Türkocakları Isparta Şubesi Başkanı Op. Dr. Levent Başyiğit, yazılı bir açıklama yaptı. Siyasî kimliği olan bir şahsın televizyon programında “Yeni Bir Devlet Kuruyoruz” ifadesini tepki gösteren Başyiğit, şu açıklamalarda bulundu:

“Siyasî kimliği olan bir şahıs  televizyon programında “Yeni Bir Devlet Kuruyoruz” ifadesini kullanmış ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu yeni devletin kurucu lideri olduğunu söylemiştir. Bu sözler haklı bir şekilde kamuoyunda infiale neden olmuştur. Türk Ocakları olarak bu konuda aşağıdaki açıklamayı büyük Türk Milleti ile paylaşmayı bir görev biliyoruz:

      Türk milletinin bu topraklarda kesintisiz olarak bin yıldır bir devleti bulunmaktadır. Tarihî şartlar içinde zaman zaman beylikler şeklinde parçalanmalara ve fetret devirlerine maruz kalmış olsak da 1071 Malazgirt Zaferinin hemen ardından bu topraklarda siyasî egemenliğimizi kurduk. Türkiye Selçuklu Devletinin dağılmasıyla ortaya çıkan beyliklerden Osmanlılar, zaman içerisinde diğerlerine üstün geldikten sonra, Anadolu ve Balkanlarda 400 yıl tek başlarına bu siyasi iradeyi temsil ettiler. Cihan devletimizin çeşitli sebeple dolayısıyla dağılması ve nihayet Millî Mücadele sonunda saltanatın tarihe karışarak Cumhuriyetin ilanı ile birlikte yeni bir aşamaya geldik.

Hanedana dayalı meşrutî monarşinin yerini millî iradeye dayalı Cumhuriyet rejimi almıştır. Bu Cumhuriyetin kurucusu Milletin Meclisi, kurucu lideri de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

           Özellikle 1990’lardan itibaren millî devlet ve üniter yapı üzerinde yoğun bir aleyhte propaganda faaliyetine giren küreselci-çok kültürcü anlayışa sahip çevrelerin iddialarının kof çıktığı 2000’lerde açıkça gözler önüne serildi. Buna rağmen devletimizin Atatürk ile birlikte kazandığı millîlik ve üniterlik vasfından rahatsız olmaya devam edenler vardır. Bunların anlamadığı şudur: XIX. Yüzyıl sonları ve XX. Yüzyıl başları hanedanlara dayalı, çok-uluslu imparatorlukların sonunu getirmiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının millî devlet tercihleri zamanın ruhunun gereğiydi. Bugün de, farklılaşmalar yaşansa da, millî devletler ve milletler tarihin temel unsurları olmaya devam ediyor. Bu sebepledir ki, medeniyet coğrafyamızı etnik ve mezhebi hatlarda bölmeye çalışanların hedefinde millet mefhumu ve millî-üniter devlet yapısı vardır.

          Türk devletinin gelenek ve teamüllerini “bürokratik vesayet” yaftalamasıyla aşağılamak cehaletin ve sığlığın izharından başka bir şey değildir. Bu zihniyetin ve uygulamalarının sonuçlarını en açık bir şekilde 15 Temmuz alçak darbe girişimi ortaya koydu. Bürokratik vesayeti yıkıyoruz diyerek yargıyı, emniyeti ve orduyu dışarıdan güdümlü bir yapının kontrolüne açmanın vahim sonuçlarını yaşadık ve yaşıyoruz. Milletin ve devletin bekası için elbette şartlara ve gelecek tasavvurumuza göre sistemde iyileştirmeler yapılacak, değişiklikler hayata geçirilecektir. Bu, altı asırlık Osmanlı devrinde de, yüz yıla yaklaşan Cumhuriyet döneminde de böyle olmuştur. Ancak, Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin, üniter ve millî devlet yapısının ve demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin tartışmaya açılması kesinlikle kabul edilemez.

          Yeni devletten bahsetmek topluma fitne tohumlarını saçmaktan başka bir şey değildir. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere devlet yetkilileri ve siyasilerimiz bu tür yaltaklanma girişimlerine iltifat etmeyecekler,gereken cevabı birinci elden gecikmeden vereceklerdir.

         Büyük Türk milletinin, 29 Ekim 1923’de ilan ettiğimiz Cumhuriyetimizi, kuruluş felsefesi doğrultusunda, zamanın şartlarına ve geleceğin ihtiyaçlarına göre ileriye taşımak ülküsünden ayrılmayacağına yürekten inanıyoruz.

              Devletin anlamını bilmeyenler, hayal kurmayı devlet kurmakla bir zannedebilirler. Tekrar ediyoruz: Türk’ün bu vatanda tek devleti oldu. O da 1071’de kuruldu. Hanedanlar ve rejim değişti, beylikler, fetret ve ihanet dönemleri yaşadık ama Türk Devleti ayakta kaldı ve kalmaya devam edecektir.”