Kürtlerin artık en büyük sorunu apaçık ortada: PKK’nın tasallutundan kurtulma sorunu.

         Tam CHP lideri barış için kolları sıvayıp bu konuda hükümete desteğini açıklamışken, Leyla Zana “barışı ancak Başbakan Erdoğan ile sağlarız” demişken, Barzani ve Talabani silah bıraktırma görüşmelerine başlamışken yine bir karakol baskını yaşandı ve sekiz evladımız daha kara toprağa düştü.

         İşin daha da enteresanı Karayılan “artık karakol baskınları yapmıyoruz” der demez 24 saat geçmeden bu hain saldırı yaşandı.

         Yani Karayılan örgütü tarafından yalanlandı.

         Tıpkı daha önce Silvan saldırısında Abdullah Öcalan’ın yalanlanması gibi!

         Biliyorum birileri bu olaylardan sonrada Kürtlerin kulaklarına aynı şeyi fısıldamaya devam edecek: “Şayet PKK silahlı mücadeleyi yürütmeseydi bugün elde ettiğiniz haklarınıza sahip olamazdınız!” diyecek.

         Külliyen yalan!

         Eğer bugün Kürtler bir takım haklar kazandı ise bu devletin ideolojik dişlileri gevşediği içindir. Yoksa PKK adam öldürdüğü için değil!

         Aynen Türklerinde rahat bir nefes alır hale geldikleri gibi!

         Berrak her vicdanın da kabul edeceği gibi yaratılan bu şiddet eylemleri devletin dişlilerini gevşetmeye değil, aksine sıkılaştırmaya vesile oluyor. Dolayısıyla derinlerde uyuyan yapıların elini güçlendiriyor.

         İster Türk olsun ister Kürt hepimizin geleceğini karartmaya yarıyor.

         Yaşananlar neticesinde örgüt hakkında ortaya çıkan mantıki netice belli: PKK ya yalan söylüyor, ya da kimin yönettiği belli olmayan bir çete.

         İki halde de artık kesinlikle güvenilmesi mümkün olmayan bir örgüt. Zira iki halde de güvenilirliğini kaybetmiş vaziyette.

         Zira ne zaman bir barış havası doğsa ve yine ne zaman Başbakan yurtdışında Ülkemizi temsil edecek olsa alçakça cinayetler işleniyor.

         Yani “siz bakmayın Türkiye’nin büyük pozlarına o daha iç meselelerini halledememiş bir ülke” imajı çizilmek isteniyor.

         Böylece PKK aynı zamanda birilerine derin, derin selamlar gönderiyor.

         Ahlaksız katiller! İşbirlikçi Kürt düşmanları!

         Aslında bu örgütün ve liderinin ipliğini pazara çıkaran müthiş bir kitap yayınlandı ama ne yazık ki olması gereken etkiyi gösteremedi.

         Şemdin Sakık tarafından kaleme alınan “İmralı’da bir Tiran Abdullah Öcalan” isimli kitap.

         Sakık örgüt içi cinayetlerden uzun uzun bahsediyor. Bu örgütün ne denli adam öldürmeye endeksli bir yapısı olduğunu ortaya koyuyor.

         Gariban Kürt gençleri koyunlar gibi ölüme sürülürken başta Öcalan olmak üzere beyin takımının ne denli canlarına düşkün olduklarını bir bir açıklıyor.

         Ya o “yoğunlaşma odaları” rezaleti ve o odalardan geçen talihsiz Kürt kızlarının başına bilerek getirilen acıklı sonlar.

         Bile bile ölecek yerlerde savaş alanına sürülüp ölümünü sağlamalar.

         Tek kelimeyle iğrenç!

         Üstelik canavarca…

         Artık şu “bebek katili” tekerlemesini terk edip bu örgütün iç yüzünü öğrenme vakti hala daha gelmedi mi, anlayamıyorum?

         Sakık örgütün kuruluş aşamasındaki karanlıkları da açıkça ortaya koyuyor. Bizlere düşen sadece okumak…

         Okuyup kimle muhatap olduğumuzu bilinçli bir şekilde anlamak ve anlatmak…

         Namazla ve dinle dalga geçen, hatta kendilerini Peygamberden üstün görüp yarı tanrı olduğunu açıkça ilan eden tımarhane kaçkınlarının içyüzünü ortaya koymak.

         Böylece Kürt kardeşlerimizin önündeki bu ayak bağını koparıp atmak!

         Bu hepimizin en asli görevi olduğu kadar başta Kürtlerin kendilerine düşen bir vazife olmalı.

         Onlarda artık bu örgütün Kürdün ne dini ve ne de tarihi değerleri ile alakası olmayan bir yapı olduğunu açıkça tartışabilmeli.

         Üstelik Kütlerin menfaati gibi bir amaçları olmadığını gerçeğini de kabullenmeli.

         Ülkemizde çok büyük bir Kürt ve Türk çoğunluğun kalbinin barış için çarptığını biliyorum.

         O zaman ne diye savaş kışkırtıcı bu örgütün itibarı nezdimiz de hak ettiği çukura gönderilmiyor halen daha anlayamıyorum?

          

        

 

Not:Ülkemizde özlemini çektiğimiz “barış” ile ilgili

        Olarak kaleme aldığım “Ateş ve Kadın” isimli

         Roman çıkmıştır. İlgilenenlerine arz olunur