SDÜ EĞİRDİR SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTESİNİN YAŞAM ÖYKÜSÜ...

İkinci Bölüm
 

                                    Burdur’a Üniversite kurulması gündeme geldiği zamanlarda,Eğirdir Su Ürünleri fakültesini,neredeyse Burdur’a kaptırıyorduk. Sayın MUMCU,”yanlışlıkla imzalamışım” dedi de,Fakültemizi Burdur’a kaptırmaktan son dakika kurtarmıştık.
                                    Bir de,önceki Rektör zamanında Eğirdir’de,neredeyse bir tek SDÜ’lü öğrenci kalmayacaktı.Ne imiş efendim,Rektör BAYDAR ile Eğirdir Belediye Başkanı restleşmişler de,özür dilenmeliymiş de,falan da filan…Tabii,biz bunları geçeceğiz,analitik düşünerek,sebep-sonuç ilişkilerini irdeleyerek yani;bilimsel düşünerek,arka plân ve derin analizlerle EĞİRDİR SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTESİNİ çözeceğiz…
                                                                             ***
                                  Bu bölümde; İstanbul ve Eğirdir karşılaştırması yapacağız. Pof.Dr.Gülşen TİMUR ismi,Su Ürünleri Akademik camiasında çok iyi tanınan,Eğirdir Su Ürünleri Fakültesinde eşi Prof.Dr.Metin TİMUR’la birlikte 11 yıl gibi uzun bir süre Eğirdirde çalıştıktan sonra İstanbul Su Ürünlerine transfer olan iki değerli bilim insanımızın görüşlerine yer vereceğiz…
                                 Prof.Dr.Gülşen TİMUR,Eğirdir Gölü’ndeki Kerevit hastalığını ilk teşhis eden ve de tedavi yöntemini ilk uygulayan bilim kadınımız.Şu anda,İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Dekan Yardımcısı. İstanbul Su Ürünleri: 93 – 93 demiştik. Yani,kontenjanın tamamı yerleştirilmiş, atıl kapasite yok. Eğirdir,neden böyle oldu,bir Allah’ın kulu da mı tercih etmedi Eğirdir’i?!!!
                                 Gelin,hep beraber Gülşen hocaya bir kulak verelim:
                                 “…Türkiye’nin her tarafında çok sayıda, yeterli öğretim üyesi olmadan Su Ürünleri Fakülteleri açıldı…Hepsine de birbirine benzeyen dersler kondu.Her sene,Dekanlar toplantısında düzenlemeler yapılıyor…En son yapılan toplantılardan birine de Ben,İstanbul Su Ürünleri Fakültesi Dekanını temsilen,Dekan Yardımcısı olarak Ben katıldım.Gördüm ki; oradaki katılımcılardan büyük bir kısmının probleminin,kendi Fakültelerine öğrenci bulamadıklarını ifade ettiler.Dekan veya Dekanı temsil eden öğretim üyeleri bunu ifade ettiler…Ben de;İstanbul temsilcisi olarak,bizde öyle bir problemin olmadığını,hatta bizim isteğimizin dışında ( 50 ) öğrenci istedik,bu sayı her sene artarak,bu sayının ( 110 )’a kadar çıktığını bildirdim. Bunda da bizim, öğretim üyesi kalitesi rol oynadığı gibi, en önemli tercih nedenlerinden biri de, MESLEKİ İNGİLİZCE adı altında, her dönem ( 4 ) yıl boyunca, MESLEKİ İNGİLİZCE dersi veriliyor…Her dönem,haftada ( 6 ) saat MESLEKİ İNGİLİZCE veriliyor…Bu dersi alabilmek için,öğrenciler Fakülteye kayıt olduklarında,İngilizce sınavına giriyorlar.Başaranlar,direkt mesleki İngilizce ve meslek derslerine başlıyor.Başaramayanlar ise, ( 1 ) yıl hazırlık okutuluyor.Hazırlık sonunda başaranlar,normal eğitime ve mesleki İngilizce ile birlikte mezun olup gidiyorlar…”
 

