Nifak  ‘Ne-Fe-Ka’ fiil kökünden gelir. Fiilin anlamlarından biriside geçmek manasını taşır. Bundan türeyen “nefak” kelimesi ‘işlek yol, yer altında bir ucundan girilip öbür ucundan çıkılan yol’ demektir.

“Nifak” ve “münafık” kelimelerinin bu kavramla bağlantısı vardır. Nifak: yolun bir kapsından girip öbür kapısından çıkmak anlamınadır.

Ama nasıl? Normal bir giriş çıkış mı? Değilse nasıl bir giriş çıkış?

Kimseye görünmeden ve bilinmeden bir giriş ve çıkış.

Gizli gizli yer altı deliklerini kullanarak; deliklerin birinden girip öbüründen çıkmak; ama bunu hep karanlıkta yapmak. Işıkla temas etmeden yapmak. Gizlice sinsice yapmak; gizliyerek gizlenerek yapmak.

“Münafık” ise bu bağlamda ikili bir pozisyonda bulunmak hali. Gerçekte inanmadığı halde dıştan müslüman görülme hali. Dehlizlerle uğraşırken sureti haktan görülme hali. Yer altı deliklerinde fare gibi sürünürken, toplum içerisinde adam imiş gibi görülme hali. Kur’an’ın deyimiyle bir taraftan yeryüzünde fesat çıkarırlarken öbür taraftan ahaliye “biz ıslah edicileriz” deme hali.(Bakara,11)

Bence dünyanın en zor, en bedbaht ve en zelil hali!

İşte bunlardır Kötülüğün Efendileri. Onlarda mertlik yoktur, kalleşlik vardır; digergamlık yoktur sadece kirli çıkarları vardır; merhamet yoktur kan içicilik vardır; ahlak yoktur utanmazlık vardır... Tabii bir de sahibi oldukları güçleri. O güçlerini bir kaybetmeye görsünler hemen inkâr ederler, birbirlerini suçlar, “ben yapmadım o yaptı” deme acziyetini gösterirler.

Çünkü onlar Kötülüğün Efendileridirler...

Kandan ve karanlıktan tarifi imkânsız bir haz alır onlar...

TBMM Darbeleri araştırma Komisyonu, çalışması ile yakın tarihimize büyük bir ışık tuttu. Bir ucundan girilip öbür ucundan çıkılan yer altının karanlık dehlizlerini bir nebze olsun aydınlattı. İşte bu komisyona Mit tarafından gönderilen bir rapor geçenlerde basını bir hayli meşgul etti.

Rapor TSK içerisinde bazı subayların gönderdiği mektub ve ihbarlara dayanarak düzenlenmiş.

Raporda ne yok ki? İnsanın sakin bir şekilde okuması için bütün sinirlerinin alınmış olması lazım.

Hani bize emanet bir Ermeni vatandaşımız öldürülmüştü ya, böylece Türklüğün şanı birilerince yükseltilmiş(!) ve vatan kurtaran(!) katil ile elde bayrak poz poz resimler çektirilmişti ya, işte o cinayet Özel Harp Dairesinin marifeti imiş.

Bereket Dink cinayetin de verilen kararı Yargıtay Başsavcılığı “örğütlü suç” gerekçesi nedeniyle Yüksek Yargıda bozulmasını talep etti.

Sadece Hırant Dink cinayeti değil Trabzonda Santa Maria Kilisesi rahibi tabanca ile öldürülmüş Malatya’da Zirve Yayınevindeki Rahipler canavarca kıtır kıtır kesilerek katledilmişti ya, meğer bunlar da Özel Harp Dairesinin marifeti imiş.

Anlaşılan bu sefer de dinimizi kurtarmaya(!) azmetmiş bu yarasa ruhlular. Tevekkeli o sıralarda kullanılmaya elverişli medyada devamlı misyonerlik tehlikesinden söz eden yayınlar yapılıyordu. Misyonerler gelmişler işleri güçleri yok ülkemizi bölmeye azmetmişler. Müslümanları hıristiyan yapmaya çalışıyorlarmış, acil önlemlerin alınmasının vakti neredeyse geçmekte imiş!?!

Oysa İslam deyince tüylerinin diken diken olduğunu adımı bilir gibi biliyorum.

Ama yer altından gidecekler ya; giderken de kendilerini temiz gösterecekler ya. Bunun en kestirme yolu kurtarıcı olmak.

Neyi? Vatanın bölünmez bütünlüğünü, cumhuriyeti ve cumhuriyetin kazanımlarını. Ama asıl gaye farklı. Beğenmedikleri hükümeti düşürmek... Bunun içinde yapılacak iş belli:

İlki cinayetler işleyip kaos çıkarmak.

İkincisi ekonomik bunalım çıkarmak

Ve üçüncü aşamada darbe yapıp bizleri kurtarmak(!)

Ama sevindirici bir gelişme: daha önce Kozmik oda soruşturmasını yürüten Savcı Mustafa Bilgili tarafından Özel Harp hakkında inceleme başlatıldı. Basında çıkan haberleri ihbar sayan Savcılık Meclise ve Mit’e yazı yazarak ilgili rapor ve belgeleri istedi.

Devam edeceğiz, inşaallah.