İnsanlar ve bitkiler arasındaki benzerlikler

 

Öylesine benzer yapıları var ki şaşmamak elde değil.İnsanoğlu yaşamı boyunca, hep birbirleri ile sürekli bir yarış içindedir. Bu yarış kişiden kişiye farklılıklar gösterse de mutlak bir yarış söz konusudur. Kariyer yarışı, mal mülk zenginlik yarışı, güzellik yarışı, daha iyi olma yarışı gibi daha bir çok çoğaltabiliriz. Kim derse ki yarışmıyorum, şüphe duyarım. Kimseyle yarışmasa bile kendisi ile bir yarış içindedir en azından.

 

            Bu yarışların içinde, oradan oraya her birimiz koşar dururuz.

 

            Günlerden bir gün evin bahçesinde bitkileri gözlemlerken dikkatimi 2 yıl önce diktiğim söğüt ağaçları çekti.Aynı gün aynı saatte dikilmiş olmalarına rağmen biri diğerinden san ki 1 yıl önce dikilmişçesine daha iri ve serpilmiş durumdaydı. Şaşırmıştım, aralarında 3 yada 4 metre bir mesafe vardı.Aynı toprak ve aynı gübre ve aynı havayı soluyorlardı.Yalnız birine farkında olmadan torpil geçtiğimizi fark ettim. Büyük olanın yaklaşık 3 metre yakınında bir çeşme vardı. Küçük olan yaklaşık 5-6 metre daha uzakta idi. Çeşme kullanıldıkça çeşmeye yakın ve büyük olan söğüt ağacı daha fazla gelişmişti.Yani diğerinden daha fazla su alıyordu. Sonra diğer ağaçlara, çiçekler ve çimlere kaydı gözüm. Onlarında kendi aralarında farklılar vardı. Çimlerin bazı bölgeler daha sık ve yeşilken bazı bölgelerde daha sarı ve soluktu. Hatta yer yer kurumalar vardı. Burada da aynıydı. Çiçekler vs. derken eşit şartlarda gibi görünen ancak tabiatın eşit davranmadığı durumlar neticesinde farklı gelişmeler söz konusuydu. İnceledikçe insanlarda tıpkı bitkiler gibi farklılıklar göstermekteydi.

 

            Herkes gül olmak istemiyor. Yada herkes çiçek. Herkes farklı dallarda ve farklı faydalar ve zararlarda birleşiyor. Zararlar dedim de aslında zararlı gibi gözüken fakat bilmediğimiz bir çok faydasının bulunduğu bitkiler veya canlılar söz konusu. Kimine göre hoş kokmayan bir çiçeğin birçok faydaları olabiliyor. Bizim için amansız dediğimiz hastalıklara şifa kaynağı olarak kullanılabiliyor.

 

            Demek ki nasıl ve neresinden bakıldığı çok önemli, zararlı olarak bildiğimiz bir hayvanın bizim bilmediğimiz ne tür faydaları var bir bilsek.

 

Onun içindir ki bizde çevremizdeki dostlarımıza adil davranmalıyız. Kimine biraz az kimine biraz fazla değer veririz ve tabi ki ne kadar verirsek o kadar sevgi alırız.

 

Kimilerini daha çok kimilerini daha az severiz. Kimilerine sevgimizi gümüş tepside önlerine koyarken ne hikmetse kimilerinden de sır gibi saklarız. Sevginin gizli kalanının ne değeri var ki. Sevgiler paylaşıldıkça güzelleşip çoğalır. Paylaşılmayan sevgi, sevgi olmaktan çıkar nerdeyse ızdıraba dönüşüverir. Az veya çok sevgimizi paylaşmalıyız. Sevgi öylesine güzel bir ilaçtır ki, kimi zaman aşk, kimi zaman  da dostluk köprüsü oluverir.

 

            Bilirsiniz köprüler, iki yakayı bir araya getirir, iki güzelliği birbirine kavuşturur. Köprüler olmasaydı, düşünün bir kere, bir tarafta eşsiz bir güzellik, diğer tarafta başka bir güzellik, fakat iki güzellik birbirinden uzak kalırsa mutluluktan yoksun bırakır insanı.

 

            Fayda ve zarar savaşı, iyi ve kötü savaşı, güzel ve çirkin savaşı, devam edip gidiyor. Dostluklar adına, sevgi adına, dünya ve ahret güzelliği adına, sevelim sevilelim, aramıza sevgi köprülerini kuralım.

 

            Sevgi ve sağlıcakla kalın.