaydeden İbicioğlu," Her şeyden önce bizi biz yapan büyük millet olma şuurumuz, kültürümüz, milletimizin tarihte ifa ettiği büyük misyon ve tarihsel müktesebatı da bunu izin vermez.
 
Birkaç yüzyıldır bize giydirilmeye çalışılan bu gömlek artık dar gelmek-tedir. Ama bunun için önce zihinlerimizdeki ve bilinçaltımızdaki zincirleri kırmamız, hudutları aşmamız gerekmektedir. Uzun süreden beri devam eden içe kapanma süreci Türkiye'de aşılması gereken çok sayıda "zihinsel eşik" inşa etmiştir. Küreselleşmenin gelişmesiyle birlikte ülkeler arasındaki karşılıklı bağımlılıklar artmıştır. Bu yönüyle önümüzdeki yıllarda yapılacak olan tercihler, yatırımlar ve insan kaynağı konusundaki kazanımlar, önümüzdeki yüzyılda Türkiye'nin nasıl bir konum kazanacağı konu-sunda belirleyici olacaktır. Hem kurumsal hem de sosyal olarak bu zihinsel eşiklerin sağlıklı geçilmesi an-cak aynı misyonu ve vizyonu benimseyen nitelikli insan kaynağı ile mümkün olacaktır.
 
Bu eşiklerden birisi belki de en önemlisi yeni bir anaya-sanın yapılabilmesidir" dedi.
 
İnsanların geleceğe güvenle baktığı ve yarınından endişe etmediği, vatandaşı olmaktan gurur duyduğu, herkesin özgürce hareket edebildiği bir ülke hayal ettiğini kaydeden ibicioğlu, "Türkiye'nin önü açıktır, potan-siyeli yüksektir. Tüm Türkiye'de ve dünyanın çeşitli coğrafyalarında bilim adamından sanatçısına, eğitimcisinden işadamına, siyasetçisinden bürokratına ülkesi adına çalışan, didinen, taş üstüne taş koymaya çalışan, milyonlarca isimli/isim siz kahramanlar görülmeye başlanmıştır. Yeni bir diriliş ve teceddud başlamıştır Bu inanç ve umutla söylüyoruz ki 21. yüzyıl Türkiye Cumhuriyetinin yüzyılı olacaktır" diyerek sözlerini noktaladı.