                                                                         ***
                                …Evet,sanırım Gülşen Hoca,bir ipucu vermiştir başarının ve de tercih edilmenin anahtarı konusunda.İsterseniz,EĞİRDİR’e gelelim.Konumuz EĞİRDİR olunca,akan sular duruyordu.Gülşen Hoca,Eğirdir çocuğu idi.Isparta eski milletvekili merhum İbrahim YAMAN’ın kızıydı.Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinden Veteriner hekim olarak mezun olmuştu ve Akademik kariyerde ilerleyerek Profesörlüğe kadar yükselmişti.Eğirdir Su Ürünlerinde de eşiyle birlikte ( 11 ) yıl görev yapmıştı.
                              Bakın,EĞİRDİR için neler diyordu Gülşen Hoca:
                            “…Biz Eğirdir’de ( 11 ) yıl çalıştık.Orada,Üniversitenin kuruluşunda da çalıştık…Isparta’da iki yıllık Sağlık Bilimleri Meslek Yüksek Okulunun Müdürlüğünü yaptım.Ona rağmen,Isparta’da değil,EĞİRDİR’de oturduk.Tıp Fakültesi kuruldu,onların kuruluşuna yardım ettik.Metin Hoca,Sağlık Bilimleri Enstitüsünün Isparta’da kurucusu oldu.Ve onun da Enstitü Müdürlüğünü yaptı.Hep EĞİRDİR’de oturduk.Bugünkü Eğirdir Su Ürünleri Fakültesinin öğretim üyelerinin ise çoğunluğu,Isparta’ya gidiyor,oraya yerleşmiş durumda…Çünkü;çocuklarını Isparta’daki orta öğretim kurumlarında okutuyorlar.Biz,öyle yapmadık,çocuklarımızı Eğirdir’de okuttuk.Bu nedenle,öğretim üyeleri Eğirdir’i istemiyorlar.Isparta’da ve Kampüste yaşamak istiyorlar.
                                İki bölünmüşlük nedeniyle,bu Fakültenin öğrencileri arasında bir rahatsızlık yaratması kaçınılmazdı.Hocalar Isparta’da olduğu için,öğrenci hocaya ulaşamıyor ve olması gereken hoca-öğrenci ilişkisi maalesef böyle bir ortamda tesis edilemiyordu.Tabii manzara,haliyle üzücü idi…”
                                                                    ***
                               …Ve Gülşen Hoca, 85’li yılların EĞİRDİR SU ÜRÜNLERİ’ni,bakın nasıl anlatıyordu:
                              “…85’li yıllarda,en yüksek puanlı öğrenci bize EĞİRDİR’e gelirdi.Çünkü; Onlar,Eğirdir’deki eğitimin kalitesini ve öğrenciye yaklaşımını olumlu yönde duyduklarından, EĞİRDİR’E ÖĞRENCİ FULL GELİRDİ. 60 tane öğrencimiz olurdu.Ve mezun olan öğrencilerimiz de, Tarım Bakanlığında çok iyi yerlere gelmişlerdir.Özel Sektörde de çok sayıda çalışan öğrencilerimiz vardır.Bunlar,EĞİRDİR’İN SU ÜRÜNLERİ ÖĞRENCİLERİ”
 

                                                                 ***
                                 Bilmem yorum yapmaya gerek varmı?...
                                                                                                                                DEVAM EDECEK…
                                                                             

 

