Kur’an’ın genel mantığı üzere düşünüldüğünde; vahyin, ‘herkes’ veya günümüzün moda tabiriyle ‘kitlesellik’ için söylenenleri eleştirdiğini görürüz. ‘Herkesin gittiği yoldan gitmeli’, ‘herkes bunu yapıyor’, ‘çoğunluğun yaptığı gibi yapmalıyız’ , ‘uyumsuzluk olmasın diye arkadaşlarım nasıl yapıyorsa ben de öyle yaparım’ , ‘çoğunluk ne yapıyorsa öyle yapmak gerekir yoksa kınarlar’ , ‘konjonktüre uymak şart’ , ‘günün şartları bunu gerektiriyor’ türünden söylenen açıklamalar insanın en değerli hazinesi olan aklını kullanmasına engel teşkil ettiği için Kur’an bunların hesap gününde mazeret olarak kabul edilmeyeceğini bildirir.

Aile büyüklerimizin, atalarımızın, çevremizde hakim olan düşünce ve yaşam tarzının, gelenek ve göreneklerimizin uygulamalarını İslam’ın süzgecinden geçirmeden kabul edip uygulamak da ‘herkes böyle yapıyor’ anlayışıyla hareket etmektir.

Şeytanın saptırmak için insanların önüne koyduğu değişik tuzaklar vardır. Allah’a kulluktan alıkoyan bu tuzaklar günümüzde değişik şekillerde şeytan ve şeytanlaşmış insanlar tarafından insanların önüne güzel gösterilerek servis edilmektedir. Aklını kullanmayıp bu tuzaklara düşen ve yaşantısını bunlara göre düzenleyenler ahiret gününde hesaplarını veremeyecek olanlardır. Allah bunu şöyle açıklamaktadır.

“…Şeytan onlara amellerini (yapmış olduklarını) süslü göstermiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Onun için onlar, doğru yola gelemiyorlar.” (Neml: 24)

İş olup bitince şeytan da der ki: ‘Doğrusu Allah’ın size verdiği söz gerçekleşti. Ben de size vaadde bulunmuştum, ama size verdiğim sözde durmadım. Zaten benim, sizin üzerinizde hiçbir nüfuzum yoktu. Yalnız ben sizi çağırdım, siz de çağrımı kabul ettiniz. O halde beni kınamayınız, bilâkis kendinizi kınayınız. Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Esasen ben daha önce beni (Allah’a) ortak tutmanızı da kesinlikle kabul etmemiştim. Gerçek şu ki, zâlimler için can yakıcı bir azap vardır.’ ” (İbrâhim: 22)

Dikkat edilirse bu ayetlerde insanlar şu konularda uyarılmaktadır. ‘ey insanlar peşinden gittiğiniz başta şeytan olmak üzere, liderler, hâkim güçler, güçlü devletler, kendini evliya olarak tanıtan kimseler, şeyhler, dervişler gibi kitleleri peşinden sürükleyen odaklara körü körüne inanmayın….

Yani bugün peşlerine düştüğünüz liderlerin, hâkimlerin, efendilerin ve dini önderlerin hangi istikamette gittiklerine ve sizi hangi âkibete sürüklediklerine dikkat ediniz, demektir.

Allah’ın huzurunda, âkibetlerin en kötüsü olan bu duruma düşmemek için, dünyada arkadaşların en kötüsü olan şeytan ve onun dostlarından uzak durmak gerekir.

Bilmez misin ki Biz, şeytanları kâfirler üzerine salarız da, onları alabildiğine (isyana) teşvik ederler.” (Meryem: 83)

Hiç düşünülmeden, araştırma ve inceleme yapılmadan herkes bunları yapıyor diyerek meşru gösterilmeye çalışılan bazı yanlışlardan dolayı ‘herkesin yaptığını yapma’ maalesef bir hastalıktır.

GÜNÜMÜZÜN KİTLESEL HASTALIKLARI

Günümüzde özellikle çocuklar ve gençlerin başta olmak üzere gündemden düşürmedikleri ve ‘kitlesel’ kabul ettikleri temel bazı konular var. Bunlar gerek Türkiye’de gerekse Dünya’da son derece popüler olan konular. İnsanlar birbirleriyle en fazla bu konular üzerinde konuşuyor. Aşağıda bazılarını vermeye çalıştığım konular üzerinde konuşurken aslında uzun uzun düşünmek gerekiyor. Çünkü bunların İslami kimliğimizi nasıl etkilediğini, genç beyinleri nasıl sürüklediğini düşünerek çok iyi bir analiz yapmaya ihtiyaç var. Kısaca bunlardan bahsedelim:

Futbol; Dünyanın en popüler sporu. Basit bir tutku ile başlayan ama zamanla aşırı fanatizme dönüşen son asrı peşinden sürükleyen bir oyun. Herkesin tuttuğu bir futbol takımı var. Pazartesi günlerinin konusu hafta sonu yapılan maçlar. ‘Herkes mutlaka bir futbol takımı tutuyor o halde sen de bir takım tutmalısın, yoksa dışlanırsın’ anlayışları. Genç zihinleri uyuşturan korkunç miktarlardaki transfer ücretleri, bitip tükenmek bilmeyen maç yorumları, tekrar tekrar gösterilen pozisyonlar. Futbolun zihinleri nasıl uyuşturduğuyla ilgili çarpıcı bir not: Futbolun kitlelerin afyonu olduğunu bilen General Franco’nun "Bana 100 bin kişilik bir uyku tulumu yapın" emrini vermesiyle inşa edildiği rivayet edilen Real Madrid’in Santiago Bernabéu Stadyumu.

Televizyon dizileri; Eylül ayıyla başlayan dönemde yeni dönem diziler, herkes mutlaka birkaç dizi izlemeli, ertesi günün konusu izlenen diziler olmalı, dizi izlemeyen ayıplanmalı

Moda; Her şeyi örten bir örtü moda, bütün olumsuzlukların meşrulaştırıldığı bir kamuflaj, seçkin olmak isteyen kimse modaya uyup takip etmeli.

Müzik; gençlerin arabesk ya da popüler şarkılarla kendinden uzaklaştırılması, isyan kokan sözlerine, ritmine, bestesine bakılmaksızın dinlenilmesi.

Giyim kuşam; modanın örttüğü örtü, yeni adı tarz

Şans oyunları; çok kısa yoldan zengin olup, lüks bir yaşantı ortaya koymak

Bütün bunların sonunda gelen ‘modern kölelik’

Yukarıdaki konuları çoğaltmak mümkün.

Sonuç olarak; bakış açısını, yaşam tarzını bunlara göre düzenleyen bir nesil hiçbir sorumluluk almadan yetişiyor. Son dönemler itibariyle ailelerin en fazla şikâyet ettikleri konu çocuklarının sorumluluk almayışları. Büyüdükleri zaman ne yapacak diye kara kara düşünüyorlar. İşte ‘kitlesellik’ diye açıklamaya çalıştığımız hastalık bu. Bundan kurtulmanın yolu ne ‘herkes’ gibi ne de ‘hiç kimse’ gibi olmak. Asıl amacımız anılmaya değer bir hayatı yaşamak için Kur’an’ı ve Hz. Peygamberin sünnetini başucu ve başvuru kaynağı kabul edip ahlaki değerlerini bu kaynaklara göre düzenleyen kaliteli bir hayatı ilke edinmiş kullar olmaktır.