Milli Eğitim eski Bakanı Hemşehrimiz Erkan Mumcu, TEOG'un kaldırılmasını değerlendirdi. Mumcu, "TEOG'la yapılmaya çalışan şey esasında doğru. Ama asla yetmez. Üniversite sınavı kaldırılmadıkça hiçbir şey değişmez. Çünkü huninin daraldığı yer orasıdır. Hununin daraldığı yeri kesip atmak gerekiyor" dedi.

Milli Eğitim eski Bakanlarından Erkan Mumcu, TEOG'un kaldırılması kararını Ruşen Çakır'ın TV programında değerlendirdi. 10 yıldır ilk kez bir canlı yayına katılan Mumcu, eğitimle ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu. TEOG'un kaldırılmasından sonra sosyal medyada yayınlanan AK Parti Bakanları arasında gösterilen Mumcu, kendisinin bakanlıktan alınıp, yerine Hüseyin Çelik'in getirilmesinin çok önemli bilr mesele olduğunun altını çizdi. Mumcu, şöyle dedi:

"Benim Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ayrılmam yerime Hüseyin Çelik'in gelmesi önemli bir meseledir. Birgün bunu siyaset tarihçileri yazacaktır. Bu dönüm noktasıdır. Tam Ahmet Nejdet Sezer'in YÖK'ü kaldıracak reform paretine onay vermesinden haftalar sonra gerçekleşmiştir. Benim AK Parti'den ve bakanlıktan istifa etmeme kadar gelen sürecin temel nedenidir."

EĞİTİM MESELESİ FELSEFE MESELESİDİR

Eğitimde köklü bir değişiklik yapılmadığını belirten Erkan Mumcu, muhalefetlik adına yapılan eleştirileri açıklı bir durum olarak tanımladı. Herkesin meseleye gerici bir yönden bakmasından yakınan Mumcu, şöyle konuştu:

"Hiç bir köklü değişiklik yapıldığı yok. Sosyal medyada özellikle muhalefet adına yer alan cümlelere, tezlere bakıyorum hepsi acıklı durum. Neredeyse hepsi çok gerici bir yerden bakıyorlar meselelere. Eğitim meselesi temelde bir felsefe meselesidir. Temelde toplumsal örgütlenmenin en önemli kimyasını oluşturan meselelerden birisidir. 

İNSANLAR KATEGORİLEŞTİRİLİYOR

İçinde yaşadığımız çağ, özellikle eğitim vasıtasıyla çocuklara sistematik işkence yapılan bir ortaçağ gibi anılacaktır. Buna eminim. Bu kadar akıl dışı bir sistemin, bu kadar verimsiz bir sistemin, gayesi bu kadar gizli, amacı eğitmek-öğretmek, yetkinleştirmek olduğu varsayılan ama aslında sınıflaşmayı, insanlar arası görülmeyen bir kast sistemini, bazılarının daha aza razı edilmesine ikna edilmesinin yoludur. Bu faşist bir düzendir. Temel meseleyi çözmeden eğitimde hiçbir yere gidemeyiz. Toplum içi tabakalaşmayı, insanların kadame kademe alt insan kategorilerine razı edilmesinin idelojik aygıtıdır eğitim ve okul. Toptan yok edilmelidir. Toptan yok etmek mümkündür. Zor bir şeyden söz etmiyoruz. İnsanların istemesine bağlı. 

BEN 'ÜNİVERSİTE SINAVI KALDIRILMALI' DEDİĞİMDE TÜM ÜLKE AYAĞA KALKTI

TEOG meselesine gelince. 10 yılda bir sistem değişti. Aslında sistemin filan değiştiği yok. Bunların hepsi aynı saçmalığın türevleri. Temelde sınav  diye bir şey var. Sınavla kategorize etme, sınıflandırma var. Biz de kişinin eğilim, yönelim, yetenek, kapasite vs. özellikle birikim ve yönlenilimlerini ölçme, değerlendirme için kullanılması gereken yöntem sınıflandırma için kullanılıyor. Daha 6 yaşındaki çocuk okulan gittiği ilk gün birilerinden daha geri, birilerinden daha ileri saplantısı ile buluşturuluyor. Birilerinden daha geri olduğunu kabul etmesi hayat boyu yaşayacağı bir aşağılık kompleksi, toplumla bütünleşememe. Birilerinden üstün olduğunu zannetmesi bundan daha beter bir sorun.

