Bilal Yakınbaş- AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, ''Fitneye, fesada, aramıza nifak tohumları ekmek isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Kan üzerinden, terörün yedeğinde, istismarla siyaset yapanların oyununa gelmeyeceğiz. Kanı, gözyaşını ganimet bilenlerin, fırsat bilenlerin tezgahını, inşallah 12 Haziran'da bir kez daha alt üst edeceğiz'' dedi.
Erdoğan, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde vatandaşlara hitap etti. Gösterdikleri ilgi dolayısıyla Manisalılara teşekkür eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Şehzadeler şehri, alimler şehri, evliyalar şehri Manisa'yı selamlıyorum... Manisa, 2. Murad'ın Şehridir. Manisa, Sultan Selimlerin, Sultan Mehmet'lerin, Sultan Mustafa'ların şehridir. Manisa, Kanuni Sultan Süleyman'ın, Fatih Sultan Mehmet'in şehridir.
Ne diyor, Cihan Padişahı Fatih Sultan Mehmet; 'Hüner, bir şehir bünyad etmektir, reaya kalbin abad etmektir.' İşte Manisa, Fatih'in imar ettiği, inşa ettiği, ihya ettiği, Manisalıların da kalbini abad ettiği bir şehirdir.
Öyle insanlar vardır ki yıldız gibidir, peşine takılırsınız, yolu bulursunuz. Öyle şehirler vardır ki ay gibidir, güneş gibidir, yıldız gibidir, peşine takılır, huzuru, güveni, gönül ferahlığını bulursunuz. Manisa işte öyle bir şehir. Manisa tarih şehri, ilim şehri, medeniyet şehri. Manisa, alimleriyle, evliyalarıyla bizim önümüzü aydınlatan bir şehir.''

-''TÜRKİYE GENELİNDE 4 BİNE YAKIN VAKIF ESERİNE AK PARTİ İKTİDARI SAHİP ÇIKTI''-

Manisa'ya vefa borçlarının olduğunu belirten Erdoğan, 8,5 yılda, Manisa'da 41 vakıf eserinin restorasyonunu gerçekleştirdiklerini ifade etti. Bu eserlerin medeniyetin, tarihin ve ataların emaneti olduklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Türkiye genelinde 4 bine yakın vakıf eserine AK Parti iktidarının sahip çıktığını söyledi. Erdoğan, sadece Türkiye'de değil, Moğolistan'dan Saraybosna'ya, Kudüs'ten Üsküp'e, Beyrut'tan Kırım'a kadar, Selçuklu ve Osmanlı'dan kalma eserlere sahip çıktıklarını anlattı.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bizim Kosova'da, Kosova Meydan Savaşı'nda şehit düşmüş bir sultanımızın, Murat Hüdavendigar'ın türbesi var... O türbe yüzyıllardır mahzundu, o türbe yüzyıllardır metruktu, terk edilmişti. O türbe, bu milletin şanlı tarihine yakışmayacak derecede bakımsızdı. Diyanet İşleri Başkanlığımız ve TİKA, gittiler, gerekli görüşmeleri yaptılar, çalışmalara başladılar ve o türbeyi adeta yeniden imar ve inşa ettiler.
Geçen yıl gittik, Kosova'da türbeyi ziyaret ederek Murat Hüdavendigar'ın gül bahçesi içindeki kabri başında ziyaretimizi gerçekleştirdik. Aynı gün, Manisalı Fatih Sultan Mehmet'in Priştine'de inşa ettiği, bizim de restore ettiğimiz caminin açılışını yaptık. Neredeydi bizden öncekiler?''

-''BUNLAR ANCAK NAL TOPLAR, NAL...''-

Türkiye'nin tarihine, medeniyetine, eserlerine sahip çıkan bir ülke olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin aynı zamanda, dünyanın her coğrafyasında, mazlumun, mağdurun, mahrumun hakkını ve hukukunu savunan bir ülke olduğunu ifade etti.
Kurtuluş Savaşı'nda cepheye yol, vatanı savunacak silah ve düşmana atacak kurşunun bulunamadığını hatırlatan Erdoğan, bugün kendi piyade tüfeğini, kendi helikopteri ATAK'ı, kendi savaş gemisi MİLGEM'i, kendi insansız savaş uçağı ANKA'yı üreten, tamamen Türk mühendislerinin tasarımıyla, GÖKTÜRK uydusunu imal eden ve uzaya göndermek için geri sayım yapan bir Türkiye bulunduğunu dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Ey CHP, ey MHP, neredesiniz siz yahu? Biz nasıl gidiyoruz, siz nasıl geliyorsunuz? Bunlar ancak nal toplar, nal...
Bu ülkede milliyetçilik yapan değil, milliyetçiliği pazarlayanlar var. Bu ülkede milliyetçiliği slogan atmak, el işareti yapmak zannedenler var. Bu ülkede, milliyetçi geçinenler, milliyetçilikten geçinenler var. Siz onlara sorun, 'Orhun Abideleri nerededir?' diye. Onlar, haritada yerini bilmezken, biz gidip oradaki eserlere sahip çıktık. İnanır mısınız, tarlaya uçakla indik. Yol yok. Adeta çöl. Karakurum'dan Orhun Anıtlarına 42 kilometre asfalt yolu yaptık. Müzeyi açtık...
Siz onlara, GÖKTÜRK nedir, ANKA nedir, MİLGEM nedir, ATAK nedir diye sorun. Bilmezler... Milliyetçilik kafatasıyla değil, kafadaki, gönüldeki, kalpteki millet sevgisiyle olur.
İnsan, eşref-i mahlukattır, yaratılmışların en şereflisidir. Derisinin rengi, dili, etnik kökeni her ne olursa olsun, insan, önce insandır, önce candır. Diyor ki Kaygusuz Abdal; 'Şu adem dedikleri/ el, ayakla baş değil/ adem manaya derler/ suret ile kaş değil...' İşte bizim insan anlayışımız bu. Biz, Yunus gibi söylüyor, yaratılanı severiz, yaradandan ötürü diyoruz. Ayrım yok bizde. İnsanı seveceğiz, hayvanı seveceğiz, nebatatı da seveceğiz. Çünkü, hepsi yaradanın eseri.
Biz, bu toprakları kardeşlik üzerine kurduk, bu toprakları kardeşlikle büyüttük. Tarih boyunca bu topraklarda hep bir olduk, bütün olduk, beraber olduk. Bundan sonra da kardeşlikle yolumuzda yürüyeceğiz. Fitneye, fesada, aramıza nifak tohumları ekmek isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Kan üzerinden, terörün yedeğinde, istismarla siyaset yapanların oyununa gelmeyeceğiz. Kanı, gözyaşını ganimet bilenlerin, fırsat bilenlerin tezgahını, inşallah 12 Haziran'da bir kez daha alt üst edeceğiz.''