Antalya’da yaşayan Lütfi Beyhan, çocukluğunu, yaşadığı köyündeki anılarını, çöplerden topladığı atık malzemelerle yaptığı maketlerde yaşatıyor. Köyüne duyduğu özlemle ‘Bir insanının ana vatanı çocukluğudur’ diyen Beyhan’ın en dikkat çeken eseri ise, vizontele filmindeki sinema sahnesinden etkilenerek yaptığı köy sinemasının maketi.

Antalya’da özel bir rehabilitasyon merkezinde müdürlük yapan bir çocuk babası 55 yaşındaki Lütfi Beyhan, yıllar önce çocukluğunu geçirdiği Karaman Kır Mahallesi’ndeki anılarını, çöplerden topladığı atıklarla yaptığı maketlerde yaşatmaya çalışıyor. Şuana kadar 3 eseri bulunan Beyhan, köyünde yaşadığı ev, yazlık bir villa ve sinema maketleriyle anılarını yaşatarak gelecek kuşaklara taşımayı hedefliyor. Beyhan’ın eserleri arasında en dikkat çekense ‘Vizontele’ filminden esinlenerek yaptığı sinema maketi. Anadolu’ya ilk gelen sinemalardaki tüm detayları eksiksiz bir şekilde maketine yansıtan Beyhan, eserlerine baktıkça geçmişi yad ediyor.

"Bir insanın ana vatanı çocukluğudur"

Yoksulluk içerisinde çocukluk geçirdiğini ancak buna rağmen o dönemlerde mutlu olmayı başarabildiğini söyleyen Beyhan, eserlerini gelecek kuşaklara taşımayı hedeflediğini söyledi.

"Anadolu’nun bir lafı vardır, bir insanın ana vatanı çocukluğudur" diyen Beyhan, eserleriyle ilgili şunları söyledi:

"Şuanda o köyde var olmayan evimizin her bir ayrıntısını bu maketlere kopyalamaya çalıştım. Bahçesindeki odunluk, kömürlük, samanlık hatta ve hatta o zamanlarda evlerimizde banyo yoktu banyo yaptığımız leğene kadar yapmaya çalıştım. Daha sonra bir yazlık sinema hayalim oldu. Çocukluğumuzda vizontele filmindeki gibi hepimizin kaçarak gidip en güzel eğlencelerimizin yapıldığı zaman zaman ailecek gittiğimiz eğlendiğimiz sinema vardı. Birebir aynısı değil ama özel olarak genelde yine atık malzemelerden o mahalleler arasında dolaşan at arabası tanıtım amacıyla dolaşan filmleri tanıtan at arabasından tutun da çekirdekçisine elim döndüğünce kadar tanıtmaya çalıştım. Pek çok insanın görüp dikkat etmediği malzemeler kullanmaya ya da o malzemeleri farklı şekilde kullanmaya çalıştım. Kutu koladan tutun kibrit çöpü tahta parçacıkları, yerine göre köpük dediğimiz strafor, eski bir ayakkabı parçası, yolda bir gazoz kapağı parçası gibi atıklar kullandım. Mesela evimizin mutfağında sacımız vardı. Bu neyden yapılır diye düşünürken bir kutu kolanın alt tarafının o saca çok benzediğini fark ettim."

Sergi açmayı düşünüyor

Bir sonraki eserinin köy garajı olacağını ifade eden Beyhan, "Bizim çocukluğumuzda benzetmek ne kadar doğru olur bilmiyorum ama Meksika’daki yaşantılar gibi zaman zaman içine dışına otobüslerin tepesine bindiğimiz, içerisinde kuzuların tavukların otobüsün içerisine alındığı o nostaljik yaşantıyı da yaşatmak istiyorum. Belki de tekrar dönmek istediğimiz yer orası oluyor ve o felsefe beni çok etkiliyor. Gücüm yettiği kadar bunu devam ettirmeye çalışacağım" diye konuştu.

Beyhan, eserlerini yapmaya devam edeceğini ve ileride sergi açmayı düşündüğünü de sözlerine ekledi.