Levent Harman - Bilal Yakınbaş - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz, aynı kıbleye dönüyoruz... Bizim camilerimizden aynı ezan okunuyor. Bizim besmelemiz bir, Fatihamız bir, Yasinimiz bir... Ellerimizi semaya açıp dua ederken, biz biliyoruz ki, Allah, konuştuğumuz dillere değil, yüreklerimize bakıyor, samimiyetimize bakıyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Van Beşyol Meydanı'nda partisince düzenlene mitingde halka hitap etti.
Van'ın ilçelerini sayarak buradaki vatandaşlara da sevgi ve selamlarını gönderen Erdoğan, ''Seyit Abdülhakim Arvasi'nin, Seyyid Fehimi'nin, Feki Teyran'ın şehri Van'ı selamlıyorum. Ahmed-i Hani'nin, Saidi Nursi'nin ilim tahsil ettiği, medreselerinde dünyaca ünlü alimlerin yetiştiği, yeryüzünün en güzel şehirlerinden biri olan Van'ı, Vanlı kardeşlerimi yürekten selamlıyorum'' diye konuştu.
12 Eylül halkoylamasında yüzde 94.5 gibi çok yüksek bir oranla ''evet'' dedikleri için şükranlarını da sunan Başbakan Erdoğan, bugün Van'a dertleşmeye, hasbıhal etmeye, muhabbete, hemhal olmaya geldiğini dile getirdi.
''Ben bugün Van'a, yüreğimi bir kez daha sizlere açmaya, gönlümden geçenleri sizlerle paylaşmaya geldim. En başından itibaren bizim dilimiz samimiyet dilidir'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz size hiçbir zaman yalan söylemedik, Allah'ın izniyle de söylemeyeceğiz. Biz sizlere mahcup olmadık, Allah'ın izniyle bundan sonra da mahcup olmayacağız. Biz, sizinle konuşurken, gönül diliyle konuşuyoruz, yüreğimizle, kalbimizle konuştuk. Biz, Doğu'da ayrı, Batı'da ayrı konuşanlardan olmadık.
Van'da konuşup, gidip İstanbul'da bu söylediklerini yalanlayanlardan olmadık.
Burada, Kürt kardeşlerime söz verip, sonra onu Ankara'da unutanlardan olmadık. Samsun'a ayrı, Hatay'a ayrı, Antalya'ya, Kars'a ayrı, Tunceli'ye ayrı, Diyarbakır'a, Van'a ayrı dil ve üslup kullananlardan olmadık.
Biz, gece başımızı yastığa koyduğumuzda, kendi iç muhasebemizi yapıyoruz. Millet için ne yaptık, kardeşlik için ne yaptık, eser olarak, hizmet olarak ne ürettik; bunun muhasebesini yapıyoruz.
Biz gece başımızı yastığa koyduğumuzda, ülkemizin yoksul çocuklarını, acılı annelerini düşünüyor, aynı rüyayı biz de görüyoruz.''

-''RAHMETLİ DEDEM SARIKAMIŞ'TA VATANI SAVUNMAYA GİTTİ''-

''Rahmetli büyük dedesinin'' 1915'te, Rize'den kalkıp Sarıkamış'a vatanını savunmaya gittiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, rahmetli babaannesinin kendilerine hep onun elinde silah, nasıl donarak şehit olduğunu anlattığını söyledi.
Bunun gururunu, bunun verdiği aşkı, heyecanı babaannesini dinleyerek yaşadığını ifade eden Erdoğan, Van'ın bu noktada çok daha hazin bir hikayesi olduğunu vurguladı.
Sarıkamış Harekatı öncesinde, Van'da mevcut cephaneyi cepheye götürecek yetişkin bulunamadığını, çünkü herkesin savaşmaya gittiğini, yaşları 12 ile 17 arasında 120 tane Vanlı çocuğun, yürüyerek Sarıkamış'a gidip bu cephaneyi yerine ulaştırma görevini üstlendiğini anlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''1915 yılının Ocak ayında, o ayazda, o kara kışta, 120 çocuk, dağları aşarak, binbir badireyi atlatarak Sarıkamış'a varıyorlar, emaneti yerine teslim ediyorlar. Geri dönerken, soğuk amansız bir şekilde bastırıyor, 22'si dışında hepsi yolda donarak şehit oluyor. Biz işte buyuz...
Benim Rizeli dedemle, Vanlı o çocuklar, Vanlı nice gençler, Vanlı nice kahramanlar şu anda Sarıkamış'ta, toprağın altında koyun koyuna yatıyorlar. Çanakkale şehitliği aynı şekilde...
Filistin, Kutül amare şehitliği aynı şekilde... Biz dostluğun ötesine geçtik. Biz akrabalığın ötesine geçtik. Biz birbirimizin öz be öz kardeşiyiz. Bu vatan bizim, hepimizin vatanı. Bu ülke bizim, hepimizin ülkesi. Bu bayrak bizim, hepimizin bayrağı. Nasıl ki şehitlerimiz birse biz de biriz, beraberiz, kardeşiz.
Sevgili kardeşlerim... Biz, aynı kıbleye dönüyoruz... Bizim camilerimizden aynı ezan okunuyor. Bizim besmelemiz bir, fatihamız bir, yasinimiz bir... Ellerimizi semaya açıp dua ederken, biz biliyoruz ki, Allah, konuştuğumuz dillere değil, yüreklerimize bakıyor, samimiyetimize bakıyor. Öyleyse biz neden birbirimizin diline hor bakalım, biz neden birbirimizin rengine, etnik kökenine hor bakalım? Bu kadar ortak yanımız varken, kardeşliğimiz bu kadar kadimken, biz neden fitneye, fesada, nifaka prim verelim? Mela Ahmet Ceziri'nin şu sözlerine lütfen dikkat edin. Diyor ki, Mela Ahmet Ceziri: Aynı daire içinde hepimiz biriz, bütünüz. Aynı mastardan türemiş isimleriz. Işığımız aynı nurdan... Tecellimiz aynı turdan...
Ahmedi Hani ne güzel söylemiş; 'insan, en büyük kalemin çizdiği en güzel nakıştır.' Mela Ahmet Ceziri ne diyorsa, Ahmedi Hani ne diyorsa Yunus Emre de aynen onu söylüyor; yaradılanı severim, Yaradan'dan ötürü, diyor...
Yine diyor ki Yunus Emre; Hakkı gerçek sevenlere, cümle alem kardeş gelir... ''