Olmadı... Evet, işte bu olmadı, hem de hiç olmadı!
Tamam, hava harekâtı ve terörle yapılan mücadele yerinde ve haklı; ama bu kadar da büyük bir hata yapılmaz ki.
Cirmi belki küçük ama uyandıracağı etkisi çok çok büyük! Hani derler ya “sinek küçük” diye. İşte öyle bir hata!
Basında çıktı: PKK mevzilerine atılacak füzelerin üzerine askerler, şehitlerin adını yazmışlar sonrada eklemişler: “Ne mutlu Türküm diyene”
Ne alaka! Bu harekât Türklük-Kürtlük çatışması üzerine kurulmuşsa zaten akan kanlar cahiliye üzerine akıyor demek. Yazık!.. Hem de çok yazık! Yok, eğer ülkemiz ve İslam ümmetinin geleceği içinse katlanmaya mecburuz.
Keşke o füzelerin üzerine askerlerimiz “üzgünüz” yazsaydı, “umulur ki bu son olur”,   yahut ne bileyim “Türkler ve Kürtler bir bütündür kimse ayıramaz” diye yazsaydı.
Çok daha şık çok daha nezih ve yapıcı olmaz mıydı?
Hem bunca yıl “ne mutlu” dedikte çok mutlu mu olduk yani?
Bu zihniyeti artık sorgulamayacak mıyız? Çektiklerimizden ders çıkarmayacak mıyız?
Birileri savunmak niyetiyle diyor ki: ”Türküm diyene deniyor, ne mutlu Türk olana denmiyor”  Yani kendini Türk hissettikten sonra sana da ne mutlu, etnik kökenin ne olursa olsun demeye getiriliyor.
Keşke aksi dense yani” Ne mutlu Türk’e” dense o çok daha az zararlı olurdu.
Kendilerini Türk hissetmeyen vatandaşlarımız Türkler kendileri üzerinde övücü sözler söyleyip neşeleniyorlar deyip geçerlerdi.
Ama “Ne mutlu Türk’üm diyene” demek bir tehdit oluşturuyor.
Evvela Türk olmayacaksın, sonrada Türk’üm diyeceksin ve bununla mutlu olacaksın. Mefhumu muhalifinden çıkan netice: Demezsen mutsuz olacaksın.
Hele birde bu savın arkasında Devlet ve zabıta güçleri varsa yandı gülüm keten helva. Gel de korkma!
Şimdi bu söz kalkılmış füzeye yazılıyor. Hem de bir terör örgütüne karşı verilen haklı mücadelede; kör göze parmak hesabı.
Sonrada resmi çekilip basına servis ediliyor. Ben bu haberin doğru olmadığı kanaatindeyim Birileri ne yapmak istiyor anlamıyorum.
Cahiliyye duygularını kabartmak mı? Amaçlanandan farklı neticeler devşirmek mi? Teröre karşı olan reaksiyonu Kürt vatandaşlarımızın üzerine alınmasını sağlamak mı? Allah korusun bir iç savaş çıkarmak mı?
Yetkililer bu gibi provokatif olaylara karşı uyanık olmalılar.
Devletin halkı ile barışmasının önemi herhalde anlaşılmış olmalı.
Devlet dindar kesimler ile arasında yeni köprüler kurarken, Kürtler ile de kurulmalı. En azından hepten yıkılmamalı.
Faşist duygular uyandıracak yahut izlenimler doğuracak tavırlardan titizlikle kaçınılmamalı.
Anadolu hepimizin mülkü! Anadolu Irki temayüzlerle değil inanç ve medeniyet beşiği olmak ile tanınmış bir kara parçası.
Tarihin bu kazanımı hiçbir ideolojinin hatırına harcanamaz.
Harcanırsa Anadolu kalmaz. Anadolu olmazsa ne Türk kalır ne de Kürt.
Sonunda da hepimize yazık olur!
Ne devletimiz muz cumhuriyeti nede biz yeni yetme bir toplumuz. Bir arada yaşamanın felsefesini yapmakla kalmayıp asırlarca fiiliyatta göstermiş bir milletiz.
Bizim Batılı ideolojilere değil Batı’nın bizim dünya görüşümüze muhtaç olduğu unutulmamalı. Bu nedenle tarihimizde açılan parantez kapanırken eski hastalıkları nüksettirmenin zannımca âlemi olmasa gerek.