AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 367'nin üzerinde milletvekili ile parlamentoya girmek istediklerini belirterek, ''Bunu bir kolektif aklı terk etmek için değil yine kolektif aklı oluşturmak ama birçok spekülasyonlardan uzak bir halde süratle neticeyi alma arzusuyla söylüyorum'' dedi.
ATV'de yayınlanan ''Gündem Özel'' programına katılarak, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, bedelli askerlikle ilgili bir soru üzerine, şehit ailelerinin bu noktada rızasının alınması gerektiğini söyledi.
Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığının bu konuda bir çalışma yürüttüğünü belirten Erdoğan, ''Belki yaş gruplarında bazı tasniflere gitmek suretiyle belki yüksek yaş gruplarından başlamak üzere bedelli askerlik noktasındaki durumun gündeme gelebileceğini'' bildirdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun askerlikle ilgili vaatlerini eleştiren ve şehit ailelerinin bu konudaki hassasiyetini vurgulayan Erdoğan, ''Gerekirse bu konuda referanduma bile gideriz. O kadar bu konu önemli'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, İstanbul Taksim Meydanı'na yönelik projesinin sorulması üzerine, Taksim Kışlasının 19. Yüzyıla ait olduğunu, aynı zamanda taksim stadı olarak da kullanıldığını, ancak Lütfi Kırdar'ın belediye başkanlığı döneminde yıkıldığını ifade etti. Bir vesileyle burasının rölevelerini bulduklarını bildiren Erdoğan, bunun ardından Taksim Kışlasının aynısını yapmayı planladıklarını belirtti. Erdoğan, burasının alışveriş merkezi, rezidans işlevi göreceğini, altını da otopark yapmayı düşündüklerini, Taksim Meydanı'nın artık trafiğin tamamen alta alındığı bir alan haline geleceğini söyledi.
''AKM noktasında bizi ne yazık ki bazıları hep yanlış anlatmanın gayreti içine girdiler. Biz bu AKM'yi sağlıklı bulmuyoruz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Benim bir Başbakan, bir İstanbullu olarak en büyük arzum şudur, AKM binası yıkılsın, yanındaki boşluk, arkadaki boşluk olmak üzere, tam manasıyla bizim hakikaten çok güçlü bir kültür merkezini orada çok kısa zamanda inşa ederiz. Otopark itibariyle de zaten şu anda orası zerre kadar ihtiyaca cevap vermiyor. Ama şimdi otoparkıyla her şeyiyle salonlarıyla orası bir İstanbul opera binası olabilir. Fakat bunun malum sanatçıyız diye kendini tanıtanların hepsi karşısına dikiliyorlar, aynen Muhsin Ertuğrul'da yaptıkları gibi. Ne oldu? Biz Muhsin Ertuğrul'u yaptık, pırıl pırıl, daha büyük. Daha uygun halde hizmete açtık.''
Erdoğan, ''Taksim meydanı şu andaki mimari çizimleri gördüğüm zaman bana başka bir heyecan veriyor. Hele hele Atatürk Kültür Merkezini de biz bu vesileyle çözersek, meydan düzenlemesiyle beraber de gerçekten artık İstanbul'un Batı'da olduğu gibi güzel bir meydanı olduğunu gireceğiz. Mimarisi Taksim Kışlasının hakikaten muhteşem, çok güzel bir mimarisi var'' dedi.
İnönü Stadına ilişkin bir soru üzerine Başbakan Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın konuya sıcak bakmadığını ve haklı yönleri olduğunu ifade etti. Dolmabahçe Sarayı'na yönelik baskıların sıkıntılı olduğunu belirten Erdoğan, ''Yıldırım Bey'e (Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören) şunu söyledim, daha önce getirdiğinizi eğer düşünüyorsanız ben ona sıcak bakmam ama yeni proje hazırladıysanız seçim sonrasında getirin ona bakalım dedim'' diye konuştu.
Kanal İstanbul Projesinde Karadeniz ve Marmara arasındaki yükseklik farkına ilişkin soru üzerine Erdoğan, Karadeniz ve Marmara arasındaki yükseklik farkının 30 santimetre olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Kanalın kenarında yapılanmaya gelince, o yapılanma tamamiyle kanalı baskı altına almayacak şekilde 100-150 metre gibi bir mesafede olacak yapılanmadır. Bu yapılanmayla yine biz bütün o deprem tehdidi altındaki konutları buralara aktarabilme... 1 milyon, 1 milyon 2 şehir ayrı bir de burada meydana gelecek olanlar ayrı. Burada sadece konutlar olmayacak, alışveriş merkezleri, kordon boyu, bu tür şeyler olacak. Bunlarla beraber İstanbullu 'ben aradığım yeri buldum' diyecek'' diye konuştu. Erdoğan, Avcılar, Güngören, Bağcılar gibi deprem tehdidi altındaki konut sahiplerine buradan yerler göstererek, takas yoluna gidileceğini belirtti.

-YENİ ANAYASA-

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, yeni anayasaya ilişkin soru üzerine, anayasa kitapçığını göstererek, eklerden kurtulunması gerektiğini, böylelikle anayasa kitapçığının ciddi manada küçüleceğini söyledi. Erdoğan, bu konuda önce parlamento içinde bir uzlaşma komisyonu kurmayı planladıklarını, ayrıca bu konuda sözü olan tüm kesimlerin yeni anayasanın hazırlanmasında katkı sağlayabileceğini bildirdi.
