Şalcı Bacı koşar adımlarla olay mahalline ulaşır. Askerlere adeta yalvarmaktadır. Oğlunun alındığı düşüncesindedir. Yanaşıp sorar:

            “Sinan’ım nerede? Yakalamışsınız.  Nerede oğlum? (106)

            Gerçek ismi Şöhret olan ve Şalcı Bacı namıyla tanınan kadıncağız heyecan içerisinde oğlunu askerlere sorarken hiçbir şeyden haberi olmayan Sinan ise annesinin hamamdan gelmesini evde beklemektedir.

            Elbette ki o hengâmede kimin nerede olduğunu bilebilmek mümkün değildir. Askerlerden cevap alamayan Şalcı Bacı ortada yatan üç cesedi de görünce Sinan için daha da heyecanlanır ve kendisini uzaklaştırmak isteyen askerlere bohçasındaki takunyaları çıkararak fırlatır.

            Bu olay valinin hafiyeleri tarafından fotoğrafı çekilerek müdellel hale getirilir.(107)

            Eve üzgün bir şekilde dönen Şalcı Bacı kendisini karşılayan oğlunu görünce dünyalar onun olmuş gibi olur.

            Bu esnada Erzurum da sokağa çıkma yasağı konulmuş veVali Zühtü ile Komutan Tatar Hasan Paşa resmi çekilen kişileri evlerinden toplatmaya başlamışlardır.

            Başvekil İsmet imzası ile ilde bir ay müddetle idarei örfiye ilanı için Başvekâlet tezkeresi verilir ve yapılan oylama neticesi kabul edilir.

            Bu hal Vali Zühtü ile Mevki Komutanı Tatar Hasan Paşa’nın ziyadesiyle hoşuna gider. Çünkü artık ildeki güçleri ve iktidarı daha da perçinlenmiştir. Artık halka daha rahat zulüm edebileceklerdir.

            Artık kafa kafaya vererek gönüllerince bir kara liste hazırlarlar.

            Bu esnada seyyar Mahkeme olarak tanınan İstiklal Mahkemesi Sivas’ta bulunmaktadır. İsmet Paşanın 26 Kasım 1925 tarihli bir yazısı ile Mahkemenin Erzurum’a geçmesi istenir.(140)

            Lakin bu iki vicdansız adamın İstiklal Mahkemesini beklemeye tahammülü yoktur. Şehrin ileri gelenlerinden Kullebi Akif Ağa çevrede sevilen bir kişidir. Aranmakta fakat yakalanmamıştır. Tatar Hasan Paşa, evinin önüne asker diktiği gibi arka kapısına hafiyeleri yerleştirir. Ailesini görmek için arka kapıya gelen Kullebi Akif Ağa hafiyelerce yakalanır ve kelepçelenir.

            Kullebi Akif Ağa “ vilayet taşlanırken ben burada değildim”  dese de boşunadır.  Mahkemeye çıkarılacağını umar. Kendisine “ Mahkeme sonuçlandı bile” diyerek cevap verilir. Ve ailesinin gözleri önünde konağın bahçesinde bir ağaca çekilen ip ile namaz kılmasına dahi izin verilmeden idam edilir.

            İstiklal Savaşı kahramanı bir kişinin bu idamı duyulunca halk üzerinde çok korkutucu bir etki yapar.

            Pırtın İmamı Abdülmecid ileHizarcı İsmail  gürcü kapısı meydanında  sabah vakti  kurulan sehpada  asılarak  idam edilir.

            Hacı Galip Efendi halk üzerinde etkili bir âlimdir. Bahsettiğimiz üzere sırf şapka yüzünden ders verdiği okuldan ayrılmıştır. İşin daha da kötüsü konağın taşlandığını öğrenince koşarak halkın önüne geçip eylemlerine ve küfürlerine mani olmak istemiş ancak eylemciler Hacı Galip Efendiyi de dinlemeyip üstelik onu da taşa tutmuşlardır. (100)

            Yüzlerce kişi önünde cereyan eden bu olay Hacı Galip Efendiyi kurtarmaya yetmeyecektir. Zira Vali Zühtü, Yusuf Ziya Efendi ile kendisine haber yollayıp, başına şapkayı geçirip halkın içinde dolaşması halinde canının bağışlanacağını bildirir ise de Hacı Galip Efendi bu teklifi ret eder.

            Aynı teklif Gaciroğlu Osman Efendiye de teklif edilir. Aslında Gaciroğlu Osman Efendi bulunamayınca oğlu yakalanmış, oğlunun idam edileceğinden korkan bu zat gelip kendisi teslim olmuştur.

            Vali Züftü Hacı Galip Efendi ve Gaciroğlu Osman efendi’yi karşısına alıp son kez “Şapkayı giyip buradan çıkarsanız size hiçbir şey yapılmayacak” diyecek ancak teklifi bu her iki âlimce de ret edilecektir.(186)

            Erzurum’un sevilen iki âlimi asılmadan önce iki rekât namaz kılmak isterler. Hacı Galip Efendi namazını kılar ve Tebriz kapı mevkiinde asılır.Gaciroğlu Osman Efendi ise namaz esnasında secde de iken vefat eder. Durum haber alınınca Tatar Hasan Paşanın emri ile 84 yaşındaki bu kişi idam gömleği giydirilerek iki asker tarafından kaldırılıp başına ip geçirilmek suretiyle hüküm infaz edilmiş olur.

            Ermenilere karşı yiğitçe mücadele eden Kırbaşzade Fevzi Efendi ise güya vali tarafında affedilir. Vilayet binasından ayrılması söylenir. Arkasında ise iki asker vardır.

            Bu askerler arkasından ateş etmek suretiyle Kırbaşzade Fevzi Efendi’yi infaz ederler.

            Şalcı Bacının Mahkemesi ise son derece komik bir trajedidir. Sonunda karar okununca kendisi Tatar Hasan paşaya şöyle seslenecektir:

            “Ula kavat! Kadın şapka giye ki asıla ?”

             Devam edeceğiz, İnşallah.