Dünyada Emsali Yok, Dere Boğazı Yolu Azmin Zaferi.

Isparta - Antalya arası Dereboğazı yolunun yapılışı, Görsel Tarihi...       

Isparta, Antalya Dereboğazı Yolu, Padişah Abdülhamit zamanında demiryolu olarak gündeme gelmiş ve bu yolun yapılmasının ne kadar önemli olduğu o zamanlar tartışılmış.

Daha sonra da 1950’li yıllarda Isparta’ya gelen Merhum Başbakan Adnan Menderes Dereboğazı yolunun en kısa yoldan Isparta’yı Antalya’ya bağlayabileceğini ifade etmiştir.

  Başlangıçta Dereboğazı Yolu Gelincik köyü, Gölcük’ün güneyi,  Ağlasun-Bucak olarak planlanmış. Ama rahmetli Hacı Mustafa Kazak kendisi Sav’lı olduğu için Dereboğazı Yolu’nun şimdiki güzergâhtan açılmasının en doğru karar olacağını savunmuştur. Hatta Menderes Isparta’ya geldiğinde o zaman Sav muhtarı olan Hacı Kazak, Menderes’i tünellerin olduğu yere götürmüş ve ‘Sayın Başbakanım, Antalya şu dağların arkasında’ demiştir.

 Başbakan Menderes ise o zaman o dağları aşmanın zor olacağını, bu nedenle Ağlasun üzerinden yol açılmasını önermiş. Dereboğazı Yolu aşığı olan Rahmetli Hacı Mustafa Kazak Dereboğazı Yolunu Yaptırma ve Yaşatma Derneğini kurmuş, daha sonra Sav’dan birçok insanı oraya götürerek kazma kürek yol inşaatında çalışmalarına önder olmuştur. O günün şartlarında yol inşaatında çalışan insanları sigorta yaptırmıştır. O insanların emekli olmalarında da öncülük yapmıştır.

HACI KAZAK SAV’A NE FAYDASI OLACAK? DİYE ELEŞTİRİLDİ  

       Hacı Mustafa Kazak, Sav Belediye Başkanı olduktan sonra Dereboğazı Yolu çalışmalarına hız vermiştir. Hatta bazı art niyetli kişiler ‘Dereboğazı-Antalya Yolu’nun açılmasının Sav’a ne faydası olacak’ diye dedikodu yapmışlardır. Bu şekilde konuşanlara Hacı Kazak, ‘Antalya yolu Dereboğazı’ndan açılırsa siz ürettiklerinizi bu yol güzergâhı üzerinde satacaksınız’ diyerek ne kadar ileri görüşlü olduğunu ispatlamıştır.

1995 YILINDA HİZMETE GİRDİ

En Güzel Nostaljik Isparta Kareleri.. En Güzel Nostaljik Isparta Kareleri..

Rahmetli Hacı Kazak, rahmetli Hacı Necati Çelik, rahmetli Kadir Gülsoy, rahmetli Kadir Boylu, rahmetli Yorgancı Memiş tarafından kurulan Dereboğazı Yolu Yaptırma Derneğinin çalışmaları 1970’li yıllarda hız kazanmış, derneğin çalışmalarıyla şimdiki Kazak 1 ve Kazak 2 tünelleri açılmıştır. Rahmetli Sayın Turgut Özal 1986 yılında Başbakan olarak Isparta’ya geldiğinde Dereboğazı-Antalya yolun temelini atmıştır.

Karacaören barajı manzaralı Isparta Antalya Dereboğazı yolu

Dereler durgunlaşmıştı. El yordamıyla setler açılıp, zafere ulaşılmıştı. Sular gürleyip aktı, insanlar hayranlıkla baktı. Onlar Dereboğazı yolunu aşıp, Antalya"ya ulaştı. Şimdi sırada demiryolu projesi vardı. Lakin yüreklilerimiz sinmiş halde kaldı.

Isparta yakın tarihe kadar,  (yaklaşık yarım asır öncesi ) meşhur " Fandas Beli " nin de bulunduğu patika yolla dış dünyaya açıktır. Bir bakıma çıkmaz sokak gibidir. Isparta"da eski hanlar, hancılar ve kervanlar kalktığından itibaren Ispartalı ürettiğini satamaz, üretileni alamaz durumdadır...

