2015 genel seçimleri için beklenen gün geldi. Partilerin listesi dün  YSK’ya verildi. Aday adaylığı heyecanı bitti. Isparta’da iddiası  olan her üç partide de adaylar belli oldu. Ak Parti’de  Bilgiç, Özel, Özdemir beyler ve Isparta’nın tek bayan adayı Ayşe Usta hanım vekil adaylarımız. MHP’de Okutan, Bıçaklı, Nuhoğlu ve son dakika bir değişiklik olmazsa Bacak beyler var. Son dakika diyorum zira Mimar Hakan Demirtaş bey ile isim değişikliğine gittiler galiba. CHP’de ise Bakır, Dinçtürk, Ceyhan ve Beydoğan beyler var.
 
Hazirandaki seçimlerin Ispartamıza, Ispartalılara ve tüm vatandaşlarımıza hayırlı ve uğurlu olması öncelikli dileğim. Bu seçimin de vatandaş beklentileri açısından diğer eski seçimler gibi pek farklı olmayacağını biliyorum. Zira uzun yıllar içerisinde edindiğim siyasi tecrübem böyle söylüyor. Fark vekil adaylarımızın beklentilerinde olacak. 2011 seçimlerinde 2+1+1=4 olan vekil tablomuzu değiştirmek için her üç partimizin adayları canla başla çalışarak Ankara’ya gitmeye çalışacaklar. Nasipten ve takdirden ötesi de yok zaten.
 
Siyasette genel merkez ile taşra teşkilatının beklentileri çok farklı ve değişkendir. Genel merkezler ile teşkilatların satranç oyununa siyaset diyoruz. Halk yani oy veren seçmenler de işin propaganda boyutunda  bulunuyorlar.
 
Vekil seçilen şanslı arkadaşlar partileri için TBMM’de millet adına siyaset yapma ve hizmet etme mücadelesi verecekler. Acemilerdir. Meclisin şaşaalı ve şatafatlı ortamı büyüler onları. Seçilen arkadaşlar eğer iktidar vekili iseler yeni vekil olmalarından dolayı memleketi için hizmetler koparmayı ilk bir sene pek akıllarına getiremezler. İşi öğrenme safhasında olacaklardır. Tecrübeli vekiller iseler söylenecek söz yok. Muhalefet vekili iseler işleri zaten çok zor. Siyasetin kurallarını ve iş görme sanatını öğreninceye kadar iki seneleri geçer gider. Son iki sene de ayıkla pirincin taşını. Ankara’da genel merkezine iyi vekil olduğunu gösterip diğer seçimde yazılmanın yollarını mı arasın, taşraya gelip-gidip hizmet mi etsin? tasası sarar hepsini… J
 
Halk ise yani seçmenler, seçtiği vekili şehrinde yakalayıp kendi meramını anlatma derdindedir. Kızına-oğluna bulma derdindedir. Hastalandığında Ankara’da doktor bulma derdindedir. Seçimi kazandığında muhalif komşusuna ve muhalif seçmene hava atma derdindedir.
 
Genel merkezler siyaseti yukarıda yazdıklarımız gibi mi okurlar? Elbette hayır. Hele muhalefet partisi iseniz seçimin arefesinde siyaseten kendisine yardımcı olacak, bürokrasiyi ve anayasayı bilen, meclis kürsüsünde veya komisyonlarda söz aldığında konuşurken rakip partiye vurdukça kamuoyuna ve özellikle kendi seçmenine keyif veren kaliteli vekiller beklersiniz. İktidar partisi iseniz vekillerden beklentiniz azıcık farklı olacaktır. Zira ülkeyi yönetmek adına ortaya enerjilerini ve birikimlerini koyacak vekiller ararsınız. Bulursunuz ama siyasetin doğası gereği bu işleri kanunlaştırma ve yürütme adına yardımınıza koşacak vekil profili de beklersiniz. Hemen genel başkan yardımcısı ve komisyon başkanı olmayı bekleyen vekiller değil… Aradığını bulamayınca küsen vekiller değil…
 
İşin tam bu noktasında liderler işe girer. Muhalif liderler kendi partisini taşrada kazandıkları belediyelerle idare ederken, bir sonraki seçim için de taşranın gazlarını alacaklartır. Yine muhalif liderler TBMM’de parti grubunu yetiştirecek ve bir sonraki seçimler için projeler üretip, partilerini iktidara hazırlayacaktır. Görüldüğü gibi, kasap et derdinde, koyun ise can derdinde olacaktır. Taşrada kasap olan vekiller belki Ankara’da koyun olacaklardır. Bu da işin başka boyutu. Siyasetin cilvesidir.
 
Partimiz adına söylüyorum ama bu Isparta’daki diğer partiler için de geçerli olacaktır. Ankara partimizden bu dört arkadaşla yarışma kararı almıştır. Benim tercihim bu arkadaşlardır, demiştir. Ben fayda/maliyet odaklı çalışıyorum ve bu arkadaşlardan verim alacağım, demiştir. Genel merkezlerin böyle bir beklenti içinde olmaları aday adayı olup da aday olamayan arkadaşların verimsiz ve yetersiz olduğu anlamına da hiç gelmez…
 
Bu arada elbette Aybatılı başkanın istifası gibi ani ve istenmeyen çıkışlar da olacaktır. Ankara’da aday olamayınca otel odasında intihar eden aday adayları da oldu. Bunlar siyasetin içinde ve doğasında zaten var. Ancak bildiğimiz bir şey daha var. Siyaset çok uzun soluklu olduğu gibi aynı zamanda çok büyük bir nasip işidir. Mesela, rahmetli ÖZAL, rahmetli hocamız Erbakan’ın adayı olarak İzmir’den seçilseydi bu milletin başına cumhurreisi olabilir miydi? Sabretmek lazım. Sakin olmak lazım. Filmin öbür sahnelerini de düşünmek lazım. Ya nasip demek lazım…
 
Bundan dolayı, büyük fotoğrafa iyi bakıp, kişisel beklentilerimizin gerçekleşmemesi durumunda, iktidarı kaybedersek ülke ve millet olarak kaybımızın boyutlarını görmek ve düşünmek de lazım. Hayırlı olsun adaylarımızın hepsine, hayırlı olsun hepimize…!
 
İsmail TANIŞMAN