Isparta’nın tarihi ilk yerleşim yerlerinden birisi Öküzbattı  olduğunu Türk ve Yunan tarihi kaynaklarından öğreniyoruz. Ispartalı, Yunanistan da oturan torunlardan tarihçi İşadamı Haci Hıristo Delibaş, Barla Rum torunu Minas Küfüncüoğlu’ nun dede defterlerindeki notlardan anlıyoruz ki: Öküzbattı’nın bir de bilinmeyen sırrı var.

Isparta’ mızın saygıdeğer halıcılarından Hasan Büyükçam’ın oğlu Mehmet Büyükçam’ın Isparta ile ilgili, genellikle Isparta Rumlarından kalma özel antika (halı, gramafon, tepsi, bardak tas-tabak, ibrik vs..) birikimlerni inceleme fırsatım oldu.

Baba ve dayılarının toprak bardak ve halı sanatlarıyla ilgili hatıra anlatımları oldu. Öküzbattı bölgesinden de bahsetmişti. Çocukluğunda burada Tahsin Bilginer’in bahçesine yakın bölgede büyükçe, derinliğine bir mağaradan bahsettiler. Mağara bölgesinde çocukluğunda oynadıklarını anlattılar. Burada mağaranın içinde: Bakır, altın, toprak karışımı yığınlarca toz bulunduğunu, rahmetli belediye Başkanı Basan Balaman’ ın  bu bölgede sakıncalı mağaraya girişlerin olabileceğini düşünmüşler. Öküzbattı mesire alanını düzenler ken bu altın tozunun yoğun bulunduğu mağaranın taşla örülüp araziye uygun kamuflajla kapatıldığından bahsetmişlerdi. Yunanistan’daki dostum, Isparta Rum’ u sayın Hıristo Delibaş’a sordum. Elektronik posta ile dede defterlerinden bu mağara ile ilgili notları gönderdiler. Daha önce Öküzbattı adının nerden geldiğine ilişik notlar okumuştum. Bu adın verilmesinin sebebi; burası önceleri sulak bir yer olması sebebiyle bataklık halinde olması ve bu bölgede otlatılan birçok hayvanın çamura battıklarını falan anlatılıyordu. Oysa ki durum böyle değilmiş. Büyük Türk Bilgini Ziya Gökalp eserlerinde eski Türklerde “Öküz” kutsallığından bahseder. Günümüzde öküz sözcüğünü insanlar için kullandığımızda hakaret anlamı taşıır. Oysa ki Osmanlı dönemlerinin son zamanlarına kadar emsal göster mek, varlıklı ile yoksulu ayırabilmek  için varlıklı zengin insanlar içinde “öküz” sözgüğü kullanılmaktaymış.

1845’lerde Çavuş ( şimdiki Turan) mahallesinde Aya Filios (Filias) kilisesi Osmanlı döneminde pamuk, yün hallaçlık,  kabartma hallaçlığının yapıldığı Hallaç sokakta bulunuyordu.  Isparta Rumu Yovakim Ayanoğlu Osmanlı döneminde Gümüş, Altın ticaretçisi bu kiliseyi yaptırır. Bu kilisenin Sakızlı Papazı Hacı Nikola’dır. Hıristiyanlarca Ispartalı’ nın hastalığı olan Romatizma konusunda Öküzbattı mağarasından çıkarılan bu altın tozlu bakır kumlarından çamurlaştırarak bir tedavi yöntemi bulduğunu yine Yunan tarinden öğreniyoruz.

Aynı papaz, Öküzbattı bölgesindeki altın ve Bakır karışımı kumları ilkel usüllerle ayrıştırır. Şamdanlar,  mumluklar, kandil süsleri, papazların kilise ayinlerinde kullandıkları tütsü kapları, Çarkhapan (Parlak papaz değnekleri) kilisede ayinlerde kullanılan tuz ve ekmek kapları ile Hıristiyanların sembolü haç denilen sembol aletleri yapılırdı.                                                         

Isparta Metropliti Papazlarından Hacı Nikola adlı bir Aziz ölünce cenazesinin bu mağaraya gömülmesini vasiyeti üzrine; Papaz bu mağaranın içine gömülür. Bir yıl sonra kafatası Isparta Aya Filios  kilisesinde papazların kafataslarının konulduğu rafa konur. Diğer kemikleri Öküzbatı’dadır.

Bunun üzerine Elavusa-İlavus- (Yakaören) Rum köyünün sorumlusu Ayanbaşı Aziz Elavusa  uzun süre bu mağaraının girişinde bu mezarı korur. Ve artık1850’ den sonra mağaradan altın tozu çıkartılmaz. Isparta Ortadoks Rum cemaati bölgenin adını Öküzbattı olarak adlandırır.                    

Rum cemaatinin anlayışına göre altın-bakır karışımı bir maden mağaradan kazılıp araç- gereç üretilirken, Aziz’ in buraya gömülmesinden sonra buradaki maden kullanılmaz olur.

Isparta Rum tüccarları zenginliğin, üretimin sona ki zenginliği Rumlar “Öküz” tabiriyle nitelendirirlerdi.                                                    

Yani para gücü anlamındadır “Öküz adı.” İşte Bu mağaranın kullanılmaması nedeniyle; Rumların anlayışına göre öküz yani zenginlik yok oluyor Yani Öküz batıyor anlamında: Öküzbattı denmiştir..                                                                                            

Türk destanlarında, Oğuz kağan, Dede Korkut öykülerin de,Boğaç Han efsanelerinde de Öküz adı bazen zenginlik olarak nitelendiği görürsünüz.Öküz güç, zenginlik, kuvvet, güvence anlamlarına da gelmektedir.

Araştrm: Bayram AYGÜN:Emekli Öğretm-Köşe yazarı -2017 Isparta