Konya yolu geçit vermediğinden ulaşım yapılamıyor, Antalya"ya Burdur üzerinden dolaşılıyordu. Önce, Baladız - İğdecik, Senirce, Çünür köyleri güzergahından (Şimdiki İstanbul yolu) yeni bir yol olarak açıldı. 1962 yılından sonra , Adalet Partisinin başındaki hemşerimiz Süleyman Demirel"in başbakanlığı döneminde, Konya yolu genişletildi. Sonra Isparta - Ağlasun - Bucak arası yol açılarak Isparta rahat çıkış yolu buldu, birazcık nefes aldı.

1970"li yılların başında, şimdiki Dereboğazı yolunun açılmasına başlandı. Önce  tünellere kadar servis yolu açıldı. Ardından tüneller delindi. 1980"li yıllarda da Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal"ın başbakanlığı döneminde bu yol devlet proğramına alındı. Ancak, 1991 yılında Doğru Yol Partisi Genel Başkanı olarak Demirel"in tekrar iktidara gelmesiyle yol yapımı tam anlamıyla karayolları agına girdi. Ve ödenekleri muntazam alınarak, bugün üzerinden geçilen yol tamamlanmış oldu. Bu yol yalnız Isparta - Antalya yolu değil, aynı zamanda İstanbul - Antalya yolu da oldu.
 
Bu yolun destanı literatüre geçecek değerdedir. Ispartalı bir grup mücahit bıkmadı, usanmadı, ufuklarına sığmayan işlere giriştiler. Ömürlerini bu yolun açılmasına adadılar.
Öyle insanlar çıktı ki Isparta"dan; açlıktan mideleri buruşsa, susuzluktan nefesleri kurusa kimseye iç hallerini belli etmeyecek karakterde olmalarına rağmen, bu yol için kapı kapı dolaşıp para istediler. Dahası kimin elinde ne tür alet varsa israrla aldılar. Nerede yol yapımından anlayan mühendis varsa, bilgisinden yararlanmak  için dil döktüler. Ayaklarına defalarca gide gele kaç çift ayakkabı aşındırdılar. Yoruldular, yılmadılar söz konusu yolu açmaya çalıştılar. 


 
İğneyle kuyu kazar gibi, hiç durmadan didinip, kendi çabalarıyla kırk yılda ancak asgari bir seviyeye ulaştılar. Daha sonra sıklıkla devlet kapısına gidip gelmekle yolu devlet proğramına aldırmayı başardılar. Özel hayatlarını, aileleriyle ilgilenmeyi dahi bu yol yapımı uğruna sonuncu sıraya atan bu gönüllü hizmet neferleri; yolu kimin açtığıyla değil, açılmış olmasıyla gururlandılar. Şimi bu yoldan sadece Ispartalılar değil, 81 vilayet insanı geçmektedir.

Sözü daha fazla uzatmadan söylemek gerekirse, mücahitler öncü oldu, Ispartalılar azmetti, devlette imdada koştu. Bir ülkede halk inandığı ülkünün peşine düşmüşse üstesinden gelemeyeceği zorluk yoktur. Ispartalılar bu yolun yapılması yönünde haylice uğraş verdiler. Anadolu"yu Akdeniz"e kavuşturdular.
 
Dereboğazı yolu bugün Antalya"yı yakınlaştırmasıyla ve manzarasıyla seyahat edenleri hayranlıkla karışık hayrete düşürüyor. Bu etkide kalışla, gelecekte yolun trafiği taşıyamaz düzeye geleceğini düşünüyorlar ve emeği geçenlere dualarıyla birlikte teşekkür ediyorlar.

Gazeteci Ayfer Aytaç'ın kaleminden Dereboğazı..

1.) Bölüm 
Isparta- Antalya, birbirine en yakın komşu şehir. Antalya, pek çok Ispartalının yerleştiği ikinci adresleri...

Yakın geçmişte bir vakit günübirlik Antalya"ya gitmiştim. Komşuma gider gibi, bir kaç saat komşumda hoş sohbet eder gibi, dostla özlem giderir gibi bir ziyaretti bu.

