Evet, Batı aynen böyledir işte! Konuşurken çok güzeldir: İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi vs.vs... Zannedersiniz ki medeniyetin dört tarafınızı kuşattığı bir atmosfer içerisindesiniz; bu atmosferde özgürlüğü teneffüs etmektir artık sizden beklenen.

Daha doğrusu dünya  insanlığından beklenen.

Lakin iş icraata geldi mi değişir? Evvela çıkarını koklar. Şayet sıkıntı yoksa demokrasi ve insan hakları satmaya devam eder.

Fakat iş çıkarına uygun değilse, tecrübeli bir tüccar olarak mallarını hemen tezgâh altına alır, darbecilerle el sıkışır ve anlaşır.

Çünkü çapulculuk kapitalizmin kurucu unsursudur. Kapitalizm yaptığı soygunlarla evvela sermaye biriktirdi ve ondan sonra dünya sistemi haline geldi.

Kökünde çapulculuk olduğu için “çapulcu”ları sever ve destekler.

Mısır’da Ordu darbe yaptı. Batı hemen sattığı emtialarını tezgâh altına taşıdı. Başbakan Erdoğan haksız mı yani, Afrika Birliği bile Mısır ile ilişkilerini askıya alırken, Batı kulağının üstüne yattı.

Neden? Çok basit! Müslüman Kardeşler iktidarı işine gelmiyor da ondan.

Darbeciler ne yaptı? Gelir gelmez refah kapısını kapatarak, Filistin’i açık hava hapishanesine çevirerek İsrail’e göz kırptı.

Tahrir meydanı; artık özgürlük kokmuyor; leş gibi postal kokuyor.

Bu ayak artık çok koktu diyen halksa Adeviye Meydanında toplanıyor.

Darbeci ne yapıyor? Basıyor kurşunu hem de insanlar tam secde halinde iken... Allah’ım o ne iğrenç görüntü idi öyle, namaz kılan insanların üzerine açılan ateş sonucu dört bir yana kaçışan insanların çaresizliği...

Ama yine toplandılar, şehitlerin yanına gelip Firavun’ların karşısına dikilmek için. Hep birlikte darbeci şerefsizlere kışlasına dönmelerini haykırmak için!

Bizdeki Kemalist ve Marksistler biraz erken göbek atmaya başladılar.

Sözcü paçavrası  dün Tahrir Meydanını kast ederek “Şeriata Hayır dedi” diye manşet atarken, darbeye karşı ayaklanan milyonlarca Mısır’lıyı görmedi.

Tunus, Fas, Türkiye ve bütün dünya Müslümanları tek bir yürek olup haykırdı:

Dik dur eğilme!

Bu ümmet seninle!

Sahi bizim antikapitalistlerimiz nerede yahu!

Hiçbir darbe karşıtı gösteride görünmüyorlar da!

Yoksa çıktıkları “Gezi” den hala dönemediler mi?

Küresel güçler evvela Erdoğan’ı hedef aldılar. Millet haykırdı: Yedirtmeyiz.

Sonra aynı bed nefes Mısır’a yöneldi, üstelik iğrenç bir postal kokusunu yedeğine alarak.

Birileri o iğrenç postalı öptü evvela o Tahrir Meydanında. Ki o Tahrir Meydanı bir zamanlar bir Firavun’a karşı isyanın sembolü olmuştu.

Sonra gele gele olay o meydanda postalı öpmekle neticelendi.

Fakat Adeviye Meydanında kükreyen milyonlar aldı o kokmuş postalı gömdü. Hem de bir daha hortlamamasına.

Asalet işte burada! Batı asaleti asla sevmez. Dedik ya onun temelinde soygun cibilliyetin de çapulculuk var.

Mısır da toplanan milyonlar hiç otobüs yaktı mı? Mağazaları yağmaladı mı? Kişilerin araçlarını ateşe verdi mi?

Kısacası çapulculuk yaptı mı? Yapmadı: o zaman bu hareket Batı ile uyuşamaz. Kötü kokulara hiç dayanamaz. Meşruiyet ve asalet onlara Efendimizden kalan bir vasiyet: Asla zalim olmamak ve zalimlere karşı boyun bükmemek!

Mursi ve onu destekleyen milyonlar. Sizler için buradan duacıyız... Siz oradan biz buradan kıracağız dünyayı teslim almış olan Batı-merkezci hegemonyayı.

Yeter ki sen “ dik dur eğilme”

Not: Mısır’da şehit olan kardeşlerimize rahmet diliyorum. Allah’ın azabı ve laneti de zalimlerin üzerine olsun diyorum.