Isparta eğitimde gösterdiği başarılarla yıllardır adından söz ettiren bir il. Ama son yıllarda çok hızlı kan kaybettik. LGS’de Türkiye genelinde sürekli ilk 5’te olan Isparta bu yıl 17. sırada yer alabildi.

Peki eğitimde ne oldu da bu noktaya geldik? 81 il arasında 17. sıra Isparta gibi bir il için başarısızlıktır. Çünkü Isparta’nın imkanları,  neredeyse diğer illerin tamamından daha iyi. Derslik sayısı, öğretmen sayı ve kalitesi, özel okulları, okul yönetici kalitesi, duyarlı veli profili, donanımı ile eğitim için gerekli her şey var. Peki sorun nerede? Neden başarısızlık var?

Sorun tepeden başladı;  Dönemin Valilik ve Milli Eğitim yönetimi tarafından 2 – 3 yıl önce yapılmaya başlanan yanlışlıklarda. Sorun Milli eğitimin üst düzey yöneticilerinin eğitime olan duyarsızlığı ve okullarda oluşturduğu güvesizlikte.

Nasıl mı? Her ilin lokomotif okulları vardır. Isparta’nın da var (dı). Bu okullara kaydı ayrıcalık olarak görüp üzerine gider, sistemi bozarsanız eğitim kalitesini düşürür, motivasyon bırakmazsınız. Yapılması gereken diğer okulların kalitesini iyi okulların seviyesine yükseltmektir. Bunu yapamazsanız tam tersi olur, iyi okulların kalitesini ve başarısını aşağı çekersiniz. Ne yazık ki Isparta’da bu yapıldı. Parmakla gösterilen okullarda ciddi sorunlar yaşandı.

Yaklaşık son 3 yıldır, özellikle 1 yıllık sürede Milli Eğitim Müdürlüğü binasında, okullarda, daha doğrusu camiada huzur kalmadı. İnsanların birbirine güveni kalmadığı gibi, ne zaman ne yaşayacaklarını merak eder hale geldiler. İyi de Milli Eğitim Müdürü Sayın Ahmet Yıldırım ne mi yaptı?

Okul yöneticilerinin motivasyonu eksiye düşürüldü;

Daha önce tutulan ajandaya göre hareket edildi;

Yaşanan gelişmeler nedeniyle Müdürlük binasında insanların birbirine güveni kalmadı,

İspiyoncu kişiler oluşturuldu ki, bilgi taşısınlar;

Özel sohbetlerde öğretmenler ve okul yöneticileri ile ilgili hoş olmayan şeyler söylendi;

Sürekli tehditkar dil kullanıldı.

Odada biri varken başka, çıkınca başka şeyler konuşuldu,

İnsanlar birbirine düşürüldü.

Siz bir kurum müdürü düşünün ki:”^Önüne gelen herkese (bana da söyledi) bu kurumun patronu Mahmut Hoca’dır, müdür odur” algısı oluştursun. Sürekli bu vurguyu yapsın. Özel İdare Genel Sekreteri Mahmut Zadeoğlu’da her şeye karışsın, Milli Eğitimin patronu gibi davransın. En küçük gelişme veya atama kendisine bilgi verilsin. Böyle bir ortamda eğitim gibi bir alanda başarı gelir mi? Güven olur mu?

Sadece bunlar mı? Sendika seçimleri öncesinde Genel Sekreter Mahmut beyin ve birkaç kişinin de olduğu bir ortamda (Milli Eğitim Müdürlüğü makamında) aday olacak ekibin önde gelen isimlerine:”Siz yürek mi yediniz? Dizaynı Mahmut Hoca yapar. İzinsiz nasıl çıkarsınız?” anlamında sözler söylensin. Böyle konuşan bir daire müdürüne insanlar nasıl güvenebilir? Nasıl sırtını böyle bir müdüre dayayabilir.

Kimin seçimi kazandığı bir yana, sendika seçimleri sırasında taraf olunup, Milli Eğitimdeki atamaya bakan şube müdürü dahi değiştirildi.

Sürekli insanlara “onun adamı, bunun adamı” ayrımı yapıldı veya bu algı yaratıldı.

Böyle bir durumda okul yöneticileri, öğretmenler yönetime nasıl güvenir? Nasıl çalışır?

Maddelerce sıralama yapabilirim. Zaten eski Milli Eğitim Müdürü Ahmet Yıldırım’ın gidişi de watshapp üzerinden yaptığı bir yazışma nedeniyle olmadı mı? Böyle bir yazışmanın içeriği de 1 yıllık müdürlüğü süresince neler yaptığı veya yapabileceğinin göstergesi değil midir?

Sadece 1 yıllık süreç değil sorun olan aslında. 2 – 3 yıllık zamandır. Ama Ahmet beyin dönemi geri gidişi hızlandırmış, Isparta’da eğitim motivasyonunu sıfıra indirmiş, eğitim camiasında insanlar birbiri ile bir şey konuşamaz hale gelmiştir. Endişe ve korkudan hiç kimsenin hedefi kalmamış, sadece “süreçten en az hasarla nasıl çıkarız” düşünülür olmuştur.

Böyle bir ortamda eğitimde başarı beklenebilir mi?

Maddelere daha onlarca sıralayabilirim. Ama niyetimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.  Kimseye iftira atmıyoruz. Bu yazıda ismi geçen herkesin cevap hakkı vardır. Hatta Kanal 32’de “Ne Var Ne Yok?” programına, canlı yayına çıkabilirler. Bu kadar da durum açıktır.

Eğitimdeki başarısızlıkta herkesin suçu vardır. Herkesin bu durumdan payını alması gerekir.

Geçmişten ders alalım. Isparta’nın ilk 10 içinde olmasını anlayabiliriz. Ama sonrasının izahı yok. Bir an önce Isparta Milli Eğitim Müdürlüğüne bir atam yapılmalı ve zaman kaybetmeden çalışmalara başlamalıdır. Kimin adamı olduğu değil, işin ehli olup – olmadığı önemlidir.

Eğitim başka alanlara benzemez. Veballidir ve çocuklarımıza yazık ediyoruz. Yazacak çok şey var ama niyetimiz eğitimin iyi olmasını vurgulamak olduğu için bu kadarını yeterli görüyoruz.

Tekrar edelim: Bu konuları tartışmak için hem sayfalarımız hem de Kanal 32 ekranlarımız açık. Kendine güvenen, konunun muhatabı gelir canlı yayında karşımıza çıkar. Eğitimde suçlu kim Isparta kamuoyu da anlar.

Bu yazıda ismi geçen eski Mili Eğitim Müdürü Sayın Ahmet Yıldırım ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sayın Mahmut Zadeoğlu ve yandaşı arkadaşlar: Sizden ricam şu: Bu yazıdan sonra orada  - burada arkamdan konuşmayın. Gelin çıkalım televizyona orada konuşalım.

Eğitim iyi olsun yeter…

Sadece eleştiri sınırları dahilinde kamuoyunu bilgilendirmek istedik...