Ne zaman ki Antalya"ya gitsem, tünellerden geçerken, zaman bakımından geride kalmış yıllara takılırım. Dereboğazı tünelleri açılmadan öncesi ne kadar uyuşuk bir şekilde Antalya ya ulaşırdık. Yolculuğumuz yaklaşık beş saat sürerdi. Burunsuz tabir edilen önden motorlu, 60-70 senelerinin lüksü hantal, klimasız otobüsün içinde, eski yoldan geçerken Köroğlu belinde başlardı baş dönmelerim. Mide bulantılarıma, sıkıntılı terlemeler eşlik ederdi. Taka otobüs içersinde kısa mesafeli dönemeçleri dönerken bir sağa, bir sola kaykılır dururduk. Otobüsün çıkardığı gürültülü motor sesine bazı yolcuların öğürmeleri eşlik ederdi. Çocuk yaştaki muavin, yenilik diye bilinen küçük siyah poşetleri her hangi bir kusmaya karşı yolcuya servis ederdi.

Havalandırması, tavanındaki muavinin gücü nisbetinde aralanan küçük bir aralıkla sağlanan otobüsün içinde, yolculuğumuz süresince oyalanmamızı sağlayan tek nesne sigaraydı. Yolcuların geneli sigara içtiğinden, kalabalık bir kahvehaneye tıkılmışız gibi çoluk çocuk cümlemiz duman altı olurduk.

Allah rahmet eylesin Sav kasabamızın eski muhtarlarından Hacı Mustafa Kazak, eşeğiyle bir gün dağlardan davarlarını toplarken, dağın ardından kolayca Antalya" ya geçilebileceğini keşfetmiş.

Sonra coşkuyla gelmiş şehir merkezine. Karşılaşıp selam verenlere selamla karşılık vermeden önce, çocukca bir heyecanla "Ben Antalya"ya kestirme bir yol buldum. Ama dağı parçalamamız lazım" demiş. Nasıl içten gördüklerini anlattıysa artık, o hararetle bulmuş kendisine inanan üç- beş gönüllü, kısa sürede birlikte bir dernek oluşturmuşlar.

Büyük bir heves ve sebatkarlıkla başlatılmış Dereboğazı yolunun yapımı. Orta yaşlarda giriştikleri bu uğurda, saçlarının ağardığı yaşlara değin alın teri dökmüşler bu birbirlerine güvenen samimi yürekli cesaretli adamlar. Azimlerinden zorluklar kurtulamamış. Her çıkmazı, el birliği ile çıkar hale getirmişler. Emelleri adına, el ele vererek müşkülleri birlikte aşıp, eziyetleri beraber göğüslemişler. Parayı pulu sorun görerek kararlılıktan caymamış, yılgınlığa düşmemişler. Didinmeleri dirlik olmuş, başarıya erişmişler.

Dereboğazı yolunun tünel açma çalışmalarına çok gitmişliğim vardır. Tonlarca dinamitlerin ateşlenmesi hemen yanı başımda yapılmıştı. Sonrasında büyük bir gürültüyle parçalanan dağdan inen taşların toplanıp bir kenara yığılmasında benim de emeğim geçmiştir. Isparta"ma helal hoş olsun.

Her ne kadar gerek gazetede neşrettiğim yazılarımla teşvikimle, gerekse bizzat yanlarında eşlik etmişliğimle, emeğimin geçmişliğini ifade etsem de, benim katkım onların divane şevklerinin yanında nacizane darı tanesi kadardı. 
 
Yol yapımının öncüleri olan istikrarlı ihtiyarların sevinçle koştukları dağ delme merasimlerinde, çabalarını görenler akıl sır erdiremezdi. Şenlik yerine gidermiş gibi, pak ve pek olarak şehir meydanı olarak da bilinen Kaymakkapı merkezinde buluşurlardı. 

Biri yüreği ağzında "Gideceğimiz kamyonu ayarladım. Birazdan gelip bizi alacak" derdi. 

Öteki ağzı kulaklarında "Ben de dinamitleri ve dinamitçiyi temin ettim. Dağın başında bizi bekliyor olacak." derken, etrafındaki bütün eller ve yürekler coşkuyla bütünleşirdi. 
 