Muhalefet partilerini, geçen yıl 12 Eylül'de halk oylamasıyla yapılan anayasa değişikliğinin çalışmalarında uzlaşmaya yanaşmamakla eleştiren Erdoğan, şunları kaydetti:
''Biz istiyoruz ki millet bu konuda ne diyor? İstiyoruz ki sivil, katılımcı, ülkemin her bölgesinden işte bu benim anayasam diyebileceği, dili anlaşılabilir olan bir anayasa... Şimdi mevcudun dilini anlamakta ben çok çile çekiyorum. Bunun için tercüman lazım. Kalkıp da her vatandaş anayasayı anlamak için bir tercümana müracaat etmesin. Öyle bir şey hazırlansın ki okuduğu zaman bunu anlasın, 'yaptığım nereye oturur' bunu da görsün. Tabii ki bu yasaların da yönlendiricisi olacak. Ona göre de uyum yasaları vesaire belki onlar da gözden geçirilecek. Yeniden o konuda bazı adımlar atılacak ve konuyla ilgili olarak biz şu anda birinci derecede uzlaşmayı arıyoruz, Ondan sonra katılımı arıyoruz ve diyoruz ki katılımcı, hakikaten yüksek düzeyli bir çalışmayı gerçekleştirelim. Anayasa hukukçularını son safhada işin teknik boyutunda devreye sokalım.''
''Kılıçdaroğlu'nun anayasa ile ilgili bazı açıklamaları hatırlatılarak bunun seçimden sonra uzlaşma aranırken ortak payda bulma konusunu kolaylaştıracağı'' yönündeki yorum üzerine, Erdoğan şunları söyledi:
''Ortak paydada buluştuğumuz konular zaten tartışmayı gerektirmez. Madem siz de bunu söylüyorsunuz, biz de aynı şeyi söylüyoruz... Mesela diyor ki 'YÖK'. Bir taraftan 'YÖK'ü kaldıracağım' diyor, öbür taraftan 'Bedelliden aldığımı YÖK'e aktaracağım' diyor, öbür taraftan 'Zaten Başbakan bu işlerden anlamaz, bu bir anayasa meselesidir' diyor. YÖK'ü kaldırmak anlayışı, bu güce sahipsen bunu kaldırırsın ama 'bedelliyi ona aktaracağım' niye diyorsun? Demek o zaman sen YÖK'ün kalacağına inanıyorsun. Böyle bir anayasa değişikliğini de yapamayacağına inanıyorsun. Şimdi burada böyle bir şeyi düşünüyorsan, kiminle yapacaksın bunu? Biz diyoruz ki 'YÖK'ün kaldırılmasına gerek yok ama köklü bir reforma ihtiyacı var' ve bunun da çalışmasını şu anda yapıyoruz. Birçok YÖK ile ilgili sıkıntılar inşallah bu çalışmayla büyük ölçüde aşılacağı gibi üniversitelerimize ciddi bir rahatlık gelecek ve artık boşta kalan öğrenci de olmayacak diyebilirim.''
''Evrensel demokrasinin tarifi şudur, farklı siyasi partiler, birbirlerini ayıran değil, birbirlerini birleştiren noktaları, aynı şekilde milleti ayrıştıran değil, birleştiren noktaları ön plana çıkarırlar. CHP Genel Başkanının seçim sırasındaki söylemleri. Yanlış, doğru olabilir ama onun doğru söylemlerini bulabildiğiniz zaman, sizin millete sunduğunuz istikrar, kalkınma, büyüme devam edecektir...'' şeklindeki yoruma ise Başbakan Erdoğan, ''İyi de o dişleri ne yapacağız'' karşılığını verdi.
Erdoğan, ''CHP ve MHP'nin Sivas'ın doğusuna geçmesinden mutlu olduğunu'' söylediğini hatırlatarak, ''O yöre ile tekrar temas kurmaları, o yöre haklarını tanımaları yeni dönemde Türkiye'nin bütününe yönelik başta anayasa olmak üzere sorunların çözümünde katkılarını kolaylaştırır mı konsensüsü rahatlatır mı?'' diye soran gazeteciye şu yanıtı verdi:
''Bütün siyasi partiler ama tabela olarak değil, olayların içine girecek, halkın içine girecek, orada partililer olarak birbirleriyle münasebetlerini, batıda nasıl yapıyorlarsa oralarda da yaptıklar anda inanıyorum ki bu gergin hava orada yumuşamaya kendini bırakacaktır ve diğer STK'lar da güç bulacaktır. Oradaki STK'ları kendi başına bırakırsak onlara da gerçekten haksızlık etmiş oluruz. Ama siyasi partilerle beraber bunu yaparsak o zaman parlamento onlara orada ayrı bir güç katacaktır, onlar da parlamentoya ayrı bir güç katacaktır. Bunu sadece milletvekilleriyle yürütmek başka, teşkilatlarla yürütmek başka bir şey. Sadece seçimden seçime tabelayı devreye sokmak değil, sürekli orada olmak önemli.''
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Pazar günü bütün hedefimiz, arzumuz, barış içinde, birlik, beraberlik içerisinde, gerçekten saygın bir anlayışla kim kazanırsa kazansın önemli olan ülkemizin, insanımızın kazanması. Bunu öne çıkarmak suretiyle tehdidi her şeyi bir kenara koymak suretiyle milli idarenin tecellisini sağlamaya yönelik adımların atılmasıdır. Yeni bir anayasa, ileri demokrasi için, temel hal ve özgürlükler için ben Pazar gününün bir değişim dönüşüm noktası olmasını temenni ediyorum. Halkımdan inşallah 367'nin üzerinde biz parlamentoya AK Parti olarak girmeyi arzu ediyoruz ve bunu bir kolektif aklı terk etmek için değil yine kolektif aklı oluşturmak, ama birçok spekülasyonlardan uzak bir halde süratle neticeyi alma arzusuyla söylüyorum.''