Tabiat anıtı olarak  tescillenmesi 16 yıl  önce önerilmiş

Yenice Mahallesi'ndeki kestane ağaçlarının mobilya sektörüne hammadde olması için izinsiz bir şekilde katledilmesi Isparta'nın unutulan bir değerini hatırlattı. SDÜ Orman Fakültesi'nden bir grup hocanın 'Anadolu Kestanesi' başlıklı makalesi Isparta'nın sahip olduğu kestane ağaçlarının değerini ortaya koyuyor.

Turizm Derneği Başkanı Fevzi Özdemir'in facebook hesabından paylaşması sonucu ortaya çıkan ve Türkiye gündemine oturan kestane ağacı katliamı Isparta açısından unutulan bir değeri hatırlattı. Ayazmana Mesireliği ile Yenice Mahallesi'ndeki bahçelerde dikili bulunan asırlık kestane ağaçlarının Tabiatı Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlüğü'nce anıt ağaç tescili altına alınarak koruma altına alınması bekleniyor. Ancak SDÜ Orman Fakültesi'nden bir grup akademisyenin yaptığı çalışma kestane ağaçlarının tabiat anıtı olarak tescillenmesinin 16 yıl önce önerildiğini ortaya koyuyor. Şimdi TKDK Koordinatörü olan Doç. Dr. Süleyman Gülcü'nün de aralarında bulunduğu akademisyen heyetin 2001 yılında Türkiye Tabiatını Koruma Derneği'ne ait Tabiat ve İnsan adlı dergisinde yayınlanan makalesinde Isparta'da var olan Anadolu kestanesine dikkat çekiliyor.

Prof. Dr. Musa Genç, Orman Mühendisi Cumhur Gafar, Orman Yüksek Mühendisi Nebi Bilir ve o zaman Araştırma Görevlisi olan Doç. Dr. Süleyman Gülcü tarafından hazırlanan makalede Isparta'daki kestane ağaçlarına ilişkin şu değerlendirmede bulunuluyor: "Arkeolojik çalışmalarla geçmiş dönemlere ait tarihi eserlerin bulunup gün ışığına çıkarılması ne kadar önemli ise, “anıt ağaç” tespiti ve koruması da en az o kadar önemlidir. Çünkü, anıt ağaçlar, estetik dış görünüşlerinin ötesinde değerli bir genetik rezervdir ve dendroklimatolojik, hatta tarihe ışık tutan dendrokronolojik çalışmalar için kıymeti tartışılmaz arşivlerdir. Bu ağaçlar, uzun yıllar yaşamalarını sağlayan ve muhtemelen türünün diğer ağaçlarında bulunmayan çeşitli genlere sahiptir. Bu nadir genler, gelecekte yapılacak genetik-ıslah çalışmalarının detaylandınlabilmesi, hatta yeni genotiplerin ortaya çıkarılması için çok önemlidir. Konu bu yönüyle ele alındığında, anıt ağaçların önemi bir kat daha artmaktadır.

Nitekim, Orman Ağaçlan ve Tohumlan Islah Araştırma Müdürlüğü tarafından Balıkesir’de seçilen doğal bir kestane meşceresinin 38 hektarlık kısmında tohum meşceresi kurulmuş; Bandırma, Kalkım, Denizli, Afyon ve Bozkurt’ta toplam 180.5 hektar büyüklüğünde beş tane gen koruma ormanı aynlmıştır. Mesire alanı ve anıt kestaneler, Kültür Bakanlığı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünce zaman geçirilmeden tabiat anıtı olarak tescil edilip Isparta Belediyesi'nin korumasına bırakılmalıdır. Mesire alanı taşıma kapasitesinin çok üstünde bir taleple karşı karşıyadır. Bu durum, hem kestanelerde hem de donatılarda tahribata neden olmaktadır. Kent hatta yöre insanının artan rekreasyonel ihtiyaçlarına cevap vermek üzere, Isparta kentsel ve kırsal dokusunda yer alan potansiyel rekreasyon sahaları acilen ortaya çıkarılmalı ve gerekli peyzaj düzenlemeleri yapılarak hemen hizmete sokulmalıdır. Kısa dönemde alınması gereken tedbirlere gelince:

İnsanlar, hemen her gün, en azından gölgesinden faydalandıkları ağaçların anıtsal değerlerinden habersiz bir şekilde mesirelikten faydalanmaktadır. Anıt ağaçların, değerlerini ortaya koyan tanıtıcı levhalarla ve koruyucu estetik bariyerlerle ortaya çıkarılması, herhalde maruz kaldıkları zararları minimuma düşürecektir. Tesis edilecek tanıtım levhaları yanında, bu ağaçlara ulaşım biçimini gösteren levhalar da, vakit geçirilmeden, mesirelik girişine ve mesirelik içindeki ana yollara mutlaka yerleştirilmelidir. Mesirelikte yapılacak çevre düzenlemesi çalışmaları, anıt ağaçların bulunduğu kısımlarda, özel koruyucu önlemlerle mutlaka detaylandırılmalı ve projeyi hayata geçirecek kuruluşlardan bu hususlar öncelikle talep edilmelidir.

Özet olarak, Tarihi Ayazma Mesireliği’ne gelen ziyaretçiler, mesireliğe adımlarım attıkları ilk andan, terk ettikleri zamana kadar, seçkin bir mekanda bulunduklarını fark etmeli ve bu özel mekanda kontrollü davranmak mecburiyetini hmelidir. Evet doğa özgürlüğün doyasıya yaşandığı bir ortamdır. Ama, bu özgürlüğü htiren öğelerinin ortadan kaldırılmasına kayıtsız kalan bir ortam, asla değildir."