Kimse demezdi "Ya olazsa" diye. Onların maneviyatları yüksekti. Allah"a teslimiyetleri tamdı. Yürekten inandılar. "Olacak" dediler, olmaz sanılanı oldurdular.
 
2.) Bölüm
 
14 Mayıs 1950 tarihinde tek partili dönemden çok partili döneme geçilmesiyle, yani Demokrat partinin iktidara gelmesiyle, Türkiye"de başta kalkınma olmak üzere her alanda ağır ağır değişim rüzğarları eser. Bu değişim Ankara"dan bütün yurda dalga dalga yayılmıştır. Değişim dalgasına Isparta"da kapılmış, DP iktidarıyla birlikte etrafı dağlarla çevrili Isparta"yı çıkmaz sokak durumundan kurtarmak için bu ova şehri, çevre illere bağlayacak yolların yapılmasına karar verilmiştir.

Kalkınmada, ekonomide, ulaşımda ve daha pek çok konuda önemli sayarak, bir avuç Ispartalının kurduğu "Isparta Dereboğazı - Ağlasun Çandır - Antalya Yolu Yaptırma Derneği" bulabildikleri  kısıtlı imkanlarla, Isparta"dan Antalya"ya doğru yol açmaya ve açtırmaya başlamıştır.


 
1965-1974 yılları arasında, bugüne kadar üzerinden geçtiğimiz Isparta Ağlasun - Burdur yol ayrımına kadar olan bölümü açtırarak, Isparta"yı Antalya"ya 145 kilometreye indirdi. Bu girişim yapılmadan önce Antalya seferleri Burdur üzerinden yapılıyordu.
 
Isparta Dereboğazı Antalya Yolu Yaptırma Derneği, 1974 yılından sonra, 8 Temmuz 1995 yılında hizmete giren Dereboğazı- Karacaören Barajı ve Gebiz güzerğahını izleyen yolu açmak için proje hazırlattı. Yol bitirildiğinde yokuş, dönemeç olmayacaktı. Lakin iki yada üç tünel açımı söz konusuydu.
 
Yaş ortalaması sonbaharlarına yaklaşmış bir avuç cengaver, atılımda bulundular. Önce inandılar, sonra işe başlayıp önlerine set olan bütün dağları kazmalarıyla delmeye, dinamitle kayalıkları parçalamaya, uçurumlara köprüler kurmaya başladılar. Ankara"ya gide gele devletten destek dilediler.  Hükümetleri ikna ederek körüklenmelerine vesile maddi katkı sağladılar. YSE, )Yol, Su, Elektrik) Günümüzce bilinenle köy hizmetleri, DSİ )Devlet Su İşleri) ve Orman İdaresi gibi kuruluşlardan makine gücü imkanı temin ettiler.


 
Dernek yöneticileri işe daha bir sıkı sarıldıkça kendilerine maddi manevi desteklerde arttı. Hacı Mehmet Beyhan"ın başkanı olduğu Dereboğazı Derneği, aldığı yardım, bağış ve olanaklarla tünellere kadar olan yolu geçilebilir vaziyete getirdikten sonra, önüne çıkan diğer engelleri de delip geçerek, yeni tüneller açtılar.
 
Dernek yöneticileri tünelleri açmaya uğraşırken, Karayolları Antalya Bölge Müdürlüğü o tarihlerde " Buradan tünel açılamaz. Tünel açılırsa yüksekte kalır. Böyle durumda tüneller kullanılamaz. Para ve emek boşa gider," raporları veriyordu. Fakat Isparta"nın makus talihinin bu yolla yenileceğini anlayan ve bugün hiç biri hayatta olmayan derneğin
yöneticilerinden Hacı Mehmet Beyhan ile Hacı Mustafa Kazak, bu söylemi boşa çıkarmak için makinelerden önce kendileri kazma kürekle patlatılan kayalıkların içine dalmışlardı.  Pek az Ispartalı gibi bende "Gazeteci Ayfer Aytaç olarak" bu olayın en yakın tanığıyım.
 
Dereboğazı yolu, inanan insanlarca külfetli kazanılan bir zaferdir. Ve bu zafer Ispartalılarca her zaman gurur duyulacak, mükemmel bir eserdir. Hala bu yolun yanlış olduğunu düşünenler varsa da, onlar bu yolun nimetlerinden en çok  yararlanan kişiler olarak, fesatlıktan başka bir şey yapmamış olanlardır. "Gücü yetenler birleşsinler, yapılanı daha iyiye yönlendirsin." Ben bu yolun açılmasında emeği geçenleri her zaman şükranla ve dualarla yadediyorum.

