Almanya’da her yıl reşit olmayan yaklaşık 15 bin genç kız hamile kalıyor. Bu gençlerin yarısı ise bebeklerini dünyaya getiriyor. Amerika ve İngiltere'de bu sayı daha da yüksek...

Bu durumu göz önünde bulunduran ABD'li bir firma, elektronik bebek simülatörü fikrini geliştirdi. Tıpkı gerçek bir bebek gibi hareket eden ve özel bakım gerektiren bu elektronik plastik bebeklerle, gençler bir bebek sahibi olmanın nasıl bir durum olduğunu yaşayarak anlıyor. Alman öğrenciler de oyuncak bebeklerle zaman geçirerek ebeveyn olmanın zorluklarını öğreniyor. Bu sayede erken gebeliklerin önüne geçilmesi hedefleniyor.

Krefeld'deki genel lisenin sekizinci sınıfında okuyan öğrenciler için, elektronik bebek simülatörüyle ilk temas oldukça zorlu bir tecrübe. Kız öğrenciler, artık bir süreliğine annelik yapacaklar. Öğrenciler, üç gün üç gece boyunca bu plastik ve elektronik bebeklerle, sanki etten tırnaktan bir çocukmuş gibi ilgilenecekler. Evlerine götürmek üzere bebeklerden birini alan 13 yaşındaki Sonja ve 14 yaşındaki Alina düşüncelerini şöyle anlatıyor:

"Bunu nedense ilginç buluyorum. Oyuncak bebeklere karşı zaten ilgim vardı. Bu çok farklı, hiç çocuğum olmamıştı.”

"Annem babam sürekli çocuklarla uğraşmanın çok yorucu olduğunu söyler. İnsan kendisi çocuk olunca bir şekilde halledilir diye düşünüyor. Bu yüzden nasıl olduğunu görmek için denemek istedim.”

Ebeveynlik stajı
Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Bu üç kilo ağırlığında ve 53 santimetre boyundaki ileri teknoloji ürünü oyuncak bebekler aslında ebeveynlik stajının bir parçası. Katolik Kadın Sosyal Hizmet kuruluşu SKF, birkaç yıldan bu yana Krefeld’deki okullarda ebeveynlik stajı uyguluyor. Krefeld'deki genel lisenin öğretmenlerinden Brigitte Munch, ebeveynlik stajı ile gençlerin, yeni doğan birinin sorumluluğunu üstlenmenin nasıl bir şey olduğunu test etmelerinin istendiğini söylüyor:

"Çocukların çoğu bu tecrübenin ardından bitap haldeydi. Ayrıca bir bebek sahibi olmanın ne demek olduğunu da anladılar. O zamandan beri okulda bir daha hiç hamilelik yaşanmadığına inanıyorum. Önceden hamilelikler olmuştu.”

Üç günlük annelik tecrübesi
Öğrenciler için annelik süreci Perşembe’den pazara kadar sürüyor. Oyuncak bebek gerçek bir bebek gibi görünmenin yanı sıra içinde yer alan mini bilgisayar sayesinde aynı zamanda tıpkı gerçek bir bebek gibi de davranıyor. Elektronik bebekler kolay, orta ve zor olmak üzere üç zorluk derecesinde programlanıyor. Katolik Kadın Sosyal Hizmet kuruluşunun danışma bürosu yöneticisi Sabine Heimes, bu oyuncak bebeklere gerçek bir bebekmiş gibi muamele edilmesi gerektiğini kaydediyor:

"Gerçek bebeklerin günlük yaşamdaki hareketleri oyuncaklarda kayıtlı ve bunları dışa vuruyorlar. Yani bu, bebeklerin beslenmek ya da kucağa alınmak istediklerinde ağlamaları anlamına geliyor. Ayrıca gaz çıkarmaları ve bazen de kucakta sallanmaları gerekiyor. Gençlerin tüm bunları yapması gerekiyor.”

Genç öğrenciler gözlem altında tutuluyor
Bebeklerin zorluk derecesi bir kontrol kutusundaki küçük bir klavye ile ayarlanıyor. Bu, bebeğin ne zaman aktif olması ve ne zaman kapatılması gerektiğine karar veriyor. Bu veriler bebeğin içindeki bilgisayara gönderiliyor. Ayrıca bebeğin vücudundaki kimlik belirleme noktaları, bebekle sadece söz konusu gencin ilgilenmesini garanti ediyor. Bu nedenle öğrencilerin koluna bir bileklik takılıyor. İçersinde bir çip bulunan bu bileklikle bebekle yapılan her temas tespit ediliyor. Benzer çipler bebek bezi ya da biberonda da bulunuyor. Böylece genç annelerin her hareketi gözlem altında tutuyor. Tabii bu durum onların biraz baskı hissetmelerine yol açıyor. Örneğin Alina bebeği gözünün önünden hiç ayırmıyor:

"Bebek 30 saniye ya da biraz daha ağlayınca ihmal edildiği kayıtlara geçiyor. O ağlarken hiç ilgilenmemişim gibi görünmesini tabii ki istemiyorum. Bu nedenle her zaman yanımda duruyor.”

Yedi farklı tende bebek
Bir elektronik oyuncak bebek, yaklaşık 800 Euro değerinde. Yedi farklı ten renginde kız ve erkek bebekler mevcut. Ayrıca bebekler sağlıklı ve hamilelik sırasında annenin kullandığı alkol ya da uyuşturucu nedeniyle zarar görmüş bebekler olarak da sınıflandırılıyor. Onlar sağlıklı simülatörlerden daha küçük ve daha zayıf oluyor. Vücutları titriyor ve çok keskin bir ses tonuyla ağlıyorlar. Bu durum bazen genç annelerin sınırını zorlayabiliyor. Tıpkı Alina’nın yaşadığı gibi:

"Uyuduğunda öncelikle ev ödevimi ya da başka şeyler yapmaya çalıştım. Yemek yemek için ise bir kez bile zaman bulamadım çünkü bebek hep bir şeyler istiyordu. Her şeyin doğru bir şekilde idare edilebileceğini düşünemiyorum bile.”

Tüm zorluklarına rağmen ebeveynlik stajı gençlerde bebek sahibi olma isteğini azaltmıyor. Stajla amaçlanan da bu değil zaten. Bu tecrübe, erken yaşta hamileliğin ne anlama geldiğini onlara açık bir şekilde gösterme amacını taşıyor. Alina şöyle konuşuyor:

"Aslında çocuk istiyorum, ama öyle hemen değil. Çocuk sahibi olmak için yeterince büyüyünceye kadar bekleyeceğim. Çünkü bu gerçekten çok zahmetli bir iş.”