Süleyman Demirel Üniversitesinin saygıdeğer eğitimci lerinden Zafer- Nedret Çağlar ikilisinin koordinelerinde hazırlanmış: “Isparta’ ya Adanmış Hayatlar” belgeselinin geçtiğimiz Cuma günü gösterimi için davet edildim..

Öğretmenlikten kalan davranış olmalı: Davet saatinden yarım saat önce gidip; SDÜ’ deki gösteri salonundaki bir köşeye oturdum. Hazırlıklar yoğundu. Salondaki ses düzeni nden  hayli bizim dünyamıza uymayan  müzik yayını vardı.

Müzik yayınında  “Hayat acıtınca Dünyayı sevmem. Ne yazık ki tek tabanca serseri doğdum, serseri ölcem”  gibi.. falan...

Ülkemizin üniversite gençliği ne hale gelmiş!. Gençliğin bir kısmının sınırdışı artcıllığı yetmezken  bir de insanımızın başına FETO belası çıktı. Şükür, atlattık gibi.

Aceleci yargıya vardım herhalde. Gençler hakkında yanılmış myım acaba.. Saygıdeğer Şükrü Başdeğirmen’in hayat mücadelesindeki savaşı, ülkemiz için ticari ahlaka, inanca dayalı üretme güzel belgesel, hınca hınç dolu salondaki gençlerimizi bir anda etkilediğini düşündüm.. Belegesel’in sunumu başladı, salonda çıt yok!.

Az önce müzisyen Teoman’ın “Serseri doğdum, serseri öleceğim..” müziğini dinleyen gençlik pürdikkat kesilmiş. Belgesel sunulmadan önce: Ayaklarını, başlarını müziğin esintisinden oynatıp dudaklarıyla ritim tutan gençliğin;                                    

“Aynaya bakmam, kendimi bilmem, hayat acıtınca dünyayı sevmem  ” modundan çıkıp bir şekilde kendilerini çeki düzen veren bir davranışla kendilerini yarınlar için kurgulayan, bir mod’a, girdikleri görüldü.

Belgesel bitince mini röportaj yapma fırsatım oldu, SDÜ öğrencileriyle.. Hep bir ağızdan: “Valla; SDÜ Teknik Bilimler Radyo,Televizyon bölümündeki Zafer Hoca’ mızın ITSO Başkanı Şükrü Başdeğirmen için hazırladığı:Isparta’ ya Adanmış hayatlar” belgeseli çok güzel hazırlanmış. Buram buram gelecek kokuyor:                                                    

Belgeselin gençlere verdiği mesajda Vefa’ nın örneği var. Başdeğirmen’in bu zamana kadarki yaşamında ticari hayata, ailesine, akrabalarına, iş ortaklarına nasıl vefalı, sevecen davrandığı görülüyor..

Sayın Başdeğirmen’in saygıdeğer çocuklarıyla, akrabaları yla birlikte hoşgörülü yaşamı, iş-aş üretmedeki tükenmeyen enerjisi disiplini ile; çaresiz insanın dünyaya bakışını, aş - iş mücadelesindeki azmi bu belgeselde verilen mesajdı..”

FETO soytarılarının ayıklanması yolunda SDÜ Rektörlüğü, yönetimi muazzam bir devlete bağlılık gösterisini ispat ettiler. Türkiye’ mize örnek olacak bir başarı gösterip; SDÜ’deki yuvalanmayı  güvenlik birimlerimizle birlikte bertaraf ettiler. Bu bile Süleyman Demirel üniversitemiz için bir büyük hatta akademik başarıdır. 

Cuma günü izlediğim Ş. Başdeğirmen belgeseli de Süleyman Demirel üniversitemizin akademik mücadelede, memleketimizin, yakın, uzak çevremizdeki insanlarımızın sağlık  başta olmak üzere; her alanda üniversal bir başarıyı yakalamada iyi adımlar atıyor olması bile bizleri sevindiriyor.

Şu günlerde: Ahlâki değerlerimizin toplumdan toz olup uçtuğu, kurumlarımızın, üniversitelerimizin işlemez hale geldiği bu dönemde, SDÜ çalışanlarından Zafer Çağlar hocamızın koordinesinde hazırladıkları belgeseller bile insanımızı, gençliğimizi:  “serseri doğdum, serseri öleceğim” havasından uzaklaştıracaktır elbette.

Umutluyuz gençlikten. Önümüzdeki günlerde, bu tür belgesellerden esinlenerek; güzel ülkemiz için daha bir üretkenliğe, inanca, bilimsel uğraşılara doğru kendilerini itecekleri düşüncesindeyim.

Şükrü Başdeğirmen belgeseli bu tema’ da (konu) hazırlan mış. Belgesellerin sayılarının artırılması dileğimle..

Selçuklu Sultanlığı’ nın, Osmanlı İmparatorluğu’nun önünü açanlar: Elinde okları, kılıçları, çakaralmazları  olanlar değil; sanatçılar, hakiki din âlimleri (Müderrisler), Yunus Emre, Hz.Mevlâna,  Nasrettin Hoca, Hacı Bektaş Velî’lerdi. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin önünü de: Üreten, sevgiye dayalı bir aile bütünlüğü örneği gösteren Şükrü Başdeğirmen’ lerin sayı sı ülkemiz genelinde arttıkça, gençliğimiz örnek aldıkça, memleketimiz gelişecektir.  Türkiye’ mizin, Isparta’ mızın üniversitesi SDÜ’deki kampüste Zafer Çağlar’ ların, üretken akademisyenlerin sayısı her fakülte de arttıkça, ahlâklı, inançlı, üretken, bilimsel düşünen yeni Hz. Mevlana’ lar, Yunus’lar, H. Bektaş Veli’ler, medeni yaşama taş üstüne taş koyanlar çoğalacaktır.

Bayram AYGÜN E. Öğretmen-Köşe yazarı.. 2017-Isparta