Üçüncü Bölüm

                           Bu bölümde,Prof.Dr.Metin TİMUR’un değerlendirmelerine yer vereceğiz. Metin Hoca;Prof.Dr.Gülşen TİMUR’un eşi.Metin Hoca, EĞİRDİR SU ÜRÜNLERİ’nin Yüksek Okul iken Müdürlüğünü yaptı. Öğretim Üyeleri Isparta’ya gitmesin diye,zamanın Eğirdir Belediye Başkanı merhum Hüsamettin TANIŞ’ın,Belediye Personeli için yaptırdığı Lojmanları, öğretim üyelerine tahsis ettirdi.
                         83’den 94’e,yani;Eğirdir’de görev yaptığı yıllarla bugünü karşılaştırıyor ve ilginç sonuçlara ulaşıyordu Metin Hoca. Örneğin; Öğrenciler,15 gün süre ile TEKNİK GEZİ’ye çıkarılıyor,otobüs tutulup bütün Türkiyedeki Su Ürünleri İşletmelerinde inceleme yaptırılıyordu.Öğretim üyelerinin tümünün katılımı ile,öğrenciler mezuniyet tezi seminerini yapıyordu…Şimdi ise,bu ortadan kaldırılmıştı ve her öğretim üyesi,ayrı ayrı kendi odasında yaptırıyordu mezuniyet tezi seminerini.Bu durum ise;birlikte ve beraber düşünmeyi kaybettiren bir etkendi.
                                                           ***
                        …Evet,bir giriş yaptık sadece. Metin Hocayı,kısa yoldan anlayalım diye.İsterseniz,Metin Hocayı dinleyelim,ne dersiniz?Ama n’olur,can kulağı ile:
                       “…Eğirdir’in eğitim problemleri ile, İstanbul yada diğer Fakültelerin eğitim problemleri,tercih edilme veya tercih edilmeme sebeplerinin,kendine özgü nedenleri var.Tabii,teşhislerin de…Onun için,genelleme yaparak açıklamakta, hatalı sonuçlara varırız.”

                                                            ***
                       EĞİRDİR SU ÜRÜNLERİ’nin eski Müdürü Prof.Dr.Metin TİMUR, Eğirdir Su Ürünleri Fakültesinin,hiç tercih edilmeme nedenini bakın nasıl açıklıyor:
                     “…Su Ürünleri Fakültesinin eğitim camiası,kendi içlerinde mesleki inanç ve şevklerini kaybetmişlerdir. Bunu nereden anlıyoruz: Hocaların bir kısmı Eğirdir’de kalmak istiyor,bir kısmı da Isparta’da kalmak istiyor.Demek ki,bir fikirde bile birleşemiyorlar ve hedefleri yok.
                     Doğan bey (=Prof.ATAY), ne güzel söylemiş.Hocalar,tatbikatın başında olacak,Su Ürünleri sanayicileriyle yani; üreticilerle bire bir temasta olacak,gelişmeleri yakından izleyecek öğrencilerle birlikte…”

                                                         ***
                      Her Fakültenin,fiziki kapasitesinin üzerinde öğrenci kabul etmeye başlamasını ve ek gelir için gece eğitimi programlarının açılmasını yanlış bulan Prof.TİMUR, bunun sonucu olarak da, piyasada bilgisiz,yetersiz Su Ürünleri Mühendislerinin oluştuğunu söylüyordu…
                     …Ve çok çarpıcı bir saptamada bulunuyordu Prof.TİMUR: “Su Ürünleri Fakülteleri,günün koşullarına göre,kendilerini revize edemediler.Dolayısıyla,eğitim-öğretim ders programının %60’lık bölümünü,şu anda TEMEL BİLİMLER oluşturmakta…%40’lık MESLEKİ EĞİTİM tahsili almış öğrenciler,Avrupa standartlarına yaklaşmış Üretim Tesislerinde başarılı olamamaktadırlar.Bunun,YÖK tarafından ciddi bir şekilde incelenmesi gerekmektedir…”
                                                         ***
                       Prof.TİMUR, aynı camiadaki meslektaşları için de bakın nasıl bir bakış açısı sergiliyordu: “…Söz konusu Su Ürünleri Fakültelerinde;Prof.-Doç. ve Yrd.Doç. düzeyindeki öğretim üyelerinin geçmişleri,detaylı bir şekilde incelendiğinde,bunların büyük bir bölümünün gerek üreticilik,hastalıklar,işleme teknolojisi ve avlama teknolojisi ile alâkalarının olmadığı görülür.”
                      Türkiye’deki Su Ürünleri Eğitimindeki bu çıkmazın çözümünü ise,Metin hoca,bakın nasıl bulmuştu: “…Bu öğretim üyeleri incelendikten sonra, gerekli görülen Fakülteler ya birleştirilmeli,veya öğretim üyeleri başka Fakültelere aktarılarak kapatılmalıdır.”

                                                                                                       DEVAM EDECEK…
                               Yarın: TÜRKİYE GENELİNDE SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTELERİ
                                           VE YÜKSEK OKULLARI KARŞILAŞTIRMASI…