Ekonomi, insan hayatıyla ilişkili bütün kurum ve kuruluşları etkilemektedir. Ticaret ise ekonomik potansiyelin ve özgüvenin ortaya çıkmasına en büyük etkendir. Avrupa özelikle Fransız İnkılabıyla başlattığı ekonomik kalkınmayı ticaretle (bilhassa ihracatla) üst düzeylere çekmiştir. Buna karşın Avrupa devletleriyle ticari ve sinai rekabette erken davranamayan Osmanlı Devleti ne yazık ki büyük insan ve toplumsal potansiyelini ekonomik kalkınmada yeterince kullanamamış ve özellikle son 2 asrında, 4 asırlık birikimini hızlı bir biçimde tüketmiştir.

Ülkemiz, her geçen gün bireysel, toplumsal ve ticari potansiyelinin farkına varmaktadır. Şimdilerde yurt dışına gidip ihracat fırsatları araştıran siyasetçi, bürokrat ve işadamlarının gayretleri sevindirici bir durum ve meyveleri alındıkça da işsizlik problemi azda olsa azalma eğilimi gösterecektir.

Her ilin ekonomik, ticari, insani, toplumsal potansiyeli vardır. İstanbul, Bursa, İzmir, Adana gibi büyük iller potansiyellerini iyi değerlendirerek kendi sınırlarını çoktan aşmıştır. Buna karşın küçük iller (nüfus oranına göre) öteden beri kendi yağında kavrulmaya çalışmaktadır. Aslında küçük illerin ticaret potansiyelleri ya da potansiyel haline getirilebilecek bir kısım imkân ve yetenekleri var. Bunların koordineli bir çalışma neticesinde önemli meyveler vereceği açıktır. Bu bağlamda ilimiz Isparta, hem insan hem de ticari imkân ve potansiyelleriyle gelişime açık illerin başında gelmektedir.

Isparta, gül şehri olarak marka olmaya başlamış ülkemizin nadide bir şehridir. Ülkemizin neresine gidersek, Isparta dediğimizde dile ilk gelen “gül şehri” ifadesi, kulaklarımızı okşamakta ve gurur kaynağımız olmaktadır. Öyle ki bazen şehrimizin isminin önüne halk içinde “Gül” kelimesini konularak “GÜL-ISPARTA” şeklinde söylenmesini bile bazen arzu ediyorum. Nerelisin? “Gül-Ispartalıyım”, Nereden geliyorsun? “Gül-Isparta’dan” gibi cevaplar sanki gül konusunda marka olabilecek şehrimiz için güzel olabilir. En azından gayri resmi olarak bu ya da benzeri bir ismin kullanımı teşvik edilebilir.

Gül sanayisi, Isparta’ya önemli maddi gelir gelmesine katkı sunmaktadır. Şehrimizde gül ürünü satan birçok işletme mevcut. Bu işletmelerden birinin ya da birkaçının hem yurt içinde hem yurt dışında (Almanya, Fransa, Belçika, Avusturya gibi Türklerin yoğun yaşadığı ülkelere) açacağı gül ürünleri satan şube zincirleri sayesinde Isparta marka olma yolunda çok önemli bir ivme kazanabilir. İşsizlik gibi en ciddi bir sorunun çözümüne dair iş istihdamı yaratacak yeni ve büyük ölçekli işletmelerin açılmasına da yol açabilir. Bu mevzuda Isparta’da yeterli bilgi ve insan potansiyeli var. Valilik, Üniversite, Belediye, Ticaret Odası ve diğer sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde Avrupa’da gül ürünleri ihracatı ve pazarlanması konusunda teşvik başlatılabilir. Özellikle her şeyin kimyasallaştığı bir ortamda Avrupa’da doğal gül ürünlerine ciddi bir teveccüh olacağını düşünmekteyim.

Gül, sadece maddi bir ürün değildir. Edebiyatta gülün sembolü olduğu birtakım değerler vardır. Isparta, gülün sembolü olduğu edebi konulara dair yapılacak toplantı ve kongrelere ev sahipliği yapabilecek potansiyele de sahiptir. Mesela Gül, Hz. Muhammed (S.a.v.) sembolize ettiği için uluslararası yapılacak büyük bir toplantı veya kongreye artık ev sahipliği yapması ve bu konuda geleneksel sempozyumlar tertiplemesi gerekir.

Isparta, sahip olduğu kültürel, coğrafik, dini, zirai potansiyelleri itibariyle birçok ilde bulunmayan imkânlara sahiptir. Bu imkânların, değerlerin korunmasına dikkat ederek, rasyonel şekilde ekonomiye dönüştürülmesi Ispartalıların geleceğine büyük katkılar sağlayacaktır. Isparta insanına düşen görev de atılacak büyük adımlara büyük destek vermektir.

Herkese mutlu ve bereketli günler diliyorum.