Hapishaneden annesini görmek için izin alan mahkum üst kat komşusunu ve para isteyip alamadığı bakkal amcayı öldürdükten sonra polislerce yaralı olarak yakalandığını; okuyoruz gazetelerde.

Yahut;

          Hapishanelerde kapasitenin üzerinde mahkum barındırılmasından, hapishanelerin yetersizliğinden ve çıkan isyanlarda onlarca insanın dumandan boğularak öldüğünü okuyoruz.

Yahut;

         Kapının önünde park etme tartışması nedeniyle milli sporcu ve arkadaşının komşusu tarafından arkadan ateş edilerek vurulmasını okuyoruz vs.

         Bu hafta her yıl gibi adli yıl açılışları yapıldı. Toplumda adalet ve huzur duygusunu oluşturacak hiçbir asli çözümler tartışılması yapılmaksızın bilindik cümlelerle bilindik konular kamuoyuna deklare edildi.

          Yargı toplumda yerine getirdiği işlevle” Güven duygusu ve huzur” duyulmasına sebep olabiliyorsa doğru işliyor demektir. Bu duyguyu oluşturamıyorsa eksik işleyen bir kurum yahut doğru tanımlanmayan maddi kurallar var demektir.

         Cezaların amacı nedir? Kanaatimce; cezaların iki amacı olmalıdır. Suç işleyeni suçtan alıkoymak, caydırıcılık ve mağdur nezdinde adalet duygusunu yaratacak tatmin olma.

         Suç işleyen kimsenin ceza olarak hapsedilmesi onu suç işlemekten alıkoyuyor mu? Caydırıyor mu?   Ve de mağdurda adalet duygusu oluşturuyor mu?

         Örneğin modern Avrupa’nın göbeğinde 70 insanı öldürmüş aklı başında bir kişinin 24 yıl hapse mahkum edilmiş olması bu iki soruya olumlu cevap vermemizi sağlıyor mu?

         Ayrıca; insan bedenine karşı işlenmiş suça karşılık mağdur insanda adalet duygusu oluşturmayan hapis; ceza olarak kabul edildiğinde sanık ile mahkum arasındaki farkı ortadan kaldırmıyor mu? Mahkum olmadan esasen sanık cezalandırılmış olmuyor mu?

          Kanaatimce; hapis sanık (suç işlemiş olma şüphelisi) ’ın kaçmasını veya topluma başkaca zarar vermesini (benzer suçları tekrarlamasını) veya özgürce ve adilce yapılacak yargılamayı etkilememesi için (delilleri karartması gibi) ihtiyadi tedbir niteliğinde geçici olarak uygulanacak özgürlüğün kısıtlamasıdır. Oysa ceza sanığın şüpheli olmaktan çıkıp adil yargılandıktan sonra mahkum olduğunda suçun karşılığı olarak görmesi gerektiği sonuçtur.

          Kadim kültürlerle bağlantısını koparan modern seküler dünya;  aklını putlaştırarak bulmaya ve uygulamaya çalıştığı suç ve ceza sistemleri ne yazık kiinsanlığı huzurlu ve özgür kılmamış aksine huzursuz, korunaksız, tedirgin ve yalnızlaştırmıştır.

          Sokağa çıkmaktan çekinen, trafikte tedirgin, stresli, kaygılı, ürkek ve kendisini korunaklı sitelerle korumaya çalışan yalnız insanlar.

          İnsanlığın ihtiyaç duyduğu “güven duygusu ve huzur”  ise; insanı yaratanın inananlara yol gösterici olarak sunduğu kitabındaki şu değişmez kadim gerçekte saklı olduğunu düşünüyorum;

 

“Ey temiz akıl sahipleri; kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.” (Bakara 179).

 

……

Kısas: Adil karşılık yasası; Aynıyla mukabele etmek, misliyle karşılık vermek. Cana can, Göze göz, Buruna burun,Kulağa kulak, dişe diş.