Ben suyum, hani nerdeyim. Var mıyım, yok muyum? Ben suyum, bir parça oksijen, iki parça hidrojen. Ben suyum, yer yüzünde varlık ve yokluk aleminde en fazla yer tutan. Ben suyum, görünmez bir el beni yeterince var etti. Bana yaşamın kaynağını bahşetti.
Ben suyum, beni yaratan kudretin sonsuz ilminde hep vardım. Ben, yaratıcının mutlak iradesinde hep vardım. Sadece, varlık elbisesi giydirilmemişti. O ol dedi, ben oluverdim. Rabbim beni yarattı, varlık elbisesine büründüm. Bana renk ve şekil vermedi. Renksiz, şekilsizde var olunuyormuş, kendimde onu gördüm. Gazdan katıya geçişte bana ana bir form verdi. Ben bir sıvı idim. Sıvıların yeryüzünde en çok olanı ve bana her şey de az ya da çok bulunabilme izni verdi. Rabbim bana can verdi, sende sebepler dairesinde can oldu dedi. Bende can oldun, her türlü canlıya…
 Ben varım, çünkü okyanusum, denizim, gölüm, nehirim, dereyim, yağmurum, karım. Ben varım çünkü insanlığın yaşam alanının çoğunu ben kaplarım. Yaşadığı yerin kıyısında bazen bir okyanus, bazen bir deniz, bazen bir göl veya nehir. Yıllar yılı yaratılan tüm canlılar bana yakın olmak zorunda kaldı, çünkü onlar vücuda gelirken çoğunu benden aldı. Beni var eden, beni yaratan kudretli el canlıları yaratırken çoğunu benden yaptı.
Ben suyum, evet değerliyim. Bana değer katan canlıların bana muhtaç olması gibi görünse de bu doğru değil. Bana bütün bu güzellikleri, tüm güzelliklerin kaynağı, sonsuz ilmi olan rabbim bahşetti. Beni var edende onun bu sonsuz iradesidir. Ben bundan dolayı değerliyim. Beni yaratan, bana değer katandır. Varlığımı, O’nun sonsuz ilmine borçluyum. Çünkü hiçbir şey olmadan evvel bile ben onun sonsuz ilminde hep vardım. O’nun iradesiyle var oldum ve yine onun tasarrufu ile var olmaya devam edeceğim.
Ben suyum, beni de bir yaratan var. Kendime baktıkça O’nu görür, O’nu işitir, O’nu duyar, O’nun eşsiz sanatını seyrederim. Dokunduğum toprakta, havada, bulunduğum canlıda hep onu görürüm.
Ben suyum, Rabbim bana görünen bir şekil vermedi, bulunduğum yerin şeklini alırım hep. Rabbim beni yaratırken rahmetinden bolca verdi, o yüzden bana rahmet dendi. Başka başka sıfatlarından da serpiştirdi. Cemal ve Celal sıfatından da ekledi. Güzelliğimi Cemal’inden aldım, öfkemi Celal’inden aldım. Çiçeğe Cemal ismi ile giderim, dikene Celal ismiyle.
Rabbim beni aziz ismiyle, izzetli ve onurlu yarattı. Beni her şeye galip gelebilecek bir fıtratta yarattı. O yüzden yerin altından da, yerin üstünden de geçerim. Bazen bir rüzgara tutunup göklere çıkarım. Sağanak sağanak rahmet olup yağarım. Bazen kurak toprakların yanık bağrına düşerim. Bazen bitkilere, bazen güllere düşerim. Şeklim, rengim, kokum yoktur benim. Ben bir aynayım bana dokunanın kokusunu, şeklini, rengini alırım. Bana bakan da kendini görür, rengini görür.
Bazen yokluğu, bazen varlığı temsil ederim. Bazen gözyaşı olurum, yürekteki yangını söndürmektir görevim. Bazen mutluktur benim adım. Bazen hüzündür, gözlerden akan. Bazen buz keserim, bazen beyaz kelebek gibi uçarım, bazen aldığınız nefeste sadece nemim.
Aslında ben hep döner dururum. Buhar olur göğe çıkar yağmur olur, kar olur yere inerim, nehir olur coşarım, göl olur durulurum, deniz olur tevazunun zirvesi olurum. Rabbim beni de çift yarattı bir parçam oksijen, bir parçam hidrojen. Birbirimize aşkla bağladı. O yüzden ayırmak zordur bizi. Rabbime de aşkla bağlıyım, ondan hep Rumi gibi döner dururum. O da kalp gözü ile bana baktı ve bendeki aşk ona aktı. O yüzden semaha kalktı.