İlk kez 1569 yılında ibadete açılan bu Mabet, 4,5 asır acılara tanıklık etti: 1947’de tamamen yıkılıp özü ve mimarisine uygun olduğu iddia edilerek yeniden inşa edildi. 16’ıncı yüzyılda Camiye gelir getirmesi için dükkânlar, Çırak Okulu ve Saat Ayar Merkezi yaptırıldı, ancak bugün onlardan eser yok. 

HACI ABDİ AĞA ORADA YATIYOR

Camiyi yaptıran Hacı Abdi Ağa, vasiyeti üzerine hayata veda ettiğinde Cami Minaresi’nin yanına defnedildi. Havadar, şirin, sade ve tarih gizli eserin hüzün veren öyküsü:

Hacı Abdi Ağa’nın, Dönemin Valisi Firdevs Bey’e başvuruda bulunarak yaptırdığı O kutsal eser 5 yüzyıl boyunca fırtınalı süreçler atlattı. Eser günümüze bire bir orijinali olarak gelemese de izler olarak hâlâ ayakta.

Sadece bir ibadethane değil, sürekli gelir getirecek dükkân, çırak yetiştirecek okul ve saat ayar merkezi gibi kurumları da şemsiyesi altında barındıran eser, bugün o özelliklerinin tümünü kaybetti. 

1929’DA TESCİL EDİLDİ

1929 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Tarihi Eserler Tescili altına alınan Hacı Abdi Ağa (Halil Hamit Paşa- İplikçi- Orta) Camii’nin öyküsü bazen güven verici, bazen yıkıcı ve hüzünlendirici. İşte o öykü:

ACILARIN TANIĞI

Hacı Abdi Ağa, 1554’te Dönemin Isparta Valisi Firdevs Paşa’ya başvurup Cami yaptırmak istediğini söyler. Onay çıkar. Eser, 1569’da ibadete açılır. 

O dönemde Camiye gelir getirmesi için Vakıf kurulur, dükkân inşa edilir. Ve esnaf ve sanatkâra çırak yetiştirmek için Cami yerleşkesi içerisinde Okul inşa edilir. Çırak Okulu’nda yetişen çocuklar, gelecekte Caminin dükkânlarının da sahibi olur. 

Tarihi kayıtlarda Mimarisi’ni kimin üstlendiği bilinmeyen Camide temel anlayış aydınlık üzerinedir. Caminin Ana İbadet Salonu’nda tam 30 pencere bulunuyor. Caminin yüksek tavan şeklinde inşa edilmesi salonun aydınlık ve havadar olmasında temel etkendir.

Caminin ilk yapımının temel özeliklerinden biri de ağırlığının tahta olmasıdır. Eser, diğer tarihi yapıtların tersine Kubbeli değil, oyma şeklinde düz tavandır. Tavan üzerinde az ama öz işlemeler de yer alıyor.

ÇATI YANDI

6 yüzyıldır yaşayan Cami için ilk felaket 1725’te meydana gelir. Çatı tamamen tahrip olur. Aynı yıl içerisinde Caminin çatısı büyük bir onarımdan geçirilir.

ISPARTALI SADRAZAM EL ATIYOR

Ispartalı Sadrazam Halil Hamit Paşa, Hacı Abdi Ağa’nın yaptırdığı eseri inceler. 1569’da ibadete açılan ve 2 yüzyıldan fazladır hizmet veren ibadethanenin yıprandığını görür. Ve derhal onarım emri verir.

Eser 1782 yılında onarılır.

KAPASİTESİ DE ARTIRILDI

Sadrazam Halil Hamit Paşa, aynı zamanda eserin Doğu ve Batı taraflarına 2 kanat yaptırır. Isparta’daki ismi kitaplarla da ölümsüzleşen Sadrazam Halil Hamit Paşa, minare yanı sıra Caminin alt katına kitaplık yaptırır. O kitaplık bugün hala hizmette (Ancak bir farkla: Merkez Çocuk Kütüphanesi olarak)

ÜSLUBU ÇOK FARKLI BİR MABET

Eser tarihi yapıt olmasına karşın Selçuklu ve Osmanlı Mimarisine hiç benzemiyor. Kendine özgü bir dili var. En belirgin özelliği;  aydınlığı… Tarihi kayıtlarda bu eser için şu notu düşüyor: ‘Bu Caminin Mimarı belli değildir. Mimar Sinan tarzına hiç benzemiyor. Şehirdeki Camiler içinde sanat itibariyle en güzel Cami idi.”

Dere Boğazı Yolu Azmin Zaferi Dere Boğazı Yolu Azmin Zaferi

1887’DE YILDIRIM DÜŞÜYOR, YANIYOR

Eser 1887’de yıldırım düşmesi sonucu yanıyor. Büyük hasar görüyor.

1890 yılında halkın bağış ve yardımlarıyla tekrar hayata döndürülüyor. 

1891 ve 1893 Depremlerinde büyük hasar görüyor. 

YIKIM ETKİSİ

Hacı Abdi Ağa Camii (Halil Hamit Paşa Camii) 1914 yılındaki Isparta Depremi’nde tamamen yıkılıyor. Minare yarı belinden uçuyor. Cami içerisinde ibadet edilemez hale geliyor.

I. DÜNYA SAVAŞI’NDA KADERİNE TERK EDİLDİ

Eser, I. Dünya Savaşı boyunca kaderine terk ediliyor. 
1929 yılında devreye Vakıflar Genel Müdürlüğü giriyor. Esere Tarihi Yapı tescili verip muhafaza altına alıyor.
Merkezi Ankara’da olan Hayırlar Yaptırma ve Koruma Kurumu’nun 1947 yılında Temsilciliği’ni açan Isparta Heyeti harekete geçiyor.