Evet Türkiye"de bir benzeri daha yok, örnekle kıyaslanacağı da bulunmuyor. Bu güne kadar ne Türkiye"de, ne de Dünya"da "Yaşlılarca oluşturulan dernek tarafından yapılan yol" diye emsalini göstermek mümkün değil.
 
Gazeteci Ayfer AYTAÇ

Dereboğazı Yoluna Emeği Geçenler - Dere Boğazı Yolu Azmin Zaferi

3.) Bölüm VE EBEDİYETE GÖÇENLER

Isparta Dereboğazı- Antalya yolunun yapımına emeği geçenlerle, toprağına alın teri dökenler "Dereboğazı Mücahitleri" olarak eminim  Isparta tarihinde "Şeref Tablosu" olarak yerlerini alacaklardır. Bu azimli insanların isimlerini, geleceğin Ispartalılarına örnek teşkil etmesi amacıyla bir Ispartalı gazeteci olarak gururla açıklıyorum.
 
İşte Bence Şeref Tablosundan Yansıyanlar:
1-
Hacı Mustafa Kazak. )Yolun keşfini yapan, dolayısıyla tünellere adı verilen- Sav kasabası eski belediye başkanlarından)
2-Kadir Gülsoy. "Çarıkçı Kadir" diye de bilinirdi. Zira kendisi eskiden çarık dikermiş, sonraları ayakkabı yapımcısıydı.
3-Hacı Mehmet Beyhan. "Hisar Mahallesi eski muhtarlarından. Ve Dereboğazı Derneği Başkanı."
4-Ali Şahap Gürelli. "Hakim, öğretmen."
5-Memiş Özalp. "Yorgancı Memiş" diye bilinirdi. Yorgancı esnafıydı.
6- İbrahim Alaybeyoğlu. "Ankara"da avukat."
7- Hasan Ali Şirin. "Halıcı esnafıydı."
8- Hacı Necati Çelik. "Emekli sağlık memuruydu ve halıcılık yapardı."
9- Ali İhsan Kömet. "Eski saraç esnaflarındandı."
10- Mehmet Özkan. "Ispartalıydı, ama İzmir"de tüccarlık yapardı."
11- Kadir Boylu.  "Halıcı esnafı ve benim de uzun yıllar çalıştığım Isparta Gazetesinin sahibiydi."
12- Hasan Meriç. "Bakkaldı, toptancı esnafıydı."
13- Adil Özkiraz. "Halıcı, halı ipliği satıcısı ve bakkaliye esnafıydı."
14- Abidin Gürler. "Muhasebeciydi."
15- Hüsnü Gürkaynak. "Esnaftı."
16- İhsan Üncü. "Emekli orman memuruydu."
17-İbrahim Bilgiç. "Aşağı Gökdere Köyü emekli imamıydı."
18- Ali Bazarcı. "Halıcı esnafıydı." 
19- İsmail Kazak. "Sav kasabası halkındandı ve dozer operatörüydü."
20- Mehmet Soydemir. "Kalaycı esnafıydı ve -Galaycı Kel Memed-diye bilinirdi."
Ayrıca İş adamı Şevket Demirel. "Maddi manevi katkıda bulunandı."
 
Bu vefakar, cefakar insanların azmiyle kısa yoldan Antalya"ya gitme rüyası gerçekleşmiş oldu. Isparta"nın ticaretine de büyük katkı sağlayan bu yolun açılmasında emeği geçenlerin pek çoğu dünya yolculuklarını tamamlayıp  ebediyete göçtüler. Allah onlardan razı olsun.
 
Asıl önemli nokta şudur ki: Bu yolun yapımını resmiyete alan ve çalışmaları hızlandıran kişi 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal"dı. Her ne kadar 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hükümetin başında olduğu dönemlerde, hiç bir zaman geri çevirmeyip umutlarını kamçılayan olduysa da, Dereboğazı yolunu il yolu bazında proğrama aldırarak, 25 Nisan 1986 tarihinde düzenlenen törenle yolda resmi çalışmaları başlatan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal olmuştur.