Bu soruna biz sebep oluyoruz. Bunu doğal kabul ediyoruz. Bir kere sınavı kaldırmanız lazım. 'Üniversite sınavı kaldırılmalı' dediğimde bütün ülke ayağa kalktı. Bunu bir tek biz yapıyoruz. Bütün dünya nasıl yapıyor ona bir bakın. Buna insanlar neden itiraz ediyorlar? Ben bunu askerlik meselesine benzetiyorum. Askerlik kısaldığında askere gidecekler olumlu bakıyor, askerliğini yapanlar müthiş itiraz ettiler. İnsanlar değişime iyi bakmıyor. Eğitimde böyle bir şey var. Herkes belli bir sınav sisteminden geçerek geldi ya, artık bu hiyeraşik zinciri değiştirecek hiçbir şey istemiyorsunuz. Dolayısıla eğitim meselesinde en önemli problem toplumun anlayışıdır. Herkesin bilmeye, öğrenmeye, yetkinleşmeye ehil olduğu, 'o daha zeki, bu daha az zeki' gibi sanki doğuştan varolduğu ileri sürülen bir  saçmalığın olmadığı, zeka denilen şeyin insanların özendirilmiş ya da caydırılmış merakı olduğunu kavramadıkça eğitimde bir şey değişmez. Daha doğrusu toplumsal düzen değişmez. 

HUNİNİN DARALDIĞI YERİ KESİP ATACAKSIN

TEOG'la yapılmaya çalışan şey esasında doğru. Ama asla yetmez. Kalp ameliyatına giriyorsunuz, ameliyata başlıyorsunuz, açıyorsunuz 'bitti' diyemezseniz. Üniversite sınavı kaldırılmadıkça hiçbir şey değişmez. Çünkü huninin daraldığı yer orasıdır. 'Sen en alttakisin, sen en alttakinin bir üstündesin, sen şusun, sen busun' denilen yer orasıdır. Hununin daraldığı yeri kesip atmak gerekiyor. Çünkü bilgi dağıldıkça asla tükenmeyen, tam tersine çoğalan bir şey. Her insan olağanüstü öğrenme yetenek ve kapasitesi ile doludur. Hiç kimse bir diğerine göre değersiz ve önemsiz değildir. Dolayısıyla eğitim meselesini bir hiyerarşi, bir sınıflandırma meselesinden çıkarmanın yolu sınavı kökünden kaldırmaktır. Sadece ölçme ve değerlendirme amaçlı yeni ölçme teknikleri bulmaktadır. 

HERKES EVİNE EN YAKIN OKULDA OKUMALIDIR

1) İlköğretim çağında hiçbir çocuk yaşadığı yerden 1 km. daha uzakta bir okula gidemez, daha doğrusu gönderilemez. Bu çocukların vücut ve ruh sağlığına tecavüzdür. Sabahın köründe 6,7 yaşında çocukları bindiriyorlar güvenlikten yoksun servis araçlarına. Çocuklar onlarca kilometre yol gidiyor. Bu insanlık suçu değilse nedir? Bunu bir kural haline getirmek gerekiyor.  

ZİNCİR OKULLARA İZİN VERİLMEMELİ

2) İlköğretimde ve ortaöğretimde paralı eğitimi mutlaka ortadan kaldırmak lazım. Çünkü buda büyük bir eşitsizlik ve adaletsizlik kaynağı. Ancak karıştırılmasın. 'Özel öğretim kurumları olmasın' demek değil bu. Özel öğretim kurumları olabilir ama sadece bir tane. Zincir kurdurmamak lazım. Böyle bir saçmalık olur mu? İrşat amacıyla kurulan cemaatlerin sonradan fabrikalar gibi okul zincirleriyle çoğalması ve bir imparatorluğa dönüşmesi ve gayesinden tamamen sapmasıyla aynı şey. Eğitimci isen eğer bir okul açabilirsin. Ve öğrencini bulunduğun lokasyondan alırsın. Okul aile birliklerini yönetimde bulundurmak zorundayız. Bir izin verin toplum çocuklarına sahip çıksın. Dolayısıyla aileleri, okul yönetimlerinin ortağı yapmak zorundasınız. Bırakın hangi okul aile birliği hangi öğretmeni alacaksa alsın. Parasını devlet versin. Devlet az mı veriyor, okul aile birliği desteklesin. Bütün bunlar servis parasından daha fazla para tutar mı? Tutmaz. Hem bir taraftan kaynak israfı hem bir taraftan insana işkence hem verimsizlik. Müfredat denilen şey zaten akıl dışı. Tam bir ortaçağ yaşıyoruz. Bu sınav sistemleriyle, yükselme sistemleri ölçme, değerlendirme yöntemlerinden çıktı. Bunlar artık sıralama ve yerleştirme sistemi haline geldi. Artık öğrenmenin, bilmenin, yetkinleşmenin hiçbir önemi kalmadı. Amacından tamamen çıktı.

HİYERARŞİK SİSTEMİ İMAM HATİP MODELİ İLE KUMANDA EDEMEZSİNİZ

Anneler, babalar, çocuklarını  para vererek kilometre ötelerce okula göndermekten şikayetçi mi? Şikayet etmedikçe olmaz. AK Parti iktidarı bunu değiştirmezse siz AK Parti iktidarını değiştirirsiniz. Hiyerarşik sistemi kumanda etme kaygısı açıktır. Bunun imam hatip modelleri ile olmayacağını görecekler. Cemaat yanılması gibi bir yanılma daha yaşayacaklar. Çocuklarımızın din bilgisi değil de hakikaten imanlı olmalarını istiyorsanız bu imam hatip işi yanlış. Buradan sizin kastettiğiniz çıkmaz."