Şiir kadar güzel ve çileli bir hayat yaşayan, siyaset  sahnesindeki duruşu, kararlılığı, azmi ve cesaretiyle genç nesillere model olup, onlara yeni bir çığır açan büyük USTA Recep Tayyip ERDOĞAN; 26 Mart 1999 tarihinde girdiği Tekirdağ/Pınarhisar Cezaevinden 24 Temmuz 1999 günü tahliye olduğunda, bu ülkeye ve bu millete olan aşkının, inancının, umudunun ışığını taşıyordu secdeli alnında, gülümseyen gözlerinde….

Dudaklarından iki kelimelik bir cümle döküldü. “YAKIN IŞIKLARI...” Ve yakıldı ışıklar ANADOLU’da…. Önce siyaseten mahzun ve yorgun yüreklerde yandı o ışıklar… Sonra derdi ve sevdası olan gariplerin yuvasında yandı… Ocağında yandı… Işığı yanan evlerde Allah’a açılan eller, gözyaşlarını dua dilekçelerine eklediler ve gönderdiler Âlemlerin Rabbine…

Bu duaların hatırına baştan başa Anadolu aydınlandı… Sonra iman coğrafyamızdaki tüm mazlum ve mahzun kardeşlerimiz katıldı bu güzel duaya… Titreyen dudaklar tebessüm etti… Gözlerde korkunun izi kalmadı… Özümüz güldü, yüzümüz güldü… Sohbete başlarken sözümüz güldü…

Neyi kaybettiğimizin ve ardından neyi bulduğumuzun farkına vardık yeniden… Yaşadığımız acı hatıralar bize neyi nerede arayacağımızı gösterdi yeniden… Ve “Bismillah” dedik yeniden… Işığı önümüze aldık ve yürüdük USTA’nın peşinden… Gölgeler arkamızdan ister gelsin ister gelmesin diyerek…

Işığımız yandıkça “Ak Kadrolar” olarak kararlı yürüyüşümüz devam ediyordu… Öyle ki, bu kutlu yürüyüş, on üç yıllık siyaset döneminde yol arkadaşlarının içinden iki Cumhurbaşkanı ve üç Başbakan çıkarmıştı bile…

İşte o başbakanların en sonuncusu, partimizin kurulduğu ilk günden beri Hoca’sı, Taşkent’ten Başkent’e ulaşan, kibar, hasbi, kararlı, güleç ve bilge Sayın Başbakanımız Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU bey, 11 Ocak 2015 Pazar günü saat 14’de Ak Parti 5. Olağan İl Kongresi için şehrimizi şereflendirecek. Hocamıza hoş geldiniz diyecek ve muhabbetle bağrımıza basacağız inşallah.

Sayın Başbakanımız Davutoğlu; tarihinin, inancının ve yüklendiği mukaddes emanetin şuurunda olan bir bilgedir. O bilge sese kulak vereceğiz.  Can kulağı ile dinleyeceğiz. Dışişleri bakanı iken çalışma arkadaşlarına şunları dediğini yazılı basından okumuştuk: Değerli büyükelçiler; Uyumayacağız, uyutmayacağız. Bana gerekçe ile gelmeyeceksiniz. Çözümü beraber bulacağız. Çalışacağız. 24 saat yetmiyorsa 25. saat, 7 gün yetmiyorsa 8. gün, 31 gün yetmiyorsa 32. günü bulacaksınız. Bu ülke mazeret kabul etmez. Bu büyük geleneği ebediyete kadar taşıyacağız. Biz; kıt zekânın değil; aklın, ahlâkın, irfanın, erdemin, hikmetin, adaletin, vicdanın, insanlık onurunun ve milli şuurun sözcüsü olduk ve olmaya da devam edeceğiz.”

Sayın Başbakanımız, siz milli iradeye sahip çıktığınız ve sırat-ı müstakîmde yürüdüğünüz müddetçe, hiç yalnız kalmayacaksınız. Hakk sizinledir. Millet sizinledir… Seherlerde dilimizdeki dualarımız da daima sizinle olacaktır inşallah… Yolunuz ve bahtınız açık olsun…!

Son sözümüz de şu olsun:

Devlet millet elele, ülkeme dünya nazır,

Emret Hocam emret, ISPARTA dünden hazır…


İsmail TANIŞMAN—Belediye Meclisi Eski Üyesi