2011 yılında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çılgın proje olarak lanse ettiği dünya çapındaki bu projeye 26.06.2021 tarihinde  Sazlıdere Barajı üzerine yapılacak olan köprü ile ilk kazma vurulmuş oldu. Muhalefetin şiddetli bir şekilde karşı çıkmalarına rağmen projeye başlanmıştır.

Montrö anlaşmasındaki boğazlar maddesine göre İstanbul boğazından bütün gemiler serbest bir şekilde geçmektedir. Hali hazırda bir yılda boğazdan ortalama 25.000 gemi geçmektedir.  Ancak bu geçişler yoğunluk yaşanması nedeni ile Marmara açıklarında veya Karadeniz açıklarında bir hafta ile 10 gün arasında sıra bekleyerek geçmektedir. Zaten buradan geçen gemilerden bir çoğu römorkör ve kılavuz hizmeti kullanmaktadır. Bu hizmetlerden dolayı zaten belli bir miktar para ödemesi yapmaktadırlar. Bu paralar da 15-20 bin Euro gibi rakamlardır.

İlerleyen yıllarda ise yıllık 45.000 geminin boğazdan geçeceği tahmin edilmektedir.

Bu 45.000 gemi geçişinin İstanbul boğazının kaldırması mümkün değildir. Şuan 1 hafta ve 10 gün olan bekleme süreleri de 2 katına çıkacak ve gemiler boğazdan geçmek için 1 ay’a yakın bir süre beklemek zorunda kalacaktır. Bu kadar uzun süreler büyük tonajlı gemiler için çok uzun bir zaman kaybı demektir. Bu kadar uzun süreyi beklemek istemeyen gemiler ise Kanal İstanbul’dan  geçmek  isteyecektir. Bu geçişlerde tamamen ücretli olacak ve bu bedellerde bu kadar tonajlı gemiler için tercih edilecek seçenekler arasında olacaktır.

Bu proje de her hangi bir sıkıntı görmüyorum. Yani yapılması taraftarıyım.  Ancak yapılmaması istemek de vatan hainliği ile bir tutulamaz. Bunları istemeyen insanlar da suçlanamaz. Yapılmasını istemek nasıl hak ise yapılmamasını istemek de haktır.

Kanan İstanbul projesi Montrö anlaşmasını boşa çıkarmaz ya da bu anlaşmaya aykırı bir proje değildir. Ancak büyük tonajlı gemilerde genelde açıklığı büyük yerlerden geçmek isteyecektir. Yani İstanbul boğazını kullanmak isteyecektir. Çünkü aynı sorun Mısırda Süveyş kanalında yaşandı. Herhangi bir aksaklıkta ters akıntıda gemi karaya oturabilir veya boğazdaki yalı lara çarpabilir.

Ama ben bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devletinden para çıkmadan yapılması taraftarıyım. Yani garanti ücret verilmeden bu iş yapılması gerekir. Aksi halde büyük yük gemilerinin Marmara açıklarında 1 hafta beklemesi ya da 10 gün beklemesi benim umrumda değil. Buradaki amaç ise projeninin devletin kasasından 1 kuruş bile çıkmadan yaptırmak ve belli bir işletme süresinden sonra tamamen devletin malı haline gelmesidir. Buradan da devlet ilerleyen yıllarda büyük bir gelire kavuşmuş olacaktır.

Devletin yararına olan herşeye varım. Ancak sırf muhalefet olsun diye, ya da bunlardan oy devşirmeye çalışmak, siyasi boşluk var mış gibi lanse edip iktidar koltuğuna oturmak kabul etmeyeceğim bir durumdur.

Ayrıca muhalefet kendisine bir ayar vermesi ve kendisini muhasebeye çekmesi gerekmektedir. Çünkü aslı astarı olmayan bir çok konuyu gerçekmiş gibi gösterip muhalefet yapmak, internette yazan herşeye inanıp sırf hükümete yüklenmek doğru bir siyaset değildir.  

Bir Isparta’lı olarak kanal İstanbul projesine verilen önemin en ücra köşedeki köy yolları için de gösterilmesi gerekmektedir.