Neden anlamak istemiyoruz ki?

Meselelere yaklaşım tarzımızı bir türlü bilimselleştiremiyoruz. Bu çok üzücü. Defalarca Isparta'nın yastık altı parasının çokluğundan söz edildi. Doğru... Çünkü Isparta halkı yıllarca Demirel'in, ağzında yumuşatıp verdiği gevişle (afedesiniz bebeklere öyle yapar anneleri) karnını doyurdu.

Daha doğrusu halk kendi ürettiğini yeme başarısına yönlendirilmedi. Değil mi ki özellikle Demirel'in başbakanlığı cumhurbaşkanlığı döneminde "Baba halleder", "Babaya gideriz" "Baba bilir" denmedi mi? İşte bu yanlış anlayış Isparta halkını hem becerisiz (kusura bakılmasın hepimiz dahiliz, hem aç gözlü, hem de tembel etti.

Yani Ispartalı terleyerek kazanma ve paylaşım yerine bencillik içinde yetişti. Bugün bu anlayışın sıkıntısı çekiliyor. Bir türlü önümüzdeki engelleri aşmayı öğrenemedik. Her zaman birilerinin aşırtmasını bizi desteklemesini bekledik. Çok yanlış. Bir yerlere de gelemedik.

O kadar alçaldık ki Demirel"Hepinize bir ev, bir araba anahtarı vaatediyorum" dedi buna bile inandık. Oysa çocuk bile inanmaz buna. Ama bu millet inandı. Neticede ev ve araba geldi mi? Dikkat; Demirel'in bu sözlerinden sonra yine onların döneminde bu ülkenini ekonomisi oturdu. Çöktü. Buna ne diyeceksiniz? Zira Kurda sormuşlar "Ensen neden kalın?" Kurt; "Kendi işimi kendim yaparım" demiş.

 İşte biz bu anlayışı bir türlü kavrayamadık. Gelelim sadede; ekonomik kalkınma sadece bir milletvekilinin yapacağı iş değildir. Kalkınmada en büyük hamle milletten gelmeli. Bu da ancak özelleştirme ruhuyla olur. Her şeyi devletten bekleyerek, devlete yükleyerek olmaz. Isparta'nın ekonomik dinamizmi elinde tutan kesimi elini cebine atmalı. Bırakmalılar bu pintiliği ve korkaklığı. Bırakmalılar hükümeti, devleti suçlu bulmayı.

Önce mantalite değişmeli. İşte buyrun Isparta belediyesi... Önceki başkan Hasan Balaman özelleştirme ruhunu getirdi. Örneğin araç kiralama sistemi! Mükemmel. Ama Y. Ziya Günaydın Bey ise yükü belediyeye yüklemeyi tercih etti. Yeni araçlar alınması yönüne gitti. Bütünüyle yükü belediyeye, halka yani devlete yükledi. Yanlış. Dünya özelleşmeye doğru gidiyor, bunlar tutmuş geriye doğru gidiyor.

Aynı anlayış milletvekillerini sıkıştırıyor. Kanımca milletvekillerinin esas görevi Türkiye'yi dünya konjonktüründe temsil etmedir. Ali meclis bunun için vardır. Onlar oralarda milletin vekilleridir. Dikkat; asalet millettedir. Peki asaleti elinde tutan insanlar önündeki işini yapmak için terlemeyi göze alamıyorsi, senin tembelliğine ve pintiliğine kefil olarak vekil nasıl koştursun? Bu olacak işmi. Dedim ya önce mantalite değişmeli

Zira Türkiye son zamanlarda dünyanın dört bir yanından gelen yatırımcı işadamlarına ev sahipliği yapıyor. TUSKON adı altında görev yapan bir kuruluş bunu yapıyor. Haberleri hiç mi izlemiyor bu millet anlamıyorum. İşte milletin yukarıdaki temsilcileri bunu yapıyor. Ama ne hikmetse tabandan bir hareket yok.

Çünkü Demirel bu milleti kötürüm etti. Tembelliğe alıştırdı. Ne yazık ki Demirel yırtıcı, cabbar, cevval milletimizi sıkıştığı anda Ya Allah deyip ayağa kalkması gerektiğini öğretecekken maalesef sıkıştığı anda "Baba" diye kendisini çağırmasını öğütledi ve öğretti. İşte Isparta'lının daraldığı anda milletvekillerine asılmasının tek sebebi bu. Maalesef. Artık insanımız bir şeyleri anlamalı.

Devletten beklemek yerine kendisinin terlemesi gerektiğini bilmeli. Rahmetli Özal bunu anlatmaya çalıştı. Sayın Başbakan yönetimindeki hükümette bunu ön görüyor. Zira tüm dünya bu yöne gidiyor. Asıl yapılması gereken de bu. Türkiye'de bunu yapmak zorunda.

 Aksi halde daha çok beklenir. Bu tutucu mantık bitmeli. Milletvekilleri tabandan yükselen ufuksuz beklentilerle meşgul edilmemeli.