Kütahya’da da aynı şekilde bir sorun yaşadıklarını ve konuyu mahkemeye kadar götürerek oradaki İl Milli Eğitim Müdürünün yargılanmasını sağladıklarını ifade eden Türk Eğitim-Sen Genel Merkez Mali Sekreteri Seyit Ali Kaplan, Isparta için de aynı yolu takip edeceklerini bildirdi.

ISPARTA ŞUBESİNİ ZİYARET

     Genel Merkez yöneticileri Türk Eğitim-Sen Isparta Şubesi’ni ziyaret etti. Genel Merkez Mali Sekreteri Seyit Ali Kaplan, Genel Merkez Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri Mehmet Yaşar Şahindoğan, Genel Merkez tarafından düzenlenen ve Antalya’da gerçekleştirilecek olan Kadınlar Komisyonu Toplantısı öncesinde Türk Eğitim-Sen Isparta Şubesi’ni ziyaret ettiler.

KAPLAN; “BİLGİ EDİNME HAKKIMIZ VAR AMA…”

     Genel Merkez Mali Sekreteri Seyit Ali Kaplan “Bildiğiniz gibi 1992 yılında başladı memur sendikacılığı. 2001 yılında 4688 sayılı kanunumuz çıktıktan sonra memur sendikacılığı hız kazanmış, eğitim alanında da kurulan sendikalar var. Bunların başında da Türk Eğitim-Sen geliyor. Türk Eğitim-Sen, 165 bin üyesi ile şu anda Türkiye’nin en büyük sendikası. Yurt-Kur çalışanları, üniversite çalışanları ve MEB’e bağlı eğitim çalışanlarının sorunlarını dile getiren, problemlerine çözüm arayan, toplu sözleşmede onların adına maddi konularda istekte bulunan ve eğitim çalışanlarının sorunları için mücadele eden bir sendikadır. Bildiğiniz gibi birkaç sendika var. En büyük sendika Türk Eğitim-Sen olarak yetkili sendika biziz ama iki tane daha sendika var. Onların adını bile anmak istemiyorum ama bu sendikalaşmada mücadele ederken maalesef il gezilerinde bazı şeyler duyuyoruz. Biraz önce de söylediğim gibi sendikal bir mücadeledir. Ama biz bu mücadeleyi yaparken bazı sendikalar, Isparta’da da bunlardan var maalesef. İdarecilik ataması yaparak haksız, hukuksuz uygulamalarla bazı idarecileri de yanlarına alarak bu mücadeleyi sürdürdüklerini görüyoruz. Halbuki dünyada hiçbir örgütte, hiçbir sendikalaşmada böyle bir mücadele yoktur, olamaz, olmamalı. Hele eğitim çalışanlarının hak ve mücadelesini yaparken bir okula vekil müdür, bir ilçeye vekil şube müdürü, veya İl Milli Eğitim’de vekaleten atananları duyuyoruz. Mesela Isparta’da duyduk ve çok üzüldük. AR-GE’ye kimin atandığını, şube başkanımız İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bilgi istiyor AR-GE’de kimler var? Hangi sendikaya üye? Bu AR-GE’dekiler ne yaparlar? Henüz 15 gün olmasına rağmen cevap gelmemiş bu sorulara. Biz tabi bunu Başbakanlık Bilgi Edinme Üst Kurulu’na şikayet edeceğiz sayın İl Milli Eğitim Müdürü’nü ve kendisi hesabını verecektir.

     Böyle bir uygulamaya kimsenin hesabı yoktur. Bizim mücadelemiz, hak edenin hak ettiği yere geldiği, hak ettiğini aldığı bir sendikal mücadelenin anlayışıdır. Yoksa sendikacılık atama-tayin yeri, birilerini kayırma yeri, birilerini siyasi rant elde etmek için veya siyasilerin isteklerini yerine getirmek için kurulmuş kurumlar değildir. İl Milli Eğitim Müdürlükleri, İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri ve idareciler de bunlara alet olamaz, olmaz, olmamalı. Çünkü bu dünyada hukuk varsa, Türkiye’de hukuk varsa, yarın da bunların hesabının sorulacağını herkes bilmelidir. Biz onun için geziyoruz illerimizi. Onun için güçlüyüz. Çünkü biz Türk Eğitim-Sen olarak sadece ve sadece eğitim çalışanlarının haklarının mücadelesini yapıyoruz. Biz bu ülkede hem eğitim çalışanlarının, hem de Türk Milletinin geleceğiyiz. Biz mücadelemizi sürdüreceğiz ama tabi ki dikensiz yol yok. Önümüze tabi ki engeller çıkacaktır ama biz bu engelleri şimdiye kadar aştık ve bundan sonrada aşacağız.

ŞAHİNDOĞAN; “SÖZLEŞMELİLERİN HAKKINI SAVUNDUK”

     Türk Eğitim-Sen Genel Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri Mehmet Yaşar Şahindoğan; “Türk Eğitim-Sen, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü ve en büyük sendikası konumundadır. Bu büyüklüğünü başka sendikalar gibi ne siyasi gücünden, ne de ek maddi kaynaklardan ya da başka desteklerden almamaktadır. Bu gücünü Türk Eğitim-Sen doğrudan doğruya eğitim çalışanlarından ve yaptığı mücadeleden almaktadır. Başkaları gibi siyasi iktidara yandaş olarak sendikacılık yapan yapımız olmadığı için gücümüzü mücadeleden ve hukuktan alıyoruz. Bizim karşı koymamıza rağmen AK Parti sözleşmeli personel istihdamı modelini kamuda uygulamaya geçirdi. Yaptığımız hukuk mücadelesi sonucu 4/C statüsünde öğretmenler iptal edildi ve bunun yerine Milli Eğitim Bakanlığı 4/B sözleşmeli öğretmen statüsüne gitmek zorunda kaldı. Bu bizim de arzu ettiğimiz bir şey değil.

    Türk Eğitim-Sen olarak tek kadrolu istihdam modelini istiyoruz. Sözleşmeli personel demek geleceği amirinin iki dudağı arasında, hiçbir hukuk mücadelesi olmayan kişi demektir. Bu nedenle 4/B’li arkadaşlarımızın da kadroya geçmesini talep ediyoruz. En son TBMM’de kabul edilen Torba Yasa içerisinde öğretmenler için çok önemli kazanımlar var. Sözleşmeli öğretmenlerin düne göre durumu şimdi düne göre daha iyi. En son gelişme olarak da uzman öğretmenlikler ile ilgili yargıya götürdüğümüz pek çok arkadaşımız yeniden uzman olma hakkını kazanmıştır” dedi.