Dereboğazı yolu duble yol mu olacak?
          Isparta’ya yeterince yatırım yapıldı mı?
         Isparta’ya teşvik niçin verilmedi?

        Ve benzeri soruların yerelliği içerisinde, yaşamı sadece Isparta’dan ibaret gören bir bakışımız varsa, bugünün ve geleceğin tarihine yapabileceğimiz çok fazla bir katkımız olmayacaktır.

     Oysa tarihin bir parçası olarak tüm insanlığın yaşadıklarından, iyiliklerden, kötülüklerden gücümüz ve etkileme alanımız ölçüsünde sorumluyuz.

     Eski İngiltere Başbakanı Blair, Londra'da, geçenlerde yaptığı bir  konuşmada, batılı müttefiklerine seslenerek; Ukrayna gibi iç sorunlarında Çin ve Rusya'yla işbirliği yapılmasını ve farklılıklarının ne olursa olsun asıl hedefin siyasal İslam olması gerektiğini ifade ediyor.

     Şu anki İngiltere başbakanı Cameron ise, bir basın kuruluşu için geçenlerde kaleme aldığı makalede, siyaseti Hıristıyan idealleri ve değerleri ile yürütmek istediğini beyan ediyor.

    Siyasi oyunun en önemli aktörlerinin en üst perdeden niyet ve bakışlarını, diplomatik perdeleyici bir dil kullanmaksızın milletlerine, medeniyettaşlarına hatırlatan ve tarihte nasıl bir rol almakta olduklarını deklare eden bir izahat tarzı.

    Türkiye'de çıkan bir çok gazete ve yayında batılı değerlerden uzaklaşmakta olduğumuzun kaygıları, bu günlerde mevcut siyasi iktidarı yıpratmak için sürekli dile getiriliyor. Bazen hızlarını alamayanlar, ülkesinin siyasetçilerini batılı güç odaklarına şikayet ediyor. Batılı siyasi aktörlerin neredeyse her gün Türkiye'deki mevcut yönetimden, siyaset yapma anlayışından duyduğu kaygı dolu beyanları, yerli basın kuruluşlarının ilk sayfalarından paylaşılarak, hizmet ediliyor.

    Yaklaşık 200 -300 yıldır dünyayı sömüren, müslüman toplumları işgal eden, zulüm işleyen batı emperyalizmi değilmiş gibi batılı değerlerden bahsediyoruz. Oysa batının Müslüman dünyada değerleri değil ancak çıkarları vardır. Emparyal menfaatlarini korumak için siyasi, ekonomik, silahlı her türlü tedbiri almaktan, zulüm işlemekten hiç bir zaman geri durmaz.

    Batının değerlerinin anlaşılması için şu örnek dahi yeterlidir. Cezayirde, 150  yıldır yerli Müslüman halkı katleden, baskı ve zulüm altında sömürerek yöneten batı, 1990 yıllarında sivil-siyasi yöntemle (% 90 oy alarak halkın tercihiyle) ülkenin yönetimine gelmiş FIS'a  (İslami selamet cephesine) karşı askeri darbe yaptırarak, Müslüman yerli liderlerini  hapse koydurup, diktatöryal bir yönetimi iş başına getirmişti.

    Geçen hafta Cezayir'de 4. dönem tekrar cumhurbaşkanlığına seçtirilen Budeflika yemin ederek görevine başladı. 77 yaşındaki cumhurbaşkanı Budeflika geçen yıl beyin kanaması geçirmiş, sağlık durumu bir hayli bozulmuş ve yılın büyük bir kısmını Fransada bir askeri hastanede geçirmişti. Oy kullanmaya da, yemin törenine de tekerlekli sandalye ile gelen cumhurbaşkanının, kimi kelimeleri telafuz ederken zorlandığı görülürken, seçimler içinde "demokrasinin zafer günü" yorumunda bulunduğu basına yansıdı.

    Batının çıkarlarına uygun yönetim ve idareci tipi işte budur. Tekerlekli sandalyede, konuşmaktan aciz, batıya muhtaç ve batı değerlerine sadık...

    Toplumların müslümanca yaşamak ve yönetilmek taleplerini, İslami referanslarla  toplumunu yönetmek arzusunda olan siyasi düşünce ve hareketleri; asıl hedef olarak gören ve siyaseti Hıristiyan ideal ve değerleri ile yönetmek için kurguladıklarını açıkca beyan eden batılı siyasi önderler, ne yaptığını biliyor.

    Batının  emperyalist-sömürgeci  siyasetine karşı, güçlü dik duruşun temsilcisi müslüman siyasi önderlere destek olacak tavır ve davranışları göstermesi, Isparta'nın tarihe ve insanlığa karşı bir sorumluluğudur.

    Isparta’nın özgürlüğü de buna bağlıdır. Duble yola yahut vergi teşvikine değil.