Meclis üyelerinin onayıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının takdiriyle referanduma sunulacak Anayasa bir nispet vesilesi olarak değerlendirilmemelidir.

Ülkemiz 15 Temmuz öncesi ayrıştırıcı, uzlaşmadan uzak, demokratik argümanların önünü tıkayan bütün söylem ve uygulamalardan vazgeçmiştir. Sergilenen birlik ve beraberlik vatan toprakları üzerinde yaşayan herkesi, ayrım gözetmeksizin kapsayacak, kucaklayacak, derleyecek ve toparlayacak mahiyettedir.

15 Temmuz öncesinde olduğu gibi vatandaşlarımızı birbirine düşman olmaya kadar götürecek söylemlerin bugün hiçbir geçerliliği yoktur. Dolayısıyla yürütmenin elini güçlendirmek, birlik ve beraberliğin pekiştirilmesine katkıda bulunacağı çok açıktır. Türkiye’yi 27 Mayıs ve 12 Eylül uçurumuma sürükleyen seçim krizleri yeni anayasa ile birlikte tarihin tozlu sayfalarında yerini alacaktır. Bölgemizde dahili ve harici bütün terör örgütlerinin hedefinde olan vatanımızın, ancak kabile devletlerinde ortaya çıkabilen yönetim krizleriyle kaybedecek vakti yoktur. Başbakanlık kurumunun aradan çekilmesiyle ortaya çıkan Partili Cumhurbaşkanlığının kara propagandanın tellallığını yaptığı tek adamlıkla, diktatörlükle uzaktan yakından ilgisi yoktur.


35 senedir, ezilmedik ve bükülmedik yanı kalmayan ’82 Anayasasının, günümüz koşullarına ayak uyduramadığı, yürütme makamlarımızın uygulamalarına ayak uyduramadığı ortadadır. Bu suretle bizler, birileri gibi ideolojik saplantılarımıza kapılarak milli bir meseleyi, siyasi bir mesele gibi düşünemeyiz. Devleti, bireysel çıkarlarımıza kurban edemeyiz, böyle bir lüksümüz yoktur. 1071’den bu yana Anadolu’daki varlığımız gerek Selçuklu ile, gerek Osmanlı ile zaman zaman değişime uğrayarak bugünlere kadar gelebilmişse, zamana uydurduğumuz kurum ve kuruluşlarımız sayesinde olmuştur. Hilâfet ilga edilmiştir, saltanat kaldırılmıştır, Cumhuriyet gelmiştir ve devlet yoluna devam etmiştir. Türkiye sistem tartışmalarına 29 Ekim 1923’te nihayete erdirmiş ve ortaya Türkiye Cumhuriyeti Devleti çıkmıştır. Bugün bu devleti el birliği ile korumak ve yukarılara taşımak mecburiyetinde iken 32 yaşındaki bir anayasa ile yolumuza devam edemeyeceğiz ve hatta yerinde sayacağımız aşikârdır.


Bu noktada 15 Temmuz gecesi, tehlikeyi gören ve sezen, aynı gece aziz milletimizi bekleyen tehlikeler hakkında yürütmeyi uyaran Sayın Genel Başkanımız, bugün yine bir tehlike karşısında devletimizi koruma ve muhafaza etmek çabası içerisindedir. Bu çaba, birilerinin siyasal boyuta taşıma gafletinde bulunanların anlayacağı türden bir çaba değildir. Bu dava fedakârlık karşısında menfaat beklentisi umanların davası değildir. Bizim sözümüz devletedir, onu korumak her biz dava arkadaşımızın görevidir. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin tarihi bir kararla omuzladığı bu sorumluluğa el vermek, destek olmak, arka çıkmak bütün dava arkadaşlarımızın görevidir.

Biz cennetmekân Başbuğumuzun ardından Genel Başkanlık makamında bizlere yolbaşçılık eden Sayın Devlet Bahçeli’nin maksadını görüyoruz ve anlıyoruz. Anlamamakta diretenler devlete ve vatana duydukları sevgiyi gözden geçirmelidirler. Yeni Anayasa, referandumla milletimizin takdirine sunulacaktır. Bu gurur Devlet Bahçeli Beyefendinin şahsında bütün Milliyetçi Hareket Partililerindir. Mübarek olsun!

MİLLET İÇİN EVET, DEVLET İÇİN EVET