Suriye’deki savaş bitiyor derken öngörülmeyecek şekilde büyüyor. IŞID’i bahane ederek, dünyadaki tüm emperyalist güçler bölgeye askeri yığınak yapıyor. IŞID’e operasyon yapma kılıfı altında, Irak ve Suriye’de istedikleri yerlere bombalar yağdırıp, operasyonlar yapıyorlar. Binlerce sivil Müslümanı ve zalim Esed’e karşı özgürlük mücadelesi veren  direnişçileri katlediyorlar.
        
         Rusya’nın Suriye’de sıcak savaşa girmesi beklenen bir durum değildi. Esed’e her türlü desteği veriyor olmasına rağmen, Suriye’deki iç savaşa  devlet olarak  bir fiil girmesi, savaşın sınırlarını biranda genişletti.
           
         Rusya lideri Putin; açık risk alarak, netice almayı alışkanlık edinmiş bir devlet görevlisi. Devlet görevlisi diyorum çünkü; Rusya’nın başına gelişi normal bir siyasetçi usulü değil. Rus istihbaratında yetişmiş, geçmişi hakkında kimsenin bilgi sahibi olmadığı, siyasi kariyeri tamamen devlet başkanlığıyla başlayan kapalı bir kutu. Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla  çöken kominist devlet yapısından sonra, eriyen ve dünyadaki güç dengesinden düşen Rusya’yı, toparlamak üzere devletin başına getirilmiş görüntüsü veren bir imaj. Gürcistan’da, Kırım’da açık riskler alarak netice almış ve bu tarz siyasetle, yol almayı alışkanlık haline getirdiği anlaşılan kontrolsüz bir siyasi kişilik. Dünyayı, ikinci dünya savaşına sürüklemiş faşist Almanya lideri Hitler’in günümüzdeki bir benzeri.

         Türk hava sahasına giren bir Rus uçağının düşürülmesiyle savaş yeni bir boyut kazandı. Batı bloğunun, özellikle Amerika’nın bu gelinen noktadan çok memnun oldukları anlaşılıyor. Çünkü bir taşla, birkaç kuş vurmuşçasına siyasi denklemdeki elleri güçlendi. Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi bir zorunlu durumdu. Fakat bu durumun oluşmasının planlamasını kimler yaptı ve neyi hedefledi, bu konularda kafa yormamız gerekli.

          Tüm emperyalist ülkelerce modern silahların kullanımıyla, Müslüman coğrafyada Müslümanları katledip, yurtlarını istila etme hareketine dönüşen bu savaşın, İngiliz ve Amerikan başkanlarınca uzun süreceğinin beyan edilmesi, derin hesaplar ve tuzaklar konusunda bir bilgi sunuyor. 
        
          Bazı insanlar, 1.dünya savaşındaki hesapların daha bitmediğini ve aynı sınırlarda savaşın devam ettiğini beyan ediyor. Ben hesabın daha derin olduğunu düşünenlerdenim. Haçlı seferlerinin modern versiyonu olduğunu düşünenlerden. 11 Eylül sonrası basının karşısına geçen başkan Busch; yeni bir haçlı seferi başlatacaklarını deklare ederken ve Amerika’nın derin adamlarından Kissinger; bundan sonra savaşların Müslüman coğrafyasında olması gerektiğini söylerken, günümüzde yaşanılanlara bir ışık tutmuş olmuyor mu?