O HAFIZA TAMAMEN YIKILIYOR, AMA ASLINA UYGUN İNŞA EDİLDİĞİ İDDİA EDİLİYOR

Hayırlar Yaptırma ve Koruma Kurumu Isparta Heyeti, 1951 yılında eseri tamamen yıkıyor. Ve bugünkü halini inşa ediyor. Tarihi kayıtlara göre eser, orijinali ile aynı tek farkı eskisinden daha büyük olması. 

Yalnız Camiye gelir getiren 10 dükkân, Çırak Okulu, Kitaplık ve Zaman Ayarlama Enstitüsü yok oluyor.

ALT KATI ESKİDEN MÜFTÜLÜK OFİSİ İDİ

Caminin alt katındaki odalar, eskiden Müftülük ofisi olarak değerlendiriliyordu. Son zamanlarda bu değişti. Belediye Başkanlığı da İplikçi Camii olarak da bilinen esere Kütahya Çinileri ile süslü Şadırvan yaptırdı. Ancak Şadırvan bugün çok bakımsız durumda

Kültür Bakanlığı da 1955 yılında Caminin alt katında Merkez Çocuk Kütüphanesi açtı. Çocuk Kütüphanesi halen açık durumda 

266 KİŞİ AYNI ANDA İBADET EDEBİLİYOR

Caminin arsası 200 m2. İç alanı da bu ölçekte. Kadınlar Mahfili dâhil aynı anda 266 kişi ibadet edebiliyor. 
Cami huzur verici bir aydınlığa sahip
Cami içerisinde 8 ana direk yüksek tavanı taşıyor. Camide 30 pencere bulunuyor. 
Hat Sanatının seçkin örneklerine de sahip eser sadeliği seviyor. 3 ay önce tamamen boyanan eser, butik ama huzur verici bir mekân olarak dikkat çekiyor.
Minberi ahşap olan eserin, Mihrap’ında Ayet- El Kürsi yazıyor. Cami içerisindeki levhalarda ise Allah, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet (s.a.v.) 4 Halife, İlk Müezzinler Bilal-i Habeşi ve Ümmü Mektum ile dünyada iken cennetle müjdelenen sahabelerin isimleri yazıyor. 
Yazın klima, kışın kalorifer kullanılan Camide ihtiyaçları cemaat karşılıyor. Caminin Derneği de yok, lojmanı da yok. 
Vakıflar Genel Müdürlüğü koruması altındaki eser 2 külahlı, tek şerefeli Minareye sahip Çatıda Hat Sanatı ile yazılı Kelime-i Tevhid var.

MİMARİ DETAYLAR

Düzgün kesilmiş köfke taşından yapılmış olan cami kırma çatılı ve kiremit kaplıdır. İki katlı olan ve alt kat kütüphane üst kat cami olarak düzenlenen yapının bütün cephelerini, alt ve üst katın sınırını belirler şekilde bir profil dolaşmaktadır. 

Giriş, minare ile birlikte simetri teşkil eden çıkma olarak caminin kuzey-doğu köşesine eklenmiştir. Basık kemerli girişten merdivenlerle kütüphanenin üstünde yer alan harim kısmına girilir. Hafif enine dikdörtgen planlı harim kısmı, akantus başlıklı iki sıra altı sütun tarafından üç sahına ayrılmıştır. Ortadaki sahın diğerlerinden geniştir. Orta sahın tekne tavanlı, diğer sahınlar düz örtüdür. İki kenarı plasterli olan, mukarnas kavsaralı mihrap nişi iki kenardan bordürlerle sınırlandırılmıştır.

Üst kısmında yuvarlak kemerli alınlık yer alır. Harimi aydınlatan ve dışarıda yuvarlak kemerli alınlığa sahip olan alt pencereler harim içinde sivri kemerli bir alınlığa sahiptirler ve kuzeydekiler hariç hepsinin alınlığı yazılarla doldurulmuştur. Üstteki pencerelerin kemer içleri ve mihrap üstündeki yuvarlak pencere, renkli camlarla düzenlenmiş aralarında her birinde yazılar olan madalyonlar yer almıştır. Harimin kuzey bölümünde kadınlar mahfili yer almaktadır. Buraya çıkış harime girişin güneyindeki merdivenlerle sağlanmaktadır. Ayrıca kadınlar mahfilinin altında ve batı yüzde minareye geçişi sağlayan basık kemerli bir giriş yer almaktadır.

 Minare Caminin kuzey-batı köşesine yapılmıştır. Minare ve girişin altlarında zamanında çeşme olarak işlev gören giriş bölümünde iki, minarenin altında üç olmak üzere sivri kemerli sağır nişler bulunmaktadır. Minare, bu kare planlı çeşme yapısının üzerinde yükselir. İki köşesi plasterli kare kaideden, köşeleri pahlı pabuç kısmına geçilir. Gövde alt bölümdeki taş bilezikte sonra dilimli bir hal alır. Bu özellik şerefe altındaki taş bilezikle son bulur.

Taş bileziğin altında bir, üstünde iki sıra çini kuşak yer alır. Şerefe altı mukarnaslı ve akantus yapraklıdır. Şerefe korkuluğu geometrik oyma motifli dikdörtgen panolar şeklinde düzenlenmiştir. Petek kısmının üstünde bir sıra çini kuşak görülür. Külah iki aşamalı olarak yapılmıştır.