Daha sonrasında yani Demirel 9. Cumhurbaşkanı olarak devletin başına geçtiğinde Isparta valisi olarak atanmış olan Ertuğrul Dokuzoğlu"na verdiği talimatlarla yolun tamamlanmasını hızlandırmıştır. Doksanlarda döneminin en uzun aynı ilde makamda kalma rekorunu elinde bulunduran, vali Dokuzoğlu adeta dokuz doğrurcasına her fırsatta soluğu Dereboğazında alıyordu ve Ankara"ya düzenli olarak telefonla birifig veriyordu. 
 
Ah ne günlerdi. Yorucuydu, ama yıldırıcı değildi. İhtiyar delikanlılar bu işi başarmışlardı. Devletin kapısını yıllarca aşındırıp " Derdimize derman, Dereboğazı yoluna ferman" diye atıfta bulunarak tuttuklarını koparmışlardı. Kendileri için değildi değişim istekleri, amaçları kısa yoldan  Isparta"yı Akdeniz"e bağlamak ve Türk Milletine ticaretlerinde kolaylık ve gelip gitmelerinde rahatlık kazandırmaktı.


 
Hasılı şimdi çam ağaçları dolu dağlar ve baraj gölü manzaralı yollar üzerinde keyif alarak sık sık gidip gelebildiğim Isparta - Antalya yolunda, klimalı, konforlu otobüsler içinde baş dönmesi ve mide bulantısı yaşamıyorsam, bunu geçmişteki mücahitlere borçluyum. İyi ki böyle candan insanlarımızda varmış. Geleceğe, geçmişin güzelliklerinin örnek olması dileğiyle. 
 
Ayfer AYTAÇ - 4.-) Bölüm. Hizmet Erlerimiz Erenlere Karıştı

Karacaören barajı manzaralı Isparta Antalya Dereboğazı yolu

Dereler durgunlaşmıştı. El yordamıyla setler açılıp, zafere ulaşılmıştı. Sular gürleyip aktı, insanlar hayranlıkla baktı. Onlar Dereboğazı yolunu aşıp, Antalya"ya ulaştı. Şimdi sırada demiryolu projesi vardı. Lakin yüreklilerimiz sinmiş halde kaldı.

Isparta yakın tarihe kadar,  (yaklaşık yarım asır öncesi ) meşhur " Fandas Beli " nin de bulunduğu patika yolla dış dünyaya açıktır. Bir bakıma çıkmaz sokak gibidir. Isparta"da eski hanlar, hancılar ve kervanlar kalktığından itibaren Ispartalı ürettiğini satamaz, üretileni alamaz durumdadır...

Konya yolu geçit vermediğinden ulaşım yapılamıyor, Antalya"ya Burdur üzerinden dolaşılıyordu. Önce, Baladız - İğdecik, Senirce, Çünür köyleri güzergahından (Şimdiki İstanbul yolu) yeni bir yol olarak açıldı. 1962 yılından sonra , Adalet Partisinin başındaki hemşerimiz Süleyman Demirel"in başbakanlığı döneminde, Konya yolu genişletildi. Sonra Isparta - Ağlasun - Bucak arası yol açılarak Isparta rahat çıkış yolu buldu, birazcık nefes aldı.

1970"li yılların başında, şimdiki Dereboğazı yolunun açılmasına başlandı. Önce  tünellere kadar servis yolu açıldı. Ardından tüneller delindi. 1980"li yıllarda da Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal"ın başbakanlığı döneminde bu yol devlet proğramına alındı. Ancak, 1991 yılında Doğru Yol Partisi Genel Başkanı olarak Demirel"in tekrar iktidara gelmesiyle yol yapımı tam anlamıyla karayolları agına girdi. Ve ödenekleri muntazam alınarak, bugün üzerinden geçilen yol tamamlanmış oldu. Bu yol yalnız Isparta - Antalya yolu değil, aynı zamanda İstanbul - Antalya yolu da oldu.
 
Bu yolun destanı literatüre geçecek değerdedir. Ispartalı bir grup mücahit bıkmadı, usanmadı, ufuklarına sığmayan işlere giriştiler. Ömürlerini bu yolun açılmasına adadılar.
Öyle insanlar çıktı ki Isparta"dan; açlıktan mideleri buruşsa, susuzluktan nefesleri kurusa kimseye iç hallerini belli etmeyecek karakterde olmalarına rağmen, bu yol için kapı kapı dolaşıp para istediler. Dahası kimin elinde ne tür alet varsa israrla aldılar. Nerede yol yapımından anlayan mühendis varsa, bilgisinden yararlanmak  için dil döktüler. Ayaklarına defalarca gide gele kaç çift ayakkabı aşındırdılar. Yoruldular, yılmadılar söz konusu yolu açmaya çalıştılar. 
 
İğneyle kuyu kazar gibi, hiç durmadan didinip, kendi çabalarıyla kırk yılda ancak asgari bir seviyeye ulaştılar. Daha sonra sıklıkla devlet kapısına gidip gelmekle yolu devlet proğramına aldırmayı başardılar. Özel hayatlarını, aileleriyle ilgilenmeyi dahi bu yol yapımı uğruna sonuncu sıraya atan bu gönüllü hizmet neferleri; yolu kimin açtığıyla değil, açılmış olmasıyla gururlandılar. Şimi bu yoldan sadece Ispartalılar değil, 81 vilayet insanı geçmektedir.

Sözü daha fazla uzatmadan söylemek gerekirse, mücahitler öncü oldu, Ispartalılar azmetti, devlette imdada koştu. Bir ülkede halk inandığı ülkünün peşine düşmüşse üstesinden gelemeyeceği zorluk yoktur. Ispartalılar bu yolun yapılması yönünde haylice uğraş verdiler. Anadolu"yu Akdeniz"e kavuşturdular.
 
Dereboğazı yolu bugün Antalya"yı yakınlaştırmasıyla ve manzarasıyla seyahat edenleri hayranlıkla karışık hayrete düşürüyor. Bu etkide kalışla, gelecekte yolun trafiği taşıyamaz düzeye geleceğini düşünüyorlar ve emeği geçenlere dualarıyla birlikte teşekkür ediyorlar.


 
KONUYLA İLGİLİ BİR ANEKNOT
1994 yılında Isparta"nın ilk ve tek yerel televizyonunda haber müdürü olarak görev yapmaktaydım. İlin valisi Ertuğrul Dokuzoğlu sıklıkla basın mensuplarını da alarak Dereboğazı yol çalışmalarını denetlemeye giderdi. İsterdi  ki kendi valiliğinde burası bitirilsin ve devletin başı Demirel"den hakettiği takdiri görsün. Gerçekten o vali mesaisinin dışında bu yol için özverili bir emek harcıyordu. Kış mevsimine girerken hızlandırılmış çalışmayı görmemiz için yine toplanıp yol çalışmasını izlemeye gittik. Dağ yamaçlarının yola yakın kısmında hiç bir tedbir alınmadığını görünce ben bir televizyoncu olarak valiye mikrofon uzattım. "Sayın vali burada heyelan tehlikesi olursa nasıl bir tedbir düşünüyorsunuz?" Vali kızardı, bozardı. Televizyondan halka şirin görünmek adına bu halini belli etmemeye çalışarak, "Burada heyelan tehlikesi olmaz efendim, kayalık bölgedir merak etmeyin." dedi. Televizyona döndük, haberleri yayına hazırlama aşamasındayken telsizden anons geldi Dereboğazı yolunda heyelan olduğu söylenerek ekiplerin acilen bölgeye yönlenmesi isteniyordu.
 
Valiye "Hani heyelan olmazdı" demedim tabi, o kendisi yeterince denilmesi gerekeni "eyvahlar çekerek" iç sesiyle kendine söylemiştir. Ertesi gün, daha gün ağarmadan, dağa çelik örgülerle askılık yapılıp, önüne yüksek duvarlar örülmeye başlandı. Yeni tehlikelere karşı tedbir alındı. Ama yeterli oldu mu, olsaydı sonraları yine heyelanlar olmazdı. Tedbir kuldan, takdir Allah"tan. İnşallah bir daha olumsuzluklar yaşanmaz, bu yolda seyrüsefer edenlerden kimsenin keyfi kaçmaz... Bitti